4.Bölüm

1K 47 17
                                    

Multimedia;Berfin

"Sen Arifin kankası mısın?" Derken dehşet içindeydim nasıl olurdu da bana Yağız dan bahsetmezdi hem de kankasıyken.

"Evet de sen Arif'i tanıyor musun?" Diye bir soru yöneltti

"Arif ben Eylül çocukluktan beri arkadaşız." Dedim. Onun da yüzünde bendeki gibi şok olmuş ifadesi vardı.
Yavaşça eve doğru ilerledik. Ariflerin evi müstakildi küçükken ne anılarımız geçmişti yine böyle annelerimizin günleri olduğunda onlarla biraz oturur sıkılınca da bahçeye çıkar saklanbaç falan oynardık tabii hep Arif'i ebe yapardık neden hep ben ebe oluyorum diye mızmızlandığında "Sen erkeksin bi zahmet sen ebe ol."Diye kendimizi savunurduk son derece asıl bir şekilde.(!)

Tam geçmişe doğru bir yolculuk yapıyorken Yağız'ın sesini duydum.
Bu çocuk her fırsatta keyfimi kaçırmayı başarıyordu."Ee orada dikilmeye devam mı edeceksin öyle?" Derken sesindeki ima beni benden aldı.
"Sana ne yaa sana nee ben om saat de dikilirim yüz yıl da sal artık bi beni yaaa." Diye çemkirdim.

Bu sözüme ufak bi kahkaha attı. "Tamam Befin sen kal orada ben içeriye giriyorum mağlum hava soğuk, ama sen ben üşümem üstümdeki incecik sweat beni bu soğuktan korur diyorsan sen bilirsin." Dileyip gülerek yürümeye başladı. Bana adımla hitap ettiğine mi yansam yoksa dalga geçtiğine mi?

Ben de arkasından eve doğru geldim çoktan zile basmıştı.

Kapıyı Eylül açtı kız kapıyı açar açmaz bizi görünce şaşırmış olsa herhal dona kaldı tabii bu tepkisi benim nefret bakışlarımdan da kaynaklanıyor olabilirdi ama olsun du.

Aramızdaki sessizliği ilk Yağız bozdu."Eylül çekilsene kapının önünden kızım zaten döndüm soğuktan." Deyip içeri girdi
Tövbe yaaaa Eylül'le bile bu kadar normal konuşması sinirime gitti.

" Yağız ile tanıştınız mı?" Diye sorunca hepten sinirlerim hopladı
"Hayır Eylülcüğüm tanışmadık asla artık yan  yana oturmuyoruz ve ben asla ona gıcık olmuyorum."  Deyip bi hışımla içeriye geçtim Yağız bir koltukta Arif bir koltukta annemler de kanepede oturmuş konuşuyorlardı muhtemelen gün bitmişti inşallah yaprak sarması kalmıştır dedim içimden.

Annemlerin yanıma gidip sarıldım onlara "Oooh Dürdane  teyze  özlemişim yaaa."derken
Afife yengeye de sarıldım
"Afife sultan seni bi zayıflamış gördüm,pek de bir güzelleşmişsin." Deyip annemedir sarıldım ve ben de bir koltuğa oturdum.

Annem Yağız'a seslendi "Yağız oğlum bak bu benim kızım Berfin hani sana bahsetmiştim ya tanıştınız mı?"

"Tanıştık Esma teyze maşallah çok hayırlı bir evlat yetişirmişsiniz."
Bu neydi şimdi bana veli toplantısında öğretmenlerim böyle demedi ki ben son derece başarılı bir öğrenciydim(!)

Yağız'ın sözünden sonra
ona ölümcül bakışlar atarken o kafasını " Ne yaptım buda mı suç " derecesine oynattı

"Neyse anne biz mutfağa gidelim de Berfinler günden kalanları yesin ." Dedi Arif. Bu çocuğa sinirliydim ama hakkını vermek lazım beni de düşünüyordu.

Kalkıp mutfağa gittik. Sandalyelere otururken Eylül 'de yaprak sarmalarını börekleri kekleri kuru pasta yaş pastaları kısır ve bir bardak da kolayı masaya koydu koyarken de "Al gözün doysun ." Der gibiydi. Direkt yaprak sarması aldım her zamanki gibi Afife teyzem çok güzel yapmıştı. Tam keyfim yerinde yemeğimi yiyorum derken Arif konuşmaya başladı.
"Berfin tanıştınız mı çiçeğmle."Dedi. Şok olmuştum
"Senin sürekli çiçeğm dediğin Yağız mıydı?"diye sordum. Benim şok olmama karşılık Yağız hiç öyle durmuyordu bi de bana göz kırptı haspam.

Arif se sanki olay çok normalmiş gibi "Evet" dedi. Neyse boş ver Berfin büyüklük sen de kalsın dedim kinimi nefretimi kendime saklayıp önümdeki bebeklere döndüm.

Yağız da keki çok beğenmiş olacak löp löp götürüyordu. Tam önüme dönecekken göz göze geldik .

"Berfin sen yoksa yediğim lokmaları mı sayıyorsun."
Beeen diye elimle kendimi gösterdim.

"Ne sayıcam ben be afiyet olsun"
"Ee Berfin ilk günün nasıl geçti arkadaşım." Dedi Eylül
"Eda hoca nın dersiydi ya ilk ders beni şununla oturttu." Deyip Yağız ı gösterdim ama ne gösteriş çocuğa müsvedde gibi davrandım.
"Aaa Berfin sıramda oturup beni keserken böyle bakmıyordun."
"Neyimi keseyim be kaknem suratlı ."
Bu onu baya güldürdü "Ne gülıyorsun ya doğruları söylemem komiğime mi gitti." Diye çemkirirken Arif ve Eylül de gülüyordu.
En sonunda Arif "Yalnız kankama kaknem dedirtmem kızlar peşinde kuyruk oluyor be." Diye korudu Yağız'ı

"Gördük nasıl koştuklarını bugün maşallah tenefüslerde sınıf boş kalmadı." Diye salak gibi pot kırdım
"Ooo o benim kuzenim ." Dedi Yağız zar zor "Ay aman ne yapayım kuzeninse bana ne ." 
Dedim ama Yağız hiç inanışa benzemiyordu.
"Tabi canım zaten kıza öldürecek gibi bakmamı da asla fark etmedim." Dedi. Tam ağzımı açıp iki çift kelam edecem Arif lafı ağzıma tıktı.
"Neyse abi boş verin bunları da bu sene sınav senesi acaba ne halt yiyeceğiz." Deyip beni ağlamaya zorladı cebren ve hile ile.

"Yağız'a bir şey olmaz biz kendi halimize yanalım çocuk miş gibi ODTÜ süne gider kaşlar gibi okur. "
"He Eylül ODTÜ de kollarını açmış beni bekliyordu Yağız gelse de bizi şereflendirse diye."

"Ama gerçekten ben aslaa düzgün bir şeyler yapabileceğimi düşünmüyorum."
Arif söze girdi
"Berfinim senin de hakkını yemeyelim bir ODTÜ olmaz ama sende bir İstanbul Teknik e gidersin."

"Ben ve İTÜ." Ufak bir kahkaha attım .Eylül de bir şeyler diyecekken annemlerin sesi duyuldu "Berfin Eylül biz çıkıyoruz annem hadi gelin." Diye çağırdı Dürdane teyze

Bizimle birlikte Yağızda ayaklandı demek o da çıkacaktı. Dış kapıya gelip ayakkabılarımızı giydik. Herkes le sarıldıktan sonra annemler özel olarak Yağız'a sarıldılar ona da ayrı sınır Öldüm
"Anne acaba yeter mi artık eve mi gitsek?" Annem bana seninle evde görüşeceğiz bakışı atıp Yağız dan ayrıldı.
Bizde eve doğru yürümeye başladık.

Bir Deniz Kızı HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin