Multimedia'da Eray'ın resmi var. Bu bölüm benim en yakın kankime gelsin. keyifli okumlar:):):)
Doruk’un Ağzından:
Bana tokat atmasıyla geri çekildim. Gerçekten bu kızı öperken aklımdan ne geçiyordu ki?
“Ne yaptığını sanıyorsun sen?”
Bana bağırmasıyla birlikte olanları sanki yeni hatırlıyormuşum gibi kafamda o anın görüntüleri belirmeye başladı.
“Ben… Ben özür dilerim. Sanki… Bilmiyorum sadece özür dilerim” dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Bana cevap vermeden yürümeye başladı kolundan tutup
“Bak, bence önemsiz bir şeydi o yüzden unutalım gitsin” dedim.
“Önemsiz bir şey mi?” dedi ve arkasından gözünden bir damla yaş düştü. Onu böyle görünce başta ne diyeceğimi bilemedim. O mu çok abartıyordu yoksa ben mi çok umursamazdım?
“Değil mi? Sanki ilk öpücüğündü. Neden bu kadar abartıyorsun?” dedim sonunda söyleyebilecek bir şey bulmuştum. Cevap vermeyince devam ettim.
“Ne? Öyle miydi?” gerçekten şaşırmıştım. Çok güzel birisiydi ve şimdiye kadar en azından bir tane bile olsa sevgilisi olması gerekirdi.
“Bırak beni!” dedi ve kolunu kurtararak yürümeye devam etti.
“Ben seni evine bırakırım” dedim arkasından.
“Gerek yok”
“Günce’ye söz verdim ama”
Bunu dememle birlikte kalbim sızlamaya başladı. Şimdi ben ona ihanet etmiş mi oluyorum? Ama daha çıkmıyoruz bile. Aslında Günce’nin bana âşık olduğunu bile düşünmüyorum, sadece bazen hayal ediyorum beraber nasıl oluruz diye…
“Bu seninle son kez bir yere gelişim olacak” dedi Melis arkasını dönerek.
“Tamam” dedim sessizce.
Ve böylece yola çıktık. Melis’in evini tarif etmesi dışında hiç konuşmadık. Sonunda evine gelmiştik.
“İyi geceler” dedim mırıldanır gibi zaten o da bana cevap vermeden arabadan indi ve ben öylece arkasından bakakaldım.
Günce’nin Ağzından:
Eve geldiğimde kendimi yorgun hissediyordum o yüzden salona geçmeden odama çıktım. Ne hissettiğimi bile bilmiyordum. Bundan sonra ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum. Bildiğim tek şey içimde çok büyük bir boşluğun olması… Eray’ın düşüncelerini çok önceden biliyordum en azından tahmin ediyordum ama inanmamayı seçmiştim ben. Kendimi kandırmıştım senelerdir. Ne söylesem inanmazdı artık kalbim. O yüzden şimdi en iyisi uyumak ve yepyeni bir güne başlamak.
Bugün biraz daha geç uyandım. Nasıl olsa dersim öğleden sonra. Üstümü değiştirdikten sonra kahvaltı için salona geçtim. Deniz teyze her zaman ki erkenden kalkmış ve kahvaltısını yapmaya başlamıştı. Bu evde herkes istediği zaman kahvaltı yapıyordu çünkü kimsenin saati kimseye uymuyordu. Sinan amca çok erken kalkıp işe gidiyordu. Eray ise dersi yok ise öğleden önce uyanmaz, dersi olunca da kahvaltı yapmadan çıkar. Bu yüzden ben ve Deniz teyze genelde birlikte kahvaltı yaparız ve sohbet ederiz. Ama bize sürekli kahvaltı hazırlayan yardımcılara da acımıyorum değil.
Deniz teyzenin yanına geçtim ve beraber kahvaltı yapmaya başladık.
“Nasılsın Günce, uzun süredir seninle konuşamadık.”
“İyiyim Deniz teyze, sen nasılsın?”
“Beni boş ver şimdi. Öncelikli konumuz sensin.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU BENİM HAYATIM
Genç KurguHayatında tutunacak bir dalı olmayan bir kız ve git gide yaşamını tüketecek olan bir hastalık... Onu fark etmeyen ve sadece kardeşi olarak gören bir çocukluk aşkı... Yeni edindiği arkadaşları onu dünyaya bağlayan kişiler arasında. Peki ya tüm bunla...