4.BÖLÜM

573 80 43
                                    

MULTİMEDİA'DA DORUK'UN RESMİ VAR.

Bu bölümü biraz uzun yazmaya çalıştım umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar

“Ne saçmalıyorsun sen?” diye bağırdım. Hiçbir şeyi ispatlayamazdı o yüzden en iyisi inkâr etmek.

“Yalan mı? Bak bunu söylemem bile seni kıpkırmızı yaptı. En aptal birisi bile senin Eray’a bakışlarından her şeyi anlayabilir.”

“Seni daha fazla dinlemek zorunda değilim, çık odamdan!”

“Yoksa gerçekleri duymak size acı mı geliyor Günce Hanım, platonik bir şekilde âşık olmak nasıl bir duygu? Eminim çok acı çekmişsindir. Bence…”

“Sana odamdan çık dedim!”

“Bence sen Eray’dan karşılık bulamayınca o yanındaki çocuğu yedek olarak görmeye başladın. Eray seni hiçbir zaman fark etmezse onunla çıkarım diye mi düşündün? Adı ne idi…”

Bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Onu kolundan tuttuğum gibi odamın kapısından dışarıya ittim ve resmen yere yapıştı. Tam o sırada da merdivenlerden yukarı Eray çıkıyordu. Benim Çağla’yı ittirdiğimi görmüştü. Çağla ağlayarak “Sadece konuşuyorduk sonra sinirlendi ve beni kolumdan tutup ittirmeye başladı. Neden sinirlendi bilmiyorum ama ben daha fazla burada kalamam” dedi. O kadar inandırıcı görünüyordu ki ben bile kendimden şüphe etmeye başlamıştım.

Eray “Senin derdin ne?” diye bağırdı. O kadar çok şaşırmıştım ki hiçbir şey söyleyemedim. Eray bana ilk kez bağırıyordu; bana ilk kez böyle öfke ve hayal kırıklığı içinde bakıyordu.  O da Çağla’ya inanmıştı ama ben daha konuşmamıştım bile.

“Eray ben… Ben sadece onun söylediklerine sinirlendim ve ona susmasını söyledim ama…”

“Seni bu kadar sinirlendirecek ne söylemiş olabilir ki?”

Ben ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Gerçeği söyleyemezdim ama böyle de suçlu ben olacaktım. Ben konuşmayınca tekrar bağırdı.

“Konuşsana Günce, sana ne söyledi?”

Gözyaşlarım yanağımdan aşağı süzülmeye başlamıştı. Koşarak merdivenlerden aşağı indim. Deniz teyze arkamdan bağırsa da durmadım ve koşmaya devam ettim. Eray arkamdan bile gelmemişti. Tabii Çağla’sı ağlayınca akan sular durur ama Günce onun için kim ki? Bu kızın bizim aramıza gireceğini biliyordum ama Eray’ın o kıza bu kadar çabuk inanabileceğini düşünmemiştim. Kendimi berbat hissediyordum o yüzden her zaman kaçtığım sığınağıma geldim. Annem ve babamın mezarına…

Sanki onlar beni dinliyordu ve derdime çare buluyorlardı ya da sadece benim uydurmalarımdı. Ama ne olursa olsun buradan ayrılırken kendimi huzurlu hissederdim. Toprağın ıslaklığına aldırış etmeden mezarın önüne oturdum ve gözyaşlarım bunu bekliyormuş gibi tekrar akmaya başladılar. Beni bırakıp gitmelerine o kadar çok üzülüyordum ki ama bir şekilde yaşamıma devam edebiliyordum çünkü yanımda Eray vardı. Acımı tamamen yok edemese bile beni mutlu edebiliyordu ama şimdi yaşamak için bir anlamın yok gibi geliyor. Bu bizim ilk kavgamız değildi tabi ki. Daha öncelerde de mutlaka aramızda tartışmalar olurdu ama bana daha önce hiç öyle bakmamıştı hele ki bir kız yüzünden. Keşke ona Çağla’nın söylediklerini söyleyebilseydim.  Ama bugünkü tavrından sonra söyleseydim bile inanacağını sanmıyorum. Aslında onu da suçlamıyorum çünkü ona âşık olarak asıl suçlu ben oluyorum. Ona âşık olmasaydım dün bayılmazdım, Çağla ile bugün o konuşmayı hiç yapmazdık ve Eray ile eskisi gibi olurduk.

Telefonum çalıncaya kadar havanın karardığını fark etmemiştim. Deniz teyze arıyordu.

“Efendim Deniz teyze “

BU BENİM HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin