~Part 20~

378 30 8
                                    

Jennie

Sorum karşısında anlık olarak bir şaşkınlık yaşamıştı. Tepkisinden yaptığım ilk çıkarım bu soruyu asla beklemiyor oluşuydu. Çünkü şu anda yaşadığı kafa karışıklığı yüzünden oldukça anlaşılıyordu. Ve bu sırada benim aklımda onlarca soru türemekteydi. İçimden bir ses ise her ne yaşanıyorsa sadece bizim bilmediğimizi söylüyordu. Gözüm hafifçe komodinin üzerindeki dosyaya kaydı, uyumadan önce yatağın üzerinde bıraktığımı hatırlıyordum. Anlaşıldığı üzere biri dosyayı görmüştü ve gün içerisinde Lisa dışında odama giren olmadığından durum yeterince açık bir hâle geliyordu.

- Dosyayı gördüğünü varsayıyorum. Taehyung bana Kim Sung-Jae denilen bir adamdan bahsetti, ayrıca oldukça ilginç olan konumuzda senin de adın geçti. Sung-Jae senin için kim?

- Sung-Jae bir köstebekti. Birlikte görevli bir asker gibi davranıyordu, biz de öyle olduğuna inandık. İki operasyon sırasında verdiği yanlış bilgiler yüzünden üç önemli asker kaybedilince üzerine şüpheleri çekti. Yakalanacağını anlayınca bir aptallık yaparak kaçmaya çalıştı, kısa bir süre sonra da kendisini yakalayıp bir çadırda göz hapsinde tutma kararı aldık. Bir süre sonra da baban tarafından verdirilen bir karar ile bir mağaraya operasyon düzenlememiz istendi. Jennie... orada verdiğimiz kayıplar... tuzağa düşürüldüğü için habersiz yakalananların attığı çığlıkları hâlâ daha hatırlıyorum. Koskoca birlikten kalan 4-5 kişi ile kaldığımız yere dönmeyi başardığımızda da Sung-Jae'nin başında nöbet tutan askeri boğarak öldürmeye çalıştığını gördük. O arada çıkan arbedede ise o askerden aldığı tabanca ile beni yaraladı.

Elimi tutup yara izinin olduğu yere koyduğunda derin bir nefes alıp gözlerimi bir anlığına kapattım. Geri açtığımda ise Lisa'nın ne kadar ciddi dursa bile acısını gizleyemeyen gözleriyle karşılaşmıştım. Bir yandan olayı çözmeye başlarken diğer yandan da Lisa'ya yanında olduğumu hissettirmenin yollarını arıyordum. Hafifçe tebessüm ettikten sonra elimi o bölgeden çekse bile elimi bırakmamayı tercih etti. Bütün bunları bana güvendiği için anlattığını biliyordum. Ve bunu bana istediğim sözü vermek için de anlatıyordu. İstediğimiz huzura kavuşmak için bu kirli oyunu bir şekilde çözmem gerekiyordu. Bunu ona borçluydum.

- Sonra ne oldu?

- Sung-Jae kaçmaya çalışırken üzerimdeki bıçağımı ona fırlatmayı başardım. En son hatırladığım şey bıçağımın sırtına saplanması ve Sung-Jae'nin yere düşüp orada kalmasıydı. Ondan sonra bilincimi kaybettim, uyandığımda başımda Solar vardı. Onunla da o şekilde tanıştık. Ona Sung-Jae'ye ne olduğunu sorduğumda ise öldüğünü söyledi.

- Lisa, Sung-Jae'nin sana ölmediğini söylersem...

Lisa'nın gözleri şaşkınlıkla açıldı ve bana sanki vücudumun herhangi bir yerinden yeni bir uzuv çıkarmışım gibi bakmaya başladı. Bunun bir çeşit şaka olduğunu da düşünüyor olabilirdi. Bir süre daha bakmaya devam ettikten sonra gözlerini kırpıştırdı ve kafasını deli gibi iki yana sallamaya başladı.

- Solar bana cesedini gördüğünü söyledi. Bu durumda böyle bir şey olması imkansız.

- Solar'a yalancı demek istemiyorum ama gerçekten öyle demişse şüpheleri üzerine çekebilir. O dosyada da görebilirsin, Sung-Jae'nin yeni çekilmiş görüntüleri var. Tanrı aşkına, Lisa, adam bizi aylardır takip ediyormuş. Güvenli evin adresine kadar her şeyi biliyor, üstelik saldırı günü kamera kayıtlarında bile var.

- Nasıl... nasıl olabiliyor bu?

Gerçeği söylemek beni oldukça geriyordu. Şu anda kafasının oldukça karışmış olduğunu da görebiliyordum. Ama bunu yapmak zorundaydım, birbirimize olan bağlılığımızda sorun yaşamamak için her konuda dürüst olmak zorundaydık.

- Sung-Jae, benim annem için çalışıyormuş.

Taehyung

- Bay Lee...

- Lütfen, bana Taeyong diye hitap edebilirsiniz.

- Pekala, Taeyong, seni neden bu saatte böyle bir yere çağırdığımı biliyor musun?

Birkaç saniyeliğine etrafını süzdükten sonra bakışlarını tekrardan bana çevirdi ve hafifçe tebessüm etti.

- Hayır. Korkmalı mıyım?

- Korkmana gerek yok. Konumuza gelelim. Normalde benim Jennie için çalıştığımı biliyor olmalısın. Ve hayır, buna şaşırmış gibi yapmana gerek yok, istihbaratınızın ne kadar güçlü olduğunu herkes biliyor. Birkaç gündür üzerinde çalıştığım bir dosyayı Jennie'ye bugün teslim ettim, bu dosyanın içeriğinin seni de ilgilendirebileceğini düşündüm.

- Onun için çalışıyorsan, bu yaptığına biraz köstebeklik denmez mi? Sonuçta bilgi sızdırıyorsun.

Bu sorusu beni biraz güldürmüştü. Burada onun mesleki hayatında en büyük başarısı olabilecek bir olaydan bahsedecektim. Her ne kadar Jennie ve Lisa'ya bu konuda güvensem bile, sadece iki kişinin altından kalkamayacağı ağır bir dava sürecine giriyorduk. Bu dosyada oldukça fazla müttefik gerekecekti.

- Bu yaptığıma ittifak kurmak denilir. Ayrıca hükümetin içindeki bu oluşumu temizlediğini için sana da kahraman diyecekler. Şimdi ne diyorsun?

Başıyla onayladıktan sonra ona hafifçe gülümsedim ve dosyanın detaylarını anlatmaya başladım. Aralarda şaşırdığını görebiliyordum, mesleki idolü olarak gördüğü birisinin bu kadar kirli bir işin içinde olabileceği ihtimali onu şok ediyordu. Ayrıca bir ebeveynin kendi çocuğuna karşı bu kadar nefret dolu olması yeterince ilginç bir olaydı. Olay sona erdiğinde, Jennie'nin annesi yaşıyor olursa, ona nedenini soracağımı aklımın bir kenarına not ederken dosyanın anlatımında sona geldiğini fark ettim. Taeyong konudan biraz uzaklaşmış dururken, bugün bir kopyasını daha oluşturduğum dosyayı ona uzatıp alması için işaret ettim.

- Bunu kimseye gösterme. Bu sorumluluğu almak istemiyorsan söylemen yeterli, bir daha lafı bile açılmaz. Ama bu yapılanmadan kurtulmak istiyorsan...

- Bu zamana kadar Solar'ı idolüm olarak görerek bu meslekte merdivenleri tırmandım. Bu iddialar oldukça ciddi ve bazı oklar onu gösteriyor. Aynı zamanda seni ona şikayet ederek o basamakların en üstlerinde kendime yer edinebilirim.

- Ama?

- Ama Lisa'ya olan sadakatim de görmezden gelinemez bir gerçek. Ayrıca Bayan Kim'in daha önce bana bir zararı dokunmadı. Bana 2-3 gün ver, eğer cevabım olumsuz olursa dosyayı yakıp asla lafını bile geçirmeyeceğime emin olabilirsin. Olumlu olursa...

- 3 gün sonra benimle burada, aynı saatte buluş. Mantıklı olanı yapacağına inanıyorum Taeyong.

Cevabını beklemeden oturduğum bar sandalyesinden kalktım ve çantamı da alarak kendimi bardan dışarıya attım. Arka sokakların birinde kaybolup giderken, bir anda arkamdan gelen birisi ağzımı kapattı ve sırtımı duvarla birleştirdi. Hızla duvara çarpanın etkisiyle canım yanarken, önümdeki kişi elini yavaşça ağzımdan çekti. Karanlık olduğu için yüzünü görmekte zorlanıyordum. Belki de Taeyong kararını fazlasıyla erken vermiş, arkadaşlarından biri de işimi bitirmeye gelmişti. Henüz neden öldürülmediğimi anlamaya çalışırken, gözlerimin karanlığa alışması ve önümdeki kişinin maskesini çıkarması ile korkum yerini şaşkınlığa bıraktı.

- Bayan Manoban?

-
-
-

Hmm

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bodyguard | JenniexLisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin