₪11₪

231 26 9
                                    

Onu gördüğümde adeta yerin dibine girmek istedim. Bari şu üzerime düzgün kıyafet giyseydim. Ama ben nerden bileyim... Elimde de tencere kaldı bana doğru yaklaşınca geri gitmek yerinde elimde tencereyle ona doğru ilerledim bari tencereyi bırakaydım... Biranda tencereyi masanın üzerine koyup bana sarıldı. Hemde sanki içine almak istermiş gibiydi yada son kez görüyormuş gibi. Kollarımı beline sardım nedense Kaan yerine Kayra gelmiş ve bana sarılan kişi Kayra... Düşüncelerimi bölüp Kaan'a bakmadan "Sen ne arıyorsun burada? Birde ayrıl bak görürseler yanlış anlarlar." kafasını saçlarıma gömüp uzunca nefes aldı sanki gidecekmiş gibi. "Güzelim bu evin oğluyum, görselerde boşver sen sevgilimsin." dediğinde hafifçe gülüp "Peki tamam çekilde yemek yiyecem." dediğimde biraz zorlansada ayrıldı. Yemekler 5dk sonra ısındı. Masaya koyacağım zaman kolumdan aniden çekilmemle kendimi Kaan'ın üzerinde buldum kalkmaya çalışıyorum ama olmuyor. "Kaan bırak beni!" dişlerimi sıkıp söyledim ama tıklayan yok. "Kaan!.." dedim ve bıraktı "Naptığını sanıyorsun?" dememe kalmadan hızla valizini alıp mutfaktan çıktı. Zaten bende iştah kalmadı. Tencereleri dolaba koyup mutfaktan çıktım. Olanları düşünerek odama gideceğim an ismimi duymamla orda dikilip beklemeye başladım. Kaan telefonda benim hakkımda konuşmaya başladı. Dinlemeliyim ki benim hakkımda konuşuluyor. Kapıyı hafif aralayıp kenarda dinlemeye koyuldum. "Aynen sana sinirliyim. Benim yerime kıza mesaj atmak nedir? Resmen duygularıyla oynuyoruz. Umarım anlamaz... Mal mal konuşma. Sinirlenecem tabi it herif. Tamam biraz oynar yerine koyarım..." odadan sakince çıktım. Sanki oyuncak bebeğim oynar yerine koyarım ne demek ya biraz utanma olur insanda. Ona dün ne dedim mesajda.
Ben:*Peki sana ikinci bir şans veriyorum ama en ufak hatanda unut beni.* dedim. Kendisi kaybeder benden bu kadar zaten sevmiyordum sırf kalbi kırılmasın diyeydi herşey. Odama girip kapının arkasına oturdum. Aklıma biranda "Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde, sakın pes etme; çünkü işte orası gidişatın değişeceği yer ve zamandır." diyen H.B.STOWE geldi. Üzülmeme hiç gerek yok ki ben kırılacağım kadar kırıldım bu mu kıracak. Peh gülmeyeyim gece gece. Gözlerim duvardaki saate kaydığında adeta başka bir döneme ait olduğumu...boş yapmayayım. Saat  02.05 geçiyor eee yok artık. Zaten uyumuştum anaaa akşama doğru düğün var ve ben kıyafet ayarlamadım. Dolabın karşısına geçip bordo elbisemi ayakkabı için en iyisi bilekten topuklularım ve hazır yani... Yatsam daha iyi olcak gibi çünkü misafirler baya kalabalık olcak. Yatağıma geçip uykunun kollarına atladım. Yarın süper geçicek.
~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~·~

Hani sevdiğin çocuk gelir ve sana seni seviyorum diyecekken baban sizi basar ve ağlayarak eve gidersiniz. Benim durumumda aynen öyle şuan başımda Mert beni uyandırmaya çalışıyor. Lan ben zaten gece 2-3 gibi yattım. "Mert sen git ben inicem." sinirle nefes alıp "Kızım, babanın evi değil kalk üzerini giy hem misafirler gelecek. Hem banane geç uyuduğundan hadi kalk." diyerek kapıyı çarptı. Haklı ama sadece babanın evi ve misafir konusunda diğerlerinde haklı değil. Yataktan kalkıp banyoya koştum. Rutin işlerimi hallettikten sonra dişlerimi fırçaladım ben önce fırçalar ardından yemek yer sonra yine fırçalarım. Odama geri dönüp dolabın karşısına geçtim. Uzun uzun baktıktan sonra siyah etek ve beyaz omuzları açık bluzda karar kıldım. Üzerime geçirip aynanın karşısına geçtim ama çok geç olmak üzere saat 09.25 daha karga kahvaltı etmedi ki ama. Gözlerime siyah ince eyelinerimi sürüp yüzüme kapatıcıyı hafif sürdüm ve dudağıma pembe-kırmızı karışımı rujumu hafif sürdüm. Saçlarımı maşayla düzleştirip boynuma siyah ZK yazan tasmamı (kolye) takıp ayağıma beyaz vanslarımı geçirdim. Yalnız kendime boy aynasından bakıyorumda baya taşım ha. Aaa lenslerimi takmadım. Dolaptan kutuyu alıp şeffaf lenslerimi takıp tekrar aynaya baktım ve ben taşım ahh canım ben. Etek boyu diz kapağımın üzerinde ama mük ya. Merdivenleri inerken aşağıdan tabak çanak sesleri geliyor umarım toplamadılar masayı. Hızla inip avluya girdim. Girmez olaydım. Herkes sedire oturmuş bazılarıysa yerdeki minderlere oturmuş. Masada sadece benimkiler var birde birkaç çocuk. Kimseye bakmadan masaya Asya'nın yanına geçip "Günaydın." diyerek tabağıma gördüklerimden azar azar koydum. Mert'te bakınca bana bakıp "Eteğin çok uzun!" dedi altındaki imayı anlayıp gözümü tabağıma diktim. Ardından "Gözüne sürdüğün şey uzaya gitmek için baya bir antrenman yaptı mı?" dediğinde kırılıp önüme döndüm.Yavuz sessizce "Güzel olmuşsun." dediğinde ona gülümseyerek yemeğime döndüm. Asya'da gülerek omzumu sıvazlayarak yemeğine döndü. Ağzıma salatalık atıp etrafa baktım kadınlar oturup muhabbet edecekleri yerde bana dik dik bakıyorlar adamlarsa koyu muhabbete dalmışlar. "Kolyen çok güzel anlamı?" bana seslenen kıza dönüp anlamayarak bakınca sorusunu tekrarladı "Kolyenin anlamı nedir? Diye sordum." dediğinde gülerek "Kardeşim ve benim adımın baş harfleri." diyerek kısa kestim. Sanane yani. Kahvaltıma geri döndüm  masadaki kızlar sırıtarak "İşte gelmiş. Çok yakışıklı demi ya. Off bu insansa bize düşen ne?" diğer kızda ona bakıp derin nefes aldı ardından "Aynen hiç adil değil. Yalnız saçlara bak ya. Şu yürüyüşü falan off." merak esip arkamı dönünce Kaan dingiliyle göz göze geldik. Kafamı çevirip Kahvaltıma döndüm. Kaan masaya gelip oturdu kendine tabak alıp herkese hitaben "Günaydın. Eee nasıl buldunuz Mardin'i?" diyerek Yavuz'a döndü Yavuz sakince ve ciddi şekilde "Güzeldir. Ama gezme fırsatımız olmadı." diyerek konuyu kapattı ama Kaan tekrardan "Gezdireyim mi?" dediğinde ben hızla "Gerek yok!" diyerek sustum. "Peki konak nasıl?" dediğinde Asya "Harika!" dediğinde hepimiz onayladık masadakilerde bize bakıyorlar. Sus artık sus diye kısa cevap veriyoz anlamıyor. Okulda böyle değildi de neyse... "Eee..." cümlesi konak kapısının açılmasıyla yarım kaldı. İyiki o kapı açıldı. Koluma dokunan Asya'ya bakıp "Noldu?" dediğimde fısıltıyla  "Zeynep ben bir lavaboya gideyim." dedi ve koşarak merdivenlere tırmandı. Kapıya döndüğümde adeta saçına ince parmaklarını geçirip içeri giren çocuğa bakarak içimden "Oha! O taş mı? Maşallah Allah özene bözene yaratmış. Bu insan olamaz be şuna bak Kayra bile bunun yanından geçmez. Taş az kalır meteor yada buda yetmez bomba bomba..." Mert öksürünce hızla ona döndüm bana dişlerini sıkıp "Sakin Zeynep! Erkek görmedin herhalde?" dediğinde dudağımı ısırıp yerime oturdum. Ne yani sesli mi söyledim hay aklıma. Yalnız Mert falan hepsi nasıl sinirli. Bakışlarıma Kaan'a dönünce elini sıkmış herkesle selamlaşan çocuğa bakıyor. Yalnız baya yakışıklı. Bize doğru gelince masaya baktım eee sadece benim yanım boş bu buraya oturursa Asya nereye geçecek. Aman o bulur. Yanıma oturup "Afiyet olsun." diyerek tabak aldı. Masadan Kaan, Yavuz ve Mert birde birkaç kişi kalkınca üç kişi kaldık. Asya gelince Mert'in yerine geçip tabağına devam etti. Yanımda bu oturursa nasıl yerim. Off çok yakışıklı. Masaya onunla beraber gelen iki genç erkek-kız, kadın birde adam oturdu. Onlarda birşey diyerek kahvaltıya başladı. Bildirim sesi gelince masadan telefonu alıp mesaja baktım. Asya'dan kafamı kaldırıp bakınca gözleriyle telefonu işaret etti. Kafamı sallayıp okudum resmen *Çok yakışıklı. Sevgilim olmasa yürürdüm. Ama sevgilim daha yakışıklı ve bunu sana ayarlicaz. Yakışıyorsunuz.👌* kafamı kaldırıp ona sahte gülerek . *Aferin kızıma👏* diyerek telefonu masaya koydum. Tabii kötü kötü bakmayı da ihmal etmedim. Mert'in bağırışı bakışmamızı kesti. "Asya!hadi gelsene." desiğinde Asya hepimize bakıp "Size afiyet olsun." diyerek gitti. Tabağıma geri dönecekken bu seferde Yavuz bağırdı "Zeynep! Hadi kızım 1saattir tabağın bitmedi. Hadi gel sende." dediğinde bende bağırıp "Birini arayıp gelicem." dedim. Masadan kalkınca hepsine "Afiyet olsun." diyerek sandalyeyi çekip çıktım. Eteğim katlanınca düzeltip ilerledim kapının oraya. Babam yazısına tıklayıp açmasını bekledim bir yandada ileri-geri yapıyorum. "Efendim kızım." desiğinde gülerek "İyiyim babam, seni sormalı işler nasıl? Sen nasılsın?" ciddi olduğuna eminim "Nolsun be kızım orta derecede iyiyim. İşler de iyi gibi hala ortak arıyorum. Kayra nasıl? Hayırsız beni aramıyor." dedi ona verecek en iyi cevap bence "Baba ödev için ben ve birkaç kişi Mardin'deyiz ama Kayra Bursa'da..." gülerek "Tamam güzelim kapatayım sonra ararım konuşuruz. Hadi öptüm." diyerek kapadı. En azından babam beni seviyor Kayra sevmesede olur. Mert'lerin yanına gidip oturdum. "Mert beni niye çağırdınız? Ne güzel kahvaltı ediyor..." lafımı bölüp "Kızım çocuğun ağzına düşüyordun. Birde ettiğin laflara ne demeli birde bu kıyafet ne lan? Ben sana burası Bursa değil Mardin deiğimi hatırlıyorum." dedi sinirle omzumu silkip önüme döndüm. "Kızlar, hanımağa sizleri büyük salona çağırıyor." desiğinde Asya ile beraber kalkıp merdivenleri resmen tırmandık hatta koşmaya başladık "Zeynep! Asya!" diyerek aşağıdan bağıran Mert'in sesiyle yavaş yavaş yürümeye başladık. Salona gelince kapı tıklatıp içeri geçtik kadınlar ve kızlar Asya'ya değil bana bakmaya başladılar. Asya'nın üzerinde mavi kot ve siyah t-shirt var bendeyse biliyonuz zaten. Ayakta dikilince "Kızlar yanıma gelin." dediğinde ben hemen lafa atlayıp "Yok rahatsız olmayın bizim aşağıda birkaç işimiz va..." diyemeden Asya hemen "Sonra hallederiz baksana dedikodu ekibi hazır. Eee hanımlar neler oldu?" bu ve Mert birbirini tamamlıyorlar. Hemen adapte oluyorlar diğeri aşağıda diğeri burda. Kıskandım be. Kadınlar gülerek anlatmaya başlayınca gülmeye başladım hatta kahkahaya dönüştü birden. Asya kaş göz yapıyor ama ben hala kahkaha atıyorum "Ayy ne alemsin Asya." dedim. Ben niye oturmuyorum. Telefon çalınca elime aldım arayan Mert... Hayırdır açmak için arkamı dönünce taş dediğim çocuk ve bizimkiler kapıda. Bu yüzden kaş göz yaptı Asya hanım. Telefonu açıp "Noldu kardeşim." dişlerini sıkıp "Kes sesini sesin aşağıya geliyor. Zeynep!" dediğinde Yavuz'a baktım başını sallayınca "Özür dilerim." dedim napayım mahçup oldum. "Sorun değil kapatsana kızım karşındayım." diyerek kapadı. Sorun değilse niye kızıyon. "Ana biz gençlerle biraz gezelim dedik. Hem Asya ve Zeynep sıkılmıştır." hanımağa kafasını sallayınca Mert göz kırptı. "Kaan oğlum bari çocuklarıda alın birde tüm gençler olarak gidin." dediğinde Kaan kafa sallayıp gidecekken onu durdurup "Benim kafam ağrıyor siz gidin ben kalayım. Zaten kendimi kötü hissediyorum." ben kalabalıkta yapamam. Mert hemen "Olmaz sende gel." lafa atlamasan olmaz demi. "Cidden Mert siz gidin hem ben ufaklarla kalıcam. Demi beyler bayanlar." dediğimde çocuklar gülerek yanıma geldiler. "Aynen oğul siz gidin Zeynep kötü bende fark ettim." desiğinde Mert'ler son kez bakıp gittiler. Yalnız ne kadar çocuk var. "Kızım, bana Berzan'ı çağırır mısın?" diyen kadına başımı sallayıp salondan çıkacakken kadına dönüp "Teyzecim, Berzan kim?" dedim ama cevap olarak "Seslen." çok açıklayıcı oldu. Salondan çıktım çıkmasına ama ben Berzan kim nerden bileyim. Demirliklerde durup "Berzan!" dediğimde Mert'ler ve taş çocuk bana baktılar. Açıklama yapmak için "İçerden çağırıyorlar!" dediğimde taş çocuk bizimkilere birşey deyip bana doğru... Bir dakika bir dakika Berzan bu mu? Ciddi olamaz cidden mi? Yok ya eee bu bana geliyor bu Berzan olmaz ya Bora olur Can olur Kerem olur ama Berzan olmaz dicem ama olmuş. Mert'ler niye beklemedi arasam mı? Sonuçta çocuk tekrar gidecek. Yanımdan hızla geçince parfümü etrafı ve beni ele geçirdi. Ben bu pargümü Kayra'nın doğum gününde alcaktım ama vazgeçtiğim parfüm. Bende çocuğun arkasından salona gitmek yerine aşağıdaki sedirlere gidip oturdum. Birde az önce burda adamlar vardı ne ara gittiler. Flashtan hızlılar bence. Her defasında aklıma Kayra geliyor. Şuan napıyor? Beni merak ediyor mu? Arar mı? Yada ölüp ölmediğimi merak ediyor mu? Telefon çalınca açmak yerine sesini kıstım. Kayra oşsa açardım. Telefon kapanınca mesaj geldi. *Zeynep, kızım ben Dr.Faruk Yeni seni aramamın sebebi beyninde tümör yokmuş yanlış teşhis koyduk. Özür dileriz kızım. Sadece gölge vurduğu için tümör sandık arkadaşlarla ama özür dileriz. Şuan nerdeysen bana ulaşmanı istiyorum. Hastaneye kontol için gelmen gerekiyor. İyi günler.* ne yani sadece gölgemiymiş. Kayra bu defa bana yalancı diyerek haklı çıktı. Neyse yaşıyorum ya o yeter. Omzuma dokunan kişiye bakınca Murat abinin  eşiymiş. "Zeynep, güzelim saat beş hadi giyinde gidelim. Bak annemler ve misafirler gitmeye başlayacak. Ben ve sen Murat ağa gelince gidicez. Hadi güzelim." dediğinde onaylayıp ayağa kalktım. Durdurup "Zeynep, birde şu üzer... Neyse ya git." bu ne demek istedi. Kıyafetlerim hazır zaten. Odama girince ilk olarak banyoya koştum. Dişlerimi fırçalayıp yüzümü temizce yıkadım ardından odaya geçip kapımı kapattım. Kıyafetlerimi çıkarıp bordo elbiseme bakmya başladım. Ön tarafının omuz kısmı açık, boyu diz kapağımın 10cm üzerinde arkasında hafif kuyruk geliyor bence güzel süzme işini bırakıp üzerime geçirdim. Ayna karşısına oturup kapatıcımı elime alıp yüzüme yine hafif sürüp eyelinere geçtim. İncecik çekmeye çalışıyorum ama ama ama ve başardım. Dudağıma bordo rujumu sürüp yanaklarıma az buçuk kontür geçtim. Rimelle kirpiklerimi havalandırdım. Tost makinesini fişe takıp ısınmasını bekledim o ısınırken bende telefonu elime alıp kendi resmimi çekmeye başladım. Ben güzelim ya. Makineyi elime alıp saçlarıma ince ince tost yapmaya başladım. Hadi Zeynep yaparsın. Yalnız sanki yakınlarıyım bu kadar süslenme nerde görülmüş. Saçımı bitirip hacim vererek parfümümü sıktım. Resmen bocaladım vücuduma. Topuklularımı giyip ayağa kalktım. "Zeynep hadi gidelim." diyen Cevriye ablaya "Abla daha hazır değilim. Siz gidin ben gelirim." dediğimde gitti. Mübarek bir sor yeri biliyon mu yok niye sorsun ki. Kapıyı örtüp birkaç yürüme provası yaparak odadan çıkacakken telefon çaldı. Bakınca Kayra dingili. Yan odanın kapısını açarak içeri girdim. Kapıyı kapatıp gözlerimi yumdum. Bakalım yine ne diyecek. Gözlerimi kapatıyorum çünkü dayanamicam ve ağlamamak için kapıyom. "Efendim,Kayra." gülerek         -heralde gülüyor- "Şehrimi terk ettin senden haber alamıyorum. Yada başkasının koynunda mısın?" bende diyorum ben niye bugün mutluyum. Hayatımda hüzün eksik. "Evet Kayra arkadaşlarımla tatildeyim. Sende başını dinle." dedim yeter ama cidden. "Aferin çok iyi olmuş. Gereksiz gereksiz olalı böyle birşey görmedi. Benden 100 aldın. Perfect!" diyerek konuşmaya devam etti. "Birde bu seferki erkek sarışın mı? Ya da dur dur sen toplarla beraber yatmıyon demi. Bak o bana koyar ve sana yakıştırmam..." lafını hızla bölüp "Kayra yeter ama bens senin kardeşinim bana bunları dememen lazım. Biraz utan ya. Ayrıca top dediğin kişi olsa olsa sen olursun. Ahmak!" diyerek telefonu kapatıp fırlattım. Yere çöküp gözlerimdeki yaşları silmeye başladım ama olmuyor silinmiyor. "Yeter ya yeter bendeki de can her istediğinde bana ve annemize hakaret edemezsin. Birde ikiz olcan şerefsiz." diyerek kafamı yere eğdim. Omzuma değen elle düşüncelerden sıyrılıp hayata döndüm karşımda Berzan önü iliklenmemiş gömlekle karşımda. Gözlerim karnına kayınca hemen çektim ama bakasım geliyor. Eğilip benimle aynı boya geldi. Yalnız kaslı ha. "Üzülmene değmez. Hadi kalk giyinde düğüne geç kalmayalım baksana saat 18.23 baya geç oldu." diyerek konuşmasını bitirdi. Yeterki sen iste hemen kalkıp hazırlanayım. Gözlerine bakınca mavi gözleri var ama maviden önce yeşilimsi bir renk ondan önceyse sarımsı bir renk ama baskın olan mavi göz. Sarı dağılmış saçları off. Elimi tutup kaldırınca aynanın karşısına geçip makyajıma baktımve göz makyajım bozulmuş. Berzan'a dönüp "Sen giyinip git. Ben makyajımı bitirip gel..." lafımı kesip "Ben beklerim hem adresi bilmiyorsun. Hadi sen bitir ben hazırım." dediğinde gözüm direk kaslarına kaydı. Tövne diyerek telefonumu alıp odama geçtim. O nasıl vücut be. Sıcak oldu buralar. Aynanın karşısında eyelinerımı yapıp siyah el çantası alıp içine parfüm ve gerekli makyaj malzemeleri koyup son kez aynadan baktım ve yan odaya geçtim. "Berzan hazırım." diyerek konuşma açtım. Bana yaklaşıp "Bende hadi gidelim." diyerek önümden ilerlemeye başladı. Sırtında bile kas var. Kesin spor yapıyor burdan gitmezsem sorucam. Konaktan çıkınca korumalar ve beyaz BMW ye binerek yola çıktık. Telefonu bana verip "Bağlada şarkı dinleyelim." dediğinde arabayla bağlantıyı kurup başlattım. Steve aoki & Showtek RAVE şarkısı açıldı. Kırmızı ışıkta durunca bana dönüp "Eee biz tanışmadık. Ben Berzan Karaman, 20 yaşındayım, İzmit'te yaşıyorum. Basketbolla uğraşıyorum. Sen?" dediğinde gülerek kasının sırrını öğrendim. Basketbol. Ben gülünce oda gülüp "Ben Zeynep Veziroğlu, 18 yasındayım, İzmir'liyim ama Bursa'dan geldim. Voleybolla ilgileniyorum." dedim. Gülerek "Tanıştığıma memnun oldum Zeynep." bende ona bakıp "Bende." dedim uzun bakışmamızı korna sesleri bozunca ağzında birşeyler geveleyip gaza köklendi. Sonunda lüks binanın önünde durduk. Ama birsürü merdiven var ben nasıl bu topuklularla çıkıcam. Yan yana çıkacakken "Berzan," dedim durup bana merakla bakmaya başladı "...ben bu ayakkabıyla burayı çıkamam." saçını düzeltip elime parmaklarını geçirdi ama böylede sevgili gibi olduk. "Oldu mu? Güzel bayan." dediğinde gülerek kafamı salladım yalnız keşke o saçları dağınık yapmayaydın zaten yakışıklıydın iyice yakışıklı yaptın. Merdivenleri bitirince elimi bırakıcak sanacakken aksine sıkıca tutup içeri girdik baya seven var şu kalabalığa bak. "Berzan nerden geldi bilmiyorum ama sana birşey dicem." dediğimde bana bakmadan kafa salladı insanlara doğru yürürken herkes ikimize pür dikkat bakıyor. "Kelebekler ben beklemem. Hahahah!" dedim ve kahkaha attım. Biranda Berzan gülmeyince durdum oda durunca "Fransızlar ben sızlamam." dediğinde ikimiz birden kahkaha attık. Biranda elimi sıkarak "Benimle dans eder misin?" dediğinde gülümseyerek "Tabii." dedim. Yavaş adımlarla piste gidince gelin ve damat oturdu ben ve Berzan kaldı yalnız abartmıyorum sadece ikimiz varız. "Zeynep, sen cidden güzel bir kızsın. Sakın seni üzmelerine izin verme." dediğinde kafa sallayıp "Tamam... Berzan." bana gülerek "Efendim." yalnız gülünce gamzeleri çıkıyor ve göz kenarları kırışıyor. "Sevgilin var mı? Yanlış anlama burdaysa sorun çıkmasın." kahkaha atıp "Zeynep bana yürümek hiç bu kadar kolay olmamıştır. Hayır sevgilim yok. Senin?" dediğinde bende "Hayır yok. Desene ikimizde sapız." desiğimde kahkaha atıp 'İstersen olmayız..." diye içinden dediğini sanıyor ama bende duydum. Nerden bu cesareti aldım bilmiyorum ama kafamı göğsüne koydum. Oda belime sarıldı. Omzuma dokunan elle Berzan'dan ayrılıp dokunana baktım esmer bayan üzerinde mor abiye ve saçı dalgalı. İğrenç moda anlayışı. "Kuzenimle ben dans etmek istiyorum iznin olursa." dediğinde hafifçe kenara çekilip "Tabi." diyerek gidecekken Berzan elimi bırakmayıp "Ben yoruldum Sevde oturmalıyım." diyerek elimi tutup bizimkilerin masasına oturduk. Mert ikimize bakıp "Yakışıyorsunuz ama beninle daha çok yakışırsın demi Berzan." dediğinde gülmemek için dudağımı ısırmaya başladım. Benimle beraber Asya ve Yavuz'da öyle. "Anlamadım." diyen Berzan'a Mert göz kırpıp "Diyorum benimlede dans et bak neler yaşarız," elini havaya kaldırıp "ohoo." dediğinde Berzan ağzında birşey geveleyince bende devreler koptu ve kahkaha atmaya başladım benimle beraber Asya'larda atmaya başladı. "Aramıza hoşgeldin kardeşim sadece şakaydı." deyip elini uzatan Mert'e şaşkınlıkla baktım. Ardından Berzan biraz tereddüt ederek "Hoşbuldum kardeşim." deyip elini sıktı. Kafamı çevirip geline ve damada bakacağım an yanımdan geçen Sevde elindeki meyve suyunu üzerime dökünce hızla ayağa kalkıp " Yürümeyi bilmiyor musun? Dikkat etsene!" diye bağırdım. Berzan kolumu tutup "Gel lavaboya gidelim. Sevde sende dikkat et!" diyerek koluma girdi. Ardından salondan çıkıp kızlar tuvaletine benimle beraber girdi. Napıyor be bu.

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın...

İKİZ   (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin