3. Kitap 2. Gün

17 4 3
                                    

Başlangıç Notu: Zehra, 3. kitapta ilk defa 2. günde ortaya çıkar. Onun öncesinde Ankara'da özel insanların tutulduğu Ada Hapishanesi'nde yaşadıklarına 4. kitapta yer verilmiştir. 

(26.02.2016, Ada Hapishanesi, Ankara - 4. KİTAP'tan)

Herkesten izole bir hayatın içerisine hapsedilmişti, deli gömleğinden başka bir şey de giydirmiyorlardı. Görevliler onun kaldığı yere günde sadece bir sefer yemek getiriyordu, her gün aralarında kura çektikleri belliydi çünkü kimse onun yanına yaklaşmak istemiyordu. Getirilen yemek ise genelde hep kuru gıdalar ve sudan ibaretti, çatal ve kaşık kullanmasını gerektirecek hiçbir gıda maddesi verilmiyordu.

Çoğu zaman bir köşede otururdu ve öylece beklerdi. Zaten kaldığı hücre ufacık bir yerdi, kapısına dokunamıyordu bile. Değdiği anda yüksek miktarda elektriğe maruz kalıyordu. Görevlilere bakması da yasaktı. Biri hücresine girdiğinde başını yere eğerek beklemesi emredilmişti, yoksa yine elektriğe maruz bırakılıyordu. Boynuna bir tasma geçirilmişti, ne zaman hücresinde uzun süre ayakta dursa bir şey yaptığından şüphelenilir ve hemen tasmasından elektrik verilirdi. Bu yüzden de hücresinin köşesinde daha çok oturarak vaktini geçirmek zorunda kalıyordu.

"Yazık," diye birisi konuştu. Hiç başını kaldırmamıştı, ama şaşırmıştı. Kapısının açıldığını duymamıştı. Yemek vakti bu sefer çabuk gelmişti anlaşılan. Artık zaman algısını da kaybetmişti.

Görevliler normalde konuşmazdı onunla. Korkuyla hareket ederlerdi. Hemen yemeği bırakıp giderlerdi, bir de arada ona ilaç vermek için şırıngayı acımadan boynuna batırdıkları olurdu. O ne kadar çok canını yakardı, oysa ki onun tek istediği birisinin onu karşılıksız sevmesiydi. Bu sevgi arayışı onda büyük bir takıntı haline gelmişti ve sonunda arayışına ulaştığını düşünüyordu. Onu gerçekten sevecek kişiyi bulmuştu, ama sorun o kişinin bunu kabul etmemesiydi.

"Ne kadar büyük bir potansiyeli harcadıklarını bir tek ben mi görebiliyorum?" diye sözlerine devam etti hücresinde olan kişi. Sesin sahibini tanımıştı. Ya hayal görüyordu ya da artık herkesin sesini aynı şekilde duyuyordu, deliriyor olamazdı. Bu imkansızdı, herkes ona deli gözüyle bakabilirdi ama kendisi aklının kontrolünün onda olduğunu biliyordu.

Tasmasını umursamadan başını kaldırdı ve hücresine giren kişiye döndü. Artık içeride olanın hapishanedeki görevlilerden birisi olmadığını biliyordu. En sonunda onu görmeye gelmişti, gerçek sevgi bunu gerektirirdi zaten. Sabrederse sevdiği adamı tekrardan göreceğini biliyordu.

"Starfell, Umut'um... Canımın içi..." diye bağırdı, ama konuşmayalı sesi hep çatallaşmıştı. Zar zor konuşabilmişti.

Starfell ilk karşılaştıkları gibi giyinmişti. Operasyon sırasında giydiği komando kıyafeti üzerindeydi gene. Zaten o da Starfell'e askeri üniformaların çok yakıştığını düşünürdü. Gerçi içerisi düşünüldüğünde Starfell'in bu kadar ağır bir kıyafeti tercih etmesi şaşırtıcıydı.

"Zehra... Ya da sana Ada kayıtlarında geçtiği adıyla Katalizör olarak mı seslenilmesini tercih edersin?" diye sordu Starfell.

Zehra onu ziyaret edenin gerçek Starfell olmadığını anlamıştı, hayal kırıklığıyla yüzünü başka tarafa çevirdi. Doktorların onu beyhude yere tedavi etme yöntemlerinden birine maruz kaldığını düşünmüştü.

"Kaç defa deli olmadığımı dile getirdim sizlere, hatta gerçeği belki de tek gören benim aranızda," diye isyan etti Zehra, ama boşuna konuştuğunu o da biliyordu.

"Zaten bu yüzden seni görmeye geldim," diye karşılık verdi bunun üzerine ziyaretçisi ve birden Zehra'nın hiç beklemediği bir şey oldu. Ziyaretçisi görünüşünü değiştirmeye başladı. Artık Starfell olarak karşısında durmuyordu. Tanımadığı birisiydi, ama kim olduğunu az buçuk biliyordu. Ağabeyinin dosyalarının arasında belki fotoğrafını görmüştü o kadar. Öldüğünü duymuştu en son.

SON İNSAN: DELİLİĞİN ZEHRA TONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin