1-Bölüm

798 40 31
                                    

Sabahın ilk ışıkları ile gözlerini açtı. Nisan ayının ilk günüydü. Zihni aydınlanmaya başladığı an başını arkaya doğru uzatıp yatağın dayalı olduğu duvardaki saate baktı ve ani bir hareketle doğrulup kendini bir un çuvalı misali yataktan aşağı attı. Küçük bir mırıldanma ve inleme sonrası tekrar doğrulup, soluğu ön bahçeye bakan dört kısımlı küçük pencerenin önünde aldı.

Heyecanı o kadar baskın bir hal almıştı ki, aldığı nefes ona neredeyse yetmeyecek gibiydi.

Eski pencere kolunu büyük bir gıcırtı eşliğinde çevirip pencereyi açtı ve başını olabildiğince dışarı uzatıp heyecandan kocaman olmuş gülen gözlerle bahçenin orta yerindeki devasa büyüklükte olan mavi ladine baktı.. En az iki yüz yıllık olan dev ağaç onun hayallerine çıkacak merdivenin ilk basamağıydı. En azından genç kız öyle olduğunu düşünmekte ısrar ediyordu.

Aradığını bulamamış olmanın garip üzüntüsü ile gözlerini kapatıp açtı. Bu kez daha dikkatli bakacak ve görecekti. Emindi. Büyükçe bir nefes alıp bedeninin yarısı dışarı gelecek şekilde pencereden sarkıp ağacı göz hapsine aldı. Yaklaşık beş dakika orada öylece kaldı.

Sonra da küçük bir çocuk gibi oflayarak geri çekildi ve kendini sert bir şekilde yatağının üzerine bıraktı. O bırakış, o kadar şiddetli olmuştu ki; Eski, yaylı demir karyola, bir yıllık yemeğini bir kerede tüketerek zar zor nefes alan ve aldığı her nefesle yukarı doğru çıkıp inen sevimli bir yaratığın karnı gibi hareket etti. Hemen yeni bir hayal balonunun içinde buldu kendini. Üstünde yattığı bu sevimli, dev yaratık krem ve açık pembe tüylerle kaplıydı. Yeşil renkli kocaman gözleri, mor eriğe benzeyen bir burnu ve kabuklu bezelye gibi bir ağzı vardı. Sürekli gülümsediği için gözleri kapanıyor ve çizgi halini alıyordu. Bunları düşününce elini ağzına kapattı ve kıkırdadı "çok tatlı"

Buum! İçinde olduğu hayal balonu patlayınca kendini tekrar gerçek dünyada buldu.

Tavana diktiği gözleri ile oldukça güçlü bir "of" çekti. "Sen uslanmaz bir hayalperestsin Maya!" diye mırıldandı kendi kendine.

Onca pişmanlığa rağmen ertesi gün de aynı heyecanla koşup pencereye abandı. Bir sonraki gün de.. Bir sonraki, bir sonraki ve bir sonraki gün derken uzun bir zaman dilimi içerisinde aynı merak ve heyecanla açtı gözlerini her sabah. Fakat beklediğini bulamadı.

Daha fazla pencere önünde beklemek yerine açık mavi uçları dantelli ara boy geceliğini bir çırpıda çıkarıp yatağının üzerine fırlattı ve "Düzenli olmanın bir faydasını görmedim, artık derli toplu bir kız olmayacağım" diye homurdandı.

Sonra komodinin üzerinde duran ayaklı çerçeveye dikti gözlerini "Lütfen bana öyle bakma babaanne" dedi gözlerini kıstı, sesini inceltti ve mahcup bir ifade ile başını hafif eğdi "Sen de biliyorsun hiç bir hayalim gerçek olmadı. Bu kocaman soğuk ve kasvetli evde bir başıma yaşamak ne kadar zor biliyor musun sen?" diye sitemli bir yüz ifadesine büründü ve beyaz çoraplarını da çıkararak etrafa fırlattı.

Dolaba yaklaştı eline gelen ilk elbiseyi üzerine geçirip askıyı da gelişi güzel attı. Sonra tekrar babaannesinin fotoğrafına baktı "nasıl olmuşum?" Diye sordu ve kendi cevabını yine kendi verecek olmasından sebep odanın sağ köşesini kaplayan kocaman varaklı aynanın karşısında aldı soluğu. Önce sağa doğru dönüp baktı aynaya, sonra sola..

Büyükçe bir şaşkınlıkla gülümsedi. "Vay canına bir peri kadar güzelim" dedi ayna ile konuşması devam ederken gülümsedi ve bilmiş bir eda takınarak "zaten mor ve lila kombinasyonunu hep sevmişimdir. Bana yakışıyor üstelik, güzele ne yakışmaz!" Yine bir kıkırdama eşliğinde bitirdi monoloğunu.

Elbisesine bakarak ve elleri ile kırışık açar gibi düzelterek, tabi biraz da çekiştirerek çıktı odasından. Yüzünde kibir ve şımarıklığın harmanlandığı bir ifade. Başında hasır bir şapka. Ayağında küçük topuklu bej rengi süet pabuçlar.. Bir prensesin balo salonuna inerken kullandığı uzun merdivenleri geride bırakır gibi sakin bir tavırla adım attı her basamağa. Baş yukarda, göğüsler dışarda, dik, gururlu ve mağrur. Hafif bir gülümseme.. Tıpkı hayal ettiği o prenses gibi bir ifade takındı. Ve iki eli ile eteğinin ucunu hafifçe tutarak devam etti..

Gözleri ışıl ışıl oldu. Çünkü anında genişleyerek büyüyen o meşhur merdivenin aşağısında onu bekleyen genç ve çok yakışıklı bir prens duruyordu. Hayal alemi ona istediği her şeyi yine istediği anda sunuyordu. Bu muhteşem bir olaydı ve Maya bu durumdan oldukça fazla istifade etmeyi başarıyordu.

Aslında yalnızlığını bu şekilde baskılıyor ve mutlu oluyordu. Hayal dünyası daha da derinleşti ve onu içine aldı. Üzerinde kabarık ve şeffaf taşlarla süslü muhteşem bir elbise vardı. Saçları dalga dalga dökülmüştü omuzlarından aşağı.. Hemen hemen bir kaç basamak aşağıda duran genç prens balo için siyah bir smokin tercih etmişti. Beyaz, dik yakalı gömleği ve parlak siyah pabuçlar da eklenince çok şık ve etkileyici olmuştu. Olağan üstü bir yüze ve standart üstü bir auraya sahipti. Maya nefesini tuttu. Ve göz süzerek inişini tamamladı. Sağ elini, ona elini uzatmış olan prense verdi. Salonun orta yerine doğru ilerleyerek karşı karşıya duran iki genç hafif eğilerek birbirini selamladı ve işte o muazzam dans müziği eşliğinde vals başladı. (Müzik medyada ekli🔼)

Her şey çok güzeldi. Bütün gözler onların üzerindeyken Maya gözlerini süzdü ve başını biraz daha dikleştirerek güçlü bir ifade ile kuğu gibi süzülmeye devam etti. Çok mutluydu ve hiç bitsin istemiyordu.

O hayal alemi ile gerçek dünya arasında sıkışıp kaldığı dakikalarda büyük salonun orta yerinde dönüp duruyordu. Ta ki güçlü bir tıkırtı ile sıkışıp kaldığı ara dünyadan kurtulup gerçeklik ile burun buruna gelene kadar.

Salonun sağ duvarındaki altın rengi yatay duran dikdörtgen aynada ki yansıması ile göz göze geldi.. Bir müddet baktı "Neden bana öyle bakıyorsun? Çok mu garip?" Yüzündeki ifade kararlı bir hal aldı "Bir gün mutlaka hayalimi yaşayacağım. Unutma ben bir prenses olmak için dünyaya gelmişim. Asla sıradan bir insan olduğumu düşünmüyorum. Babaanem öyle derdi.. Hem bu sıradan hayat asla bana göre değil. Biliyorum bir yerlerde beni bekleyen çok güzel ve ışıltılı bir hayat var" dudağını büktü ve kaşlarını kaldırdı "Sen dahil kimseyi inandırmak zorunda değilim!" Yüzünü esefle ters yöne çevirdi ve iç salona açılan kapıdan geçti "Asla cevap veremeyecek şeylerle atışmak çok zevkli, çünkü son sözü söyleyen ve haklı olan daima ben oluyorum" dedi elini ağzına kapatıp kıkırdadı. "Farkında olmadan yine muhteşem bir güne uyanmışım. Ne şahane"

Hayalperest ve pozitif olmak onun en büyük özelliğiydi. Tabi bu özellikler çocuksu yanını da beslemiyor değildi. Genel olarak tutunduğu şeyler gerçek dışı ve olağan olmayan ihtimallerdi.. Ve bu ihtimaller onun tüm yaşamını kapsıyordu.

Şömineye bir kaç odun atıp tutuşturdu. Sonra sallanan ahşap sandalyeye oturdu ve başını geriye doğru yatırıp hafifçe sallanmaya başladı. Yeşil gözleri parlak ve canlı bir renge sahipti. Küçük ve düzgün bir burnu vardı. Dudakları ise ne çok kalın, ne çok ince ne dolgun, nede sönüktü. Ve belirgin hatlara sahip yüzüne muazzam derecede yakışıyordu. Siyaha yakın uzun saçları onu bir film karakteri gibi göstermeye yetiyor da artıyordu bile.

Fakat dikkat çekici yanı yüzünden ziyade karakteriydi.

Sallanan sandalyesine biraz daha yayılıp başını şömineye doğru düşürdü ve alevlerden çıkan çıtırtıya kulak kabarttı. Terapi gibi bir şeydi bu. O soğuk evin en sevdiği yanıydı belki de.

Yaşadığı bu ev iki katlı taştan ve o bölgeye has yapılmış yüzlerce evden biriydi. İki katlı, geniş odalar ve onları birbirine bağlayan büyükçe bir holden oluşuyordu. Alt katta büyük bir salon ve mutfak duruyordu. Bahçeye açılan iki kanatlı demir kapı, sağ köşedeki bekçi kulübesi, devasa mavi ladin, ve üç beş basamakla inilen hemen evin altındaki eskiden yiyecek saklamak için kullanılan ve şimdilerde kiler görevi gören mahsen evin en karakteristik özellikleriydi.

Bu eve yakın ev, 300 metre ilerdeydi. Evler vadi havzasına gelişi güzel ve dağınık şekilde serpiştirilmişti. Bu küçük ada ülkesinde uçsuz bucaksız yeşil çayırlar ve alabildiğine mavi bir gökyüzü bulunuyordu. Ülke adını da o güzel gökyüzünü süsleyen hepsi birer pamuk şeker gibi gözüken bulutlardan alıyordu.

*Bölüm sizlere emanet. Hikâyeye devam etmemi istiyorsanız lütfen beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin*

Bulutlar ÜlkesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin