▪ 3 ▪

56 15 22
                                    

Feridun Düzagaç - Beni Bırakma

13 Ocak...

Ahu gözlerini sevinç ve mutlulukla açmıştı. Sıcacık yatağında gerindi ve bir süre perdesinin kenarından yavaşça yağan kara baktı. Bugün tüm sınıf hep birlikte kampa gideceklerdi. Ahu daha fazla yatakta durmamış ve hızla hazırlanmaya başlamıştı en sonunda da aynanın karşına geçmişti. İlk önce uzun koyu kahve saçlarını taramış, dudaklarına vişneli nemlendirici sürmüş, gözlerinin rengini belli etmek için rimel bile sürmüştü son olarak eli lisenin başından beri aşkını ilan edemediği Güneş'in ona aldığı parfüme gitmişti. Parfümü beyaz tenine temas edecek şekilde sıktığında burnuna gelen parfüm kokusuyla büyülenmişti. Kiraz çiçeği kokan bu parfüm aldığı en güzel hediye olmuştu onun için. Daha fazla oyalanmamış çantasınıda alıp odadan çıkmıştı tabiki evden çıkmadan önce anne ve babasını da öpmeyi unutmamıştı.

Servis tüm öğrencileri okulun önünden alacaktı bu yüzden istikameti okul olmuştu. Okulun önüne yaklaştığında çoktan herkesin otobüse bindiğini gördü bu durumda yetişmek için tabana kuvvet koşmalıydı. Son anda otobüse yetişip binmişti. Şimdiki sorunu oturacak bir yer bulmaktı. Beril ve Asel çoktan yanyana oturmuştu hatta Ahu'ya kafalarıyla yanı boş olan Güneş'i işaret edip gülüyorlardı. Ahu başka boş yer olup olmadığına bakındı fakat hiçkimsenin yanı boş değildi. İçten içe onun için güzel bir tesadüf olmuştu. Yavaşça Güneş'in yanına oturmuştu fakat Güneş bunu fark etmemiş dikkatle dışarıyı izliyordu. Ahu bir şey söylemedi, sessizce çantasından kitabını çıkarıp kaldığı son sayfadan okumaya devam etti. Yanındaki hareketliliğe aldırmamış kitabına odaklanmıştı fakat yanında güneş elindeki kırmızı kalem ile kitaptaki şu sözleri çizdi:

Bir gün
Çok bulanırsan
Denizin dibinde yosunlara takılmış gibi
Soluksuz
Sakın unutma gökyüzüne bakmayı
Gökyüzü senindir.
Gökyüzü herkesindir.

Çizme işlemini bitirince yavaşça Ahu'nun kulağına eğilmiş ve çizdiği sözcüklere ek olarak şunu eklemişti " Sadece ikimizindir." Durumu kavrayamayan Ahu şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıyordu. Güneş ise Ahu'nun bu haline gülmüş ve yanağından makas almıştı. Ahu sinirle onun omzuna vurmuştu fakat yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Böylelikle ikisi uzun bir muhabbete başlamış oldular fakat bir sorun vardı Ahu'nun midesi çok kötü bir şekilde bulanıyordu ve tam o bunları düşünürken karşısındaki Güneş geçtikleri yolun etraftaki inşaat çalışmaları nedeniyle nerdeyse boş olduğunu aynı zamanda arada çıkan güneşle eriyen karlarla yumuşadığını bu yüzdende çökme riski olduğunu söylüyordu. Lakin Ahu onu pek dinliyor sayılmazdı şu an odaklandığı tek şey Güneş'in üstüne kusmamak olmuştu. Ahu'nun her zamanki gibi uzun yol sorunlarıdan biriydi bu. Yanına ilaç almadığına çok pişman olmuştu fakat her şey için artık çok geçti. Daha fazla dayanamamış ve şoförün yanındaki öğretmenine seslenmişti. O anda Güneş hızla Ahu'nun ceketini tutmuştu ve ona bunu yapmamasını söylüyordu. Ahu onun mavi gözlerine baktı fakat daha fazla dayanamazdı ısrarla arabayı durdurmuştu. Arabadan olabildiğince uzaklaşmıştı. Kusmaktan küçüklüğünden beri nefret ederdi tıpkı şu anda olduğu gibi. Geri arabaya dönmek üzere ilerlemişti fakat büyük bir gürültü ve toz bulutu etrafı sarmış, yer hafif sallanmıştı doğal olarak Ahu bu sarsıntıya dayanamamış ve dizlerinin üstüne düşmüştü. Etrafı saran büyük toz bulutundan dolayı bir şey göremiyordu aksine toz bulutu gözlerini acıtıyordu. Bir süre gözleri kapalı bir vaziyette dururken onu aramak için gelen arkadaşlarının sesini işitti ve aynı şekilde onlara seslendi.

"Beril! Asel!" Arkadaşları onun sesini duymuş ve hızla yanına koşup sıkıca sarılmışlardı. Birbirlerinden ayrıldıklarında acı gerçek ortaya çıkmıştı. Altı nerdeyse boş olan toprak otobüsün ağırlığına dayanamamış ve çökmüştü. Ahu olduğu yerde kalakalmıştı sanki...sanki tüm uzuvlarını kaybetmiş gibiydi, bedeni felç geçiriyordu. Yavaşça ve sersem adımlarla ilerlemeye başladı sonra adımları hızlandı, hızlandı daha da hızlandı artık nefes alamayacağı kadar hızlı koşuyordu... Ulaştığı noktada derin bir nefes almak istedi ama gördüğü manzara buna engel olmuş aksine ciğerlerini parçalamıştı. Kanlı dizleriyle tekrar yere çökmüştü. "Hepsi benim suçum..." ağzından bu kelimler gözlerinden ise durmak bilmeyen yaşlar akarken öylece kanlı dizleriyle orada oturdu.

                                   ▪ ▪ ▪

Ambulansta kanayan dizlerine görevli bakarken üşüyen ellerini ceketinin cebine soktu fakat eline gelen kağıt parçasıyla kaşlarını çattı kağıdı çıkardı ve yazanları okudu.

"Aynı gökyüzüne benimle birlikte bakmak ister misin ?"

Güneş'in ;)

Ahu zorla tuttuğu göz yaşlarını daha fazla tutamamış ve bırakmıştı. O yıllardır sevdiği gizli aşkını yeni bulmuş ama aynı zamanda kaybetmişti... Onunla birlikte kurduğu hayallerini kalbine ve bu nota  gömücekti... Ondan önce aşkı bilmiyordu aşkı onunla bulmuştu ama bulduğu aşkı kendi elleriyle yok etmişti. Bir daha nasıl aşık olacaktı, bir daha birini nasıl sevebilecekti ? Kalbinde kırık ve acı bir his vardı... O bir daha aşık olamayacaktı...

ONSRA (DÜZENLEME)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin