MULTİMEDİA'DA ERAY'IN RESMİ VAR.
Bugün üniversite hayatımın ilk günüydü. Heyecanlı olmak yerine fazla sakindim. Geçen seneki bütün stres ve heyecan yerini huzura bırakmıştı. Artık yetişkindim ilk önce. Herkesten önce kendi kararlarımı kendim verebilirdim. Bunun için de ilk adımı hep üniversite olarak gördüm. Sanki bir günde büyüyormuşuz gibi... Daldığım düşüncelerden kurtularak emin adımlarla üniversitenin girişine doğru yürüdüm. Derse gireceğim sınıfı bulduktan sonra en arkalara oturdum ve etrafı incelemeye başladım. Bazı insanlar hala uyanamamıştı, kimisi ise birbiriyle tanışıp, arkadaş olmaya çalışıyordu. O an birisiyle göz göze geldim. Galiba o da benim gibi etrafı inceliyordu. Daha doğrusu benim gibi sap olarak takılıyordu. Mavi gözlü, beyaz tenli, gerçekten yakışıklı bir çocuktu. Sonra bana hafif tebessüm etti. Gözlerini ilk kaçıran ben oldum, zaten sonra hoca geldi. Kısaca kendini tanıttıktan sonra derse geçti. Dersin adı Türk Halk Bilimi idi. Fen_Edebiyat fakültesinde Edebiyat bölümü okuyordum. Çocukluğumdan beri kitap okumaya ve bir şeyler yazmaya meraklı birisiydim. Bu yüzden bu bölümü isteyerek seçtim ama hoca aralıksız 2 saat ders işleyince gerçekten sıkılmaya başladım. İlk günden derslere başlamamız çok ürkütücüydü. Sınıfa tekrar göz gezdirdim. Bazı öğrenciler durmadan not alıyordu, bazıları ise dersi dinlemeyi benim gibi bırakmışlardı ve başka işlerle meşgul oluyorlardı. Göz göze geldiğimiz çocuğa baktım. O da not alanlar grubuna giriyordu. Bende kafamı pencereye doğru çevirdim ve kendi hayatımı düşünmeye başladım. 6 yaşıma kadar güzel bir çocukluk geçirmiştim. Annem ve babamın hayatını kaybettiği o kaza olana kadar. O günün sabahı Eray'ı görmek için çok ısrar etmiştim. Eray benim her şeyim. Babamın ortağı olan Sinan amca'nın oğlu. Çocukluk arkadaşım, daha doğrusu benim çocukluk aşkım. Belki çocuksu hatta karşılıksız bir aşk ama ailem olmayınca ona tutundum ben. Her neyse bu ısrarım üzerine bana bakan teyze annemden telefonda izin alıp Eraylara götürdü. Annemler akşam beni almaya geleceklerdi. Eray ile beraber olunca zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyordum. Güneş batıncaya kadar bahçede oyun oynadık. Sonra içeri geçtik ve annemleri beklemeye başladık. Sinan amcanın karısı Deniz teyze merak edip annemleri aradı ama telefona cevap vermediler. Sonra Sinan amcanın da onlarla olduğunu hatırlayıp onu aradı. Telefonda ne konuştular hatırlamıyorum ama Deniz teyzemin evden koşarak çıktığını ve bizi bakıcı teyzeye emanet ettiğini hatırlıyorum. Ertesi gün Sinan amca eve geldi ve beni yanına çağırdı. Bana sakin olmamı söyledi ve annemin ve babamın öldüğünü açıklamaya çalıştı. Öğrendiğimde o kadar çok ağlamıştım ki kimse beni susturamamıştı. Bahçeye çıkıp hiç durmadan ağlamaya başlamıştım sonra Eray hiçbir şey söylemeden yanıma geldi ve bana sarıldı. O günden beri hiç ayrılmadık. Tabii ki Sinan amca ve Deniz teyze beni evlat edindiler ve beni evlatları gibi gördüler. 10 yaşımdayken AİDS hastası olduğumu öğrendik. Annem de AİDS hastasıydı. Annemden bana kalan son şey bu hastalık. Ne kadar ertelenirse ertelensin sonumun ölüm olacağını biliyorum. Bu yüzden benim üzerime daha çok düştüler. Aslında ölüm o kadar kötü gelmiyor kulağa. Sonra bu düşüncelerden sıyrıldım hoca dersi bitirmiş kapıya doğru gidiyordu. Bende toparlanıp kapıdan çıktım. Bugün başka bir derse girmeyecektim. Okuldan da çıktıktan sonra Eray'ı okulun önünde arabasıyla beklerken buldum. Ona doğru ilerlemeye başladım.
"Hayırdır Eray beni almaya mı geldin? Zahmet etmeseydin alt tarafı bir üniversiteye başladım" dedim kendimle övünerek.
"Bak sen bizim bücürük üniversiteye başlamış da havyalarda uçuyor. Buraya gelmemim sebebi ise sana söylemek istediğim bir şey var." Benden sadece 2 yaş büyük olmasına rağmen bana bücürük diye seslenirdi. Ne aşk ama...
"ne söyleyeceksin bana?" diye sordum. Bana sarıldı ve bu dokunuşuyla kalbim hızlanırken söylediği şey yüzünden dondum kaldım. "benim bir sevgilim var ve onu seninle tanıştırmak istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU BENİM HAYATIM
Roman pour AdolescentsHayatında tutunacak bir dalı olmayan bir kız ve git gide yaşamını tüketecek olan bir hastalık... Onu fark etmeyen ve sadece kardeşi olarak gören bir çocukluk aşkı... Yeni edindiği arkadaşları onu dünyaya bağlayan kişiler arasında. Peki ya tüm bunla...