Yine sıradan bir sabahın sıradan dakikalarıydı. Atlas koltukta rahatça uyurken ben sabahın soğunda ısınması için cebime soktuğum ellerim, kızaran burnum ve uykulu gözlerimle hızla yürüyordum. Hayatıma girdiğinden beri hep aynı şeyleri yapıyordu. Hiç sıkılmamış mıydı bu durumdan? Buraları öğrenip hayatımdan çıkması gerekmiyor muydu ? Neden bunun için çabalamıyordu? Açıkçası hayatıma başka bir insanın girmesi benim için ilk başlarda kötü bir durumdu ama geçen onca günün ardından evde benden başka bir nefes olması bana güven veriyordu. Tabiki de bu benimle kalacağı anlamına gelmiyordu. Er ya da geç bir gün hayatımdan çıkıp gidecek ve beni yine yalnızlığımla baş başa bırakacaktı. Ben suçluydum, bir hata yapmıştım; bunun bedelini çekecektim. Herkesin bana dediği gibi mi yapmalıydım yoksa? Saklandığım duvarlarımı yıkmalı mıyım? Ya yeniden yara alırsam ya bu sefer iyi olamazsam o zaman ne olacak? Korkuyorum... çok fazla. Hayatın kalbime sapladığı bu acıyı yeniden hissetmekten korkuyorum. Bende çok isterdim yeniden eski ben olmayı. Eskisi gibi gülmek, eğlenmek, özgür olmak, en çokta sevmek... sevilmek isterdim mesela. Ben de seveyim ama o daha çok sevsin beni sanki hiç gitmeyecekmiş gibi sanki birlikte olduğumuzda zamanı durduracakmış gibi ve kaderin bir mucizesini yıllar önce hiç kaybetmemişim gibi... Tüm bunları mümkün kılan benim duvarlarımı tek tek yıkmamsa bunu yapmalı mıyım ? Kafamın içi karman çormandı. Çok fazla düşünüyordum ve bu beni ruhen çok yoruyordu. Yine derin nefesler aldım ve verdim.
Hayır, böyle bir şeyin düşüncesi bile saçmalıktan başka bir şey olmazdı. Şunu çok iyi biliyordum yapmak istediğim çok fazla şey vardı. Bunu ben de dahil çevremdeki herkes benden bekliyordu ama açıkçası ben yorgundum. Yeniden sevmeye, yeniden ayağa kalkmaya, yeni biri olmaya. Belki bu konuşmayı defalarca ama defalarca yapmıştım kendime ama her geçen gün kendimi başladığım noktada hatta daha gerilerde buldum. Benim savaşmaya gücüm yoktu. İçimde tek bir nefeste sönmesi mümkün küçük bir umut ışığı vardı, o da hiç susmuyordu... Umut etmek güzel şey derler. Lakin ben pek faydasını göremedim. Umut ettikçe daha dibe çöktüm daha da geriledim. Beni ben kurtaramam bunu çok iyi biliyorum ama yardım elinide kabul edemem bunu da biliyorum. Peki ne olacak benim bu halim? İşte onu bilmiyorum.
Masaları silerken yanıma yaklaşan Saliha ablayı son anda fark etmiştim. Atlasla bizi en son markette gördüğünden beri sürekli kafasından senaryolar kuruyor türlü masallar anlatıyordu. Lakin hiçbiri umurumda değildi. Ben onu bir dost olarak görüyordum, hayatıma giren sıradan bir insan. Daha ötesinin mümkünatı yoktu. Yine o türlü senaryolarından birini anlatmak için geldiğini düşündüğüm Saliha abla bu sefer çok farklı bir ruh halindeydi. Kaşlarımı çattım ve bu halini hiç görmediğim Saliha ablaya baktım. Sessizce sandalyeyi çekti, oturdu. Ellerimden tutup beni de karşısına oturttu. Bir derdi vardı. Bakışları derindi, gözleri şiş ve kızarık, elleri daha kuru, yüzü daha bir solgundu.
"Ahu." Sesindeki sakinlik ve yumuşak ton içime bir ürperti saldı. Karşımdaki Saliha abla değildi. Onun gür ve hayat dolu bir sesi vardı. Oysaki bu kadın oldukça sakin ve yorgundu. Birden Fazilet teyze geldi aklıma. O da tıpkı Saliha abla gibiydi giderken ve ben o zaman olduğu gibi yine anlayamamıştım nasıl böyle olduğunu. Kendimdeki acıya o kadar çok odaklanıyordum ki etrafımdaki insanların yaralarını göremiyordum. Tuttuğu ellerimi sıkıca tuttum.
"Bu sefer başını çok ağrıtmayacağım Ahu. Bir şey söyleme ve beni dinle. " öylesine bir gülümsemeyle " Zaten hep sen dinledin ben anlattım. Her neyse daha fazla uzatmanın lüzumu yok. Kocamı bilirsin her iş çıkışı gelirdi ve hep minik jestler yapardı. Benim gibi bir kadın için oldukça yakışıklı ve özel biriydi. İşte sırf bu yüzden güvenemedim. Korktum... beni aldatmasından yüz üstü bırakmasından korktum. En çokta bir daha hayatımda olmamasından... ve korkularım beni yakaladı. Tek bir farkla..." gözlerinden yavaşça yaşlar süzülüyordu. Yine aynı şey mi oluyordu? Yine sevdiğim bir insan hayatımdan gidiyor ve beni alışmaktan kaçındığım durumlara mı itiyordu? " Korkum aklımı öyle ele geçirmişti. Her gece düşündüm hemde her gece. Ya olursa ya yaparsa. Ama o yapmadı... ben yaptım. Ben...onu...aldattım."