3. BÖLÜM

679 92 47
                                    

MULTİMEDİA'DA GÜNCE'NİN RESMİ VAR

Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Karşımdaki koltukta Eray uyuyakalmıştı. Demek ki saat epey geç olmuştu. En son ne olduğunu hatırlamaya çalıştım. Ah lanet olsun bayılmıştım. Salak gibi daha doğrusu hastalıklı biri gibi o kızın önünden bayılmıştım. Kendimi çok kötü hissediyordum. Kesin Deniz teyze ve Sinan amca çok endişelenmiştir. Zaten benim hasta olduğumu öğrendiklerinden beri ayağım takılı düşse çok endişelenirler. Ama bazen de bu huylarına o kadar sinir oluyorum ki… Sahi onlar neredeydi ki? Bir ara Eray’ı uyandırıp sormayı düşündüm ama o kadar güzel uyuyordu ki kıyamadım. Zaten 5 dakika sonra kendiliğinden uyandı. Beni görür görmez yerinden fırlayıp “Günce uyandın mı? İyi misin şimdi? Senin için çok endişelendik annemler buradaydı ama doktor sadece 1 kişinin kalmasının yeterli olacağını söyledi bende onları eve yolladım, annemi biraz zor ikna ettim ama sonunda ikna oldu. Merak etme zaten önemli bir şeyin yokmuş. Doktor sadece kendisini fazla yorduğu içindir dedi. Off neden beni hiç dinlemiyorsun?  Sana kaç defa kendini yormaman gerektiğini söyledim.” Dedi. Eray bunları arka arkaya nefes almadan sıraladığında şaşkınlıkla ona baktım.

“Eray biraz nefes al. Tamam, önemli bir şeyim yokmuş. Asıl sen kendini yorma, eve gidip uyu haydi.”

“Saçmalama, seni yalnız bırakmam burada.”

“Off Eray sen hiç söz dinlemez misin?” bunu söylediğimde gülümsedi. Çocukluğumuzda Eray bana bakaraktan daha yaramaz bir çocuktu. Bende o yaramazlık yaptığında hep “Off sen hiç söz dinlemez misin?” diye kızardım ona. Oda bana “Ben sadece senin sözünü dinlerim” derdi. Eray da bunu hatırlamış olacak ki “Senin sayende çok güzel bir çocukluk geçirdim” dedi. Böylece bir süre çocukluğumuzdan bahsettik. Çoook mutluyduk ki tam o sırada içeri Çağla girdi.

“Günceciğim iyi misin canım? Çok endişelendik senin için. “ dedi Çağla. Biz ne ara bu kadar samimi olmuştuk bu kızla ya. “Hmm saol” dedim sadece. Sesi o kadar duygusuz geliyorduk ki; gerçekten benim için üzülüyor mu yoksa sadece nezaketen mi söyledi bilmiyorum. “Peki, ne zaman taburcu olacaksın?” diye sordu Çağla. Eray’a döndüm, ne söyleyeceğimi anlamış olacak ki benim yerime cevap verdi. “doktor yarın taburcu olabileceğini söyledi.”

Bir süre daha havadan sudan konuştuk. Sonra Çağla artık kalkması gerektiğini anlamış olacak ki bana tekrar geçmiş olsun dedi ve gitti. Eray ise bütün itirazlarıma rağmen geceyi burada geçirdi. Aslında ne kadar ona kızgın olsam da burada benimle kalması hoşuma gitmişti.

Ertesi gün taburcu oldum ve Eray ile birlikte eve geri döndük. Tabii Deniz teyze beni rahat bırakmadı ve dinlenmem için elinden geleni yaptı buna bugünlük okula göndermemek de dâhil. Bu ilgiden bıkınca “Ben biraz odamda dinlenmek istiyorum” dedim. Sonra da odama geçtim. Masanın üzerindeki telefonuma baktığımda 10 cevapsız arama gördüm. Hepsi Doruk’tan gelmişti. Tanıştığımız gün arabasından inmeden önce birbirimize numaramızı vermiştik. Onu geri aradığımda sesi telaşlıydı.

“Günce iyi misin?”

“İyiyim de neden sesin telaşlı geliyor?”

“Dünden beri sana ulaşmaya çalışıyorum ve bugün de okula gelmeyince seni merak ettim. “

“aslında önemli bir şey değil ama istersen bize gel sana olanları anlatırım” dedim kendi teklifime kendim şaşırarak, o da şaşırmış olacak ki kekeleyerek “Ta… Tamam” dedi. Yaklaşık 1 saat sonra kapı çaldı, koşarak merdivenlerden aşağı indim ve kapıyı ben açtım. Gülümseyerek “Geçsene içeri” dedim.

O da bana aynı gülümsemeyle karşılık verdi. “eviniz ne kadar güzel ve çok büyük. Sen bu evde kaybolmuyorsun değil mi?” diye kendince espri yaptı. Onun bu hallerini görmezden gelerek “Haydi gel odama gidelim, orada daha rahat konuşuruz” dedim. Odama gitmeden önce salondakilere dönüp “Arkadaşım gelmiş, biz odamdayız” dedim. Herhalde eve ilk defa arkadaş getirdiğim için olacak hepsi bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Sadece Eray şaşırmamıştı. O zaten dün Doruk’u görmüştü. Onların herhangi bir şey söylemesini beklemeden doruk’u peşimden odama sürükledim. Sonra da ona dün olanları en sadeleştirilmiş haliyle anlattım. Mesela sadece yorgunluktan bayıldığımı ve bütün gece hastanede kaldığımı söyledim. Ona Eray’ı anlatmayı düşünmüyordum en azından şimdilik. Sonra da ben ona Bugün neler yaptığını sordum. Tam bana anlatacağı zaman telefonu çaldı ve konuştuktan sonra gitmesi gerektiğini söyledi ve bana “Bu arada geçmiş olsun, bundan sonra kendine daha fazla dikkat et” dedi. Onu geçirmek için tekrar salona indiğimde Çağla’nın da orada olduğunu gördüm.  Hayır, anlamıyorum bu kız boşu boşuna yol parası vereceğine artık burada kalsa yaa, artık o derce benimsemişti bizi. Doruk’u yolcu ettikten sonra tekrar odama gidiyordum ki artık duydukça sinirimi bozan Çağla’nın o sesini duydum. “Günce bende gelebilir miyim odana? Hem beraber konuşup dedikodu yaparız” dedi. Salonda Deniz teyze ve Eray’da olunca mecburen “Tabii gelebilirsin” dedim. Böylece beraber odama gittik. Bir süre okulumu ve arkadaşlarımı sordu ve sonra asıl sormak istediği konu ortaya çıktı. “Beni neden sevmiyorsun? Salak değilim. Tanıştığımızdan beri benden nefret ediyorsun. Ama neden?”  birden yutkundum. Böyle bir konuşma beklemiyordum. Hemen inkâr ettim. “Bunu nereden çıkardın ki?”

“Çok belli değil mi? Beni sevmiyorsun ama bu benimle ilgili değil. Söylesene Günce tanıştığımız gün neden bayıldın, yorgunluktan değil dimi? Bunun başka bir sebebi var.” Ve sonra bana hayatta en çok korktuğum şu sözleri söyledi.

“Sen… Sen Eray’a âşıksın değil mi?”

BU BENİM HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin