9. Bölüm

286 29 44
                                    

************

Aktifliği eksilerde olan yazarınız geldi.

Neys uzatmadan bolume geçelim bakalım.

*************

Yağız bana şarkıyı söyledikten sonra sürekli kaş göz yapan Eylül'ü saymazsak sıradan bir şekilde günü atlatmıştım.

Birlikte okuldan çıkarken Eylül konuşmaya başladı. " Annemler Ariflerde toplanıyormuş sen de geliyorsun degil mi Berfin."
"Ben gelemeyeceğim."dedim sakin bir şekilde. Cevabım üzerine Yağız'ın kaşları çatıldı. "Neden bir işin mi var."
" Evet kütüphaneye gideceğim, birkaç kitap alırım ama uzun sürer işim siz dağılmış olursunuz." Dedim

" Ben de gelemeyeceğim." Dedi Yağız Eylül'e doğru. " Neden ki abi gel işte zeballah kadar şey yapmıştır onlar şimdi kim yiyecek onları." Diyerek itiraz etti Arif.

" Aaa bana getirir annem artanları siz de Yağız'a getirisiniz saklama kabında." Diyerek bir öneri attım ortaya. Herkes olur deyince aklıma Yağız' ın neden gelemeyeceği takıldı. Sorsam bir şey olmazdı bence. Neden sormayayım ki yani.

" Sen neden gitmiyorsun." Diye sordum ona doğru. " Arkadaşlarla şu şarkı hakkında konuşacağız bestesi ritimi falan." Dedi. Ardından tekrar konuşmaya başladı. " Istersen sen de gel sonuçta şarkıyı sana yazdım. Merak etme hepsi kafa çocuklardır."

İç sesimi dinleyip oraya kulak verdim gibi bir saçmalık yapamadım tabi beynim de gidebileceğimi söylüyordu.

"Tamam önce kütüphaneye gideriz sonra sizin arkadaşların yanına."
" Peki anlaştık o zaman." Dedi Yağız.

Eylül ile Arif bizim tersimiz yönünden gidecekleri için yollarımız bir süre sonra ayrılmıştı.
Kütüphaneye geldiğimizde zaten aklımda birkaç kitap vardı ilk olarak onlara bakmaya başladım.
Öncelikle Dostoyevski-Yer Altından Notlar kitabını aramaya başladım.

" Neyi aradığını söylersen ben de yardımcı olabilirim." Dedi Yağız pesimden gelerek.

" Dostoyevski Yer Altından Notlar." Dedim bir yandan da kitaplığı gözümle tarayarak. Bir süre daha baktım fakat bulamayınca Yağız konuşmaya başladı." Ben bir görevliye sorayım." Diyerek yanımdan ayrıldı ben de o sırada alacağım diğer kitaplara bakıp onları aldım. Tam Yağız'a bakacaktım ki bana doğru geldiğini gördüm.

"Kitabı başka biri almış." Dedi Yağız bana doğru." E iyi tamam sonra bir daha bakarım hem elimdekileri de okumuş olurum o zamana kadar." Diyerek ayırdığım kitapları gösterdim Yağız'a.

" Ben de var aslında Yer Altından Notlar istersen yarın getireyim sana."

Yağız kitap okurmuymuş. Gerçi önyargılı bir yaklaşım olmuştu ama tahmin etmezdim.
Şaşkınlığımı göstermemeye çalışarak söze başladım.

"Tamam o zaman yarın getirirsen çok mutlu olurum çünkü ilk ondan başlamayı düşünüyordum."

Yalan külliyen yalan ben böyle bir şeyi şuan uydurdum ama bunu Yağız'ın bilmesine gerek yoktu.

"Tamam merak etme unutmam." Deyip göz kırptı. Evet göz kırptı.

" Eee ben alacağımı aldım senin de bir işin yoksa gidebiliriz." Diyerek Yağız'ın tebessüm etmesine sebep oldum. Evet tebessüm etti. "Tebessüm" çok güzel bir kelime değil mi? Bence gayet hoş bir kelime

Kütüphaneden çıkarken yol kenarında simitçi vardı." Simit alalım mı okuldan sonra bir şey yemedik." Dedi Yağız.

Valla bu fikre hayır deyemezdim çunku hafiften bir açlık başlamıştı ve biliyordum ki o açlık ilerde bana iş çıkaracaktı.

Simitçinin yanına gittik.
" Kaç simit yersin." Diye sordu Yağız.

Şimdi şuan bu soruya "Rejimdeyim de o yüzden bir tane belki yerim." Diyerek  cevap vermeyi isterdim fakat ben iflah olmaz bir açtım bu yüzden hiç kendimi kasmama gerek yoktu.

" İki tane yerim." Dedim Yağız'a
"Tamam ben de iki yerim." Deyip simitçiye seslendi.
"Abicim bize şuradan dört simit." Dedi ve parasını çıkartmaya başladı.
O sırada ben de paramı çıkartıp Yağız'a uzattım.

Yağız paraları da verdikten sonra bir simidi bana uzattı birini kendi alıp kalan iki tanesini de onları poşetleyen simitçiden aldı ve yürümeye başladı. Onunla birlikte ben de simidi yiyerek ilerlemeye başladım.

Kütüphanenin olduğu sokaktan başka bir sokağa girdiğimizde bir mağaza gördüm oradaki bir tulum gözüme çarptı.

Önümden giden  Yağız'a seslendim.
" Yağız beklesene bir şu mağazaya girsek." Dedim sorarcasina.

" Olur. Girelim." Deyince içeriye girdim. Tulumun olduğu reyona gittim. Yağız da pesimden geliyordu.

Tulum siyah kot kumaşından bel kısmında kemer yeri olan bir yapıya sahipti.

" Ne zamandır böyle bir şey istiyordum. Beklesen deneyip gelsem olur mu?" Diye sordum Yağız'a

"Tabi dene gel sen, ben beklerim burada." Deyince hızlıca kabinlerin olduğu tarafa doğru yol aldım.

Kabinde tulumu deneyip aynaya bakınca bana tam olduğunu anladım tulumu çıkarıp üstümü giydim ve kabinden çıktım.

Yağız beni aynanın önündeki otutakya oturmuş bekliyordu. Onun yanına doğru gittim.

" Oldu tulum alıyorum." Dedim Yağız'a. Tamam anlamında kafasını sallayınca kasaya doğru yöneldik.

Kasada bayağı bir kuyruk vardı. Arkamızda ise dizilerdeki " çöpçatan" rolünü üstlenen teyze tipi olan bir kadın bulunuyordu. Bayağı da bir kıyafet almıştı. Herhalde yılllık alışverişini yaptı diye düşünürken Yağız'a seslendi.

"Oğlum şunları sıra size gelene kadar tutuver bir." Deyip torbayı Yağız'ın eline tutuşturuverdi.
Yağız ise ne yopsin bir bama bir teyzeye bakıp torbayı aldı kadının elinden.

Bir süre bekledik. Içimizden sabir çektik. Ama sıra hâlâ bize gelemedi.
O sırada sıradaki teyze bize doğru konuşmaya başladı.

"Maşallah yavrum siz de pek yakışıyorsunuz. " Deyip Yağız'ı göstererek devam etti. " Oğlan da çok centilmen kaçırma bunu." Dedi bana doğru.

Bizse sadece Yağız ile birbirimize bakıyorduk.

Bir Deniz Kızı HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin