14.BÖLÜM

480 29 15
                                    

Multimedia'da Eray var, keyifli okumalar=)))

Günce'nin Ağzından

Gözüme giren güneş ışınlarına elimi siper ederek uyandım. İlk önce nerede olduğumu idrak edemedim. Sonra ise yanımda uyuyan Doruk'a ve etrafıma baktığımda burada kapalı kaldığımızı hatırladım. Üstelik şimdi görevli kapıyı açmış, tam karşımızda duruyordu. Hemen Doruk'u uyandırdım ve dışarı çıkarak temiz havayı içime çektim. 

"Neden dün bizi kurtarmadınız?" diye sordum görevliye kızgınlıkla. Ama o bana cevap vermek yerine bize arkasını dönüp sessizce yürümeye başladı. 

"Neyse boşver, önemli olan buradan çıkmamızdı" dedi Doruk ve sonra  karnını tutarak

"Ben çok acıktım" dedi. Gülümsedim ve

"Haydi eve gidip yemek yiyelim, daha birilerine hesap da soracağız" dedim sinsi bir gülüşle.

Evin önüne geldiğimizde koşarak içeri girdim. 

"Duru? Neredesin?" diye bağırmaya başladım evin içinde. Gözleri kapalı bir şekilde sendeleyerek salona geldi Duru.

"Ne oldu ya? Deprem mi oluyor? Neden bağırıyorsunuz?" diye sordu nefes bile almadan.

"Dün nereye kayboldunuz?" diye sordum. 

Koltuğa oturdu ve saniyesine uyumadan önce 

"Beni bunun için mi uyandırdınız?" diye sordu.

Onu gıdıklamaya başladım ama bir milimetre bile kıpırdamadı yerinden. Cidden bu kızın uykusu çok ağırdı. Bizde onu öylece bırakıp kahvaltı hazırlamaya başladık. Her zaman ki gibi Doruk bana hiçbir şey yaptırmıyordu. Bana değer verdiği için değil de daha çok benim her şeyi elime yüzüme bulaştırdığım içindi. Bir keresinde bana sen evde kalırsın bile demişti. Biz kahvaltımızı bitirdikten sonra Duru yanımıza geldi ve

"Günaydın hepinize" dedi esneyerek. Sonra bana doğru döndü ve ben daha sormadan 

"Bana öyle bakma, sadece şaka yapmak istemiştik" dedi. 

"Hiç komik değildi" dedim dişlerimi sıkarak. 

"Bence unutalım bunu" dedi şirinlik yaparak sonra ise telefonuyla uğraşmaya başladı. Bu aralar çok fazla mesajlaşıyordu. Bence kesin Emir ile çıkıyordu.

"Size afiyet olsun, ben dışarı çıkıyorum" dedi Duru evden çıkmadan önce.

Doruk'a baktım ve 

"Sence de biraz garip davranmıyor mu?" diye sordum Duru'yu kastederek. 

"Dün lunaparkta Emir ile çok yakındı, galiba çıkmaya başladılar" dedi biraz önce Duru'nun oturduğu yere bakarak. Sonra ise

"Ben Ankara'ya dönmeden önce sana bir şey söylemek istiyorum" dedi Doruk bu sefer bana doğru dönerek.

"Seni dinliyorum"

"Ama ilk önce seni bir yere götürmek istiyorum" 

"Tamam" dedim sessizce.

1 saat sonra kumsala gelmiştik. Deniz çok fazla hırçın görünmesine rağmen yine de insana huzur veriyordu. Bir süre konuşmadan sadece yürüdük. Sonra Doruk benim elimi tuttu ve

"Buraya getirdiğim ilk kız sensin. İzmir'e geldiğimde mutlaka buraya da gelirim. Kendime bile itiraf edemediğim şeyleri burada haykırarak söylerim. Şimdi de sana söylemek istiyorum" dedi.

Gerçekten merak etmiştim. Uzun süredir arkadaş olmamıza rağmen bana hiçbir şeyini anlatmıyordu. Üstelik aşık olduğu kişiyi de sormama rağmen söylememişti bana. 

BU BENİM HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin