bölüm 9

12 2 5
                                    

Herşey güzeldi. 1 yıl boyunca nefret ede ede de olsa sevmiştim Emrah'ı. Sevdiğim adamın ağzından çıkan ve kalbime dökülen bu kelimeleri duymak hoştu. Ama hicbir şey, hiçbir kelime Emrah'ın katil olduğunu değiştirmezdi.

Kocaman odada yalnız kaldığımda ne yapmam gerektiğini düşündüm. Doğru olan şey buradan çıkmak ve polise olanları anlatmaktı. Fakat Emrah ile birlikteyken doğru olan şeyi yapmam imkansız oluyordu birden. Emrah baştan aşağıya yanlış bir seçimdi. Ve Emrah'ı seçtikten sonra gelen seçimler de zincirleme bir kaza gibi yanlıştı. Bunu bile bile hata yapmak aptallıktı. Fakat, zaten aşk da bir aptallık değil miydi?

Acaba kaç saat geçmişti aradan diye düşündüm. Aklıma Ceyda geldi. Tanrım, meraktan ölmüş olmalıydı. Eğer eve gittiyse hapı yutmuştum. Bunu düşünmek bile istemiyordum. Kanepeden zıplayıp kocaman evde Emrah'ı aramaya başladım. Mutfak american tarzındaydı. Yani bulunduğum odadan Emrah'ın orada olmadığını görebiliyordum. Tahta kapıya yaklaşarak biraz da korkuyla kapının tokmağını çevirip koridora çıktım. Koridor boyunca bir sürü kapı vardı. Tek başına yaşayan bir adam için fazla büyük bir ev olduğunu düşündüm. Sude, salaklaşma. Emrah'tan bahsediyoruz. Elbette ki misafirleri olacaktır. Kız misafirleri..Neyse ne beni ilgilendirmiyor. Şuanda tek odaklandığım şey Emrah'ı bulmak ve herhangi bir telefondan Ceyda'ya ulaşmaktı.

Koridorda yürürken tabloların güzelliği gözümü aldı. Hepsi çok naifti. Bir katilin evinde böyle tablolar olabileceği kimin aklına gelirdi ki. Tablolarla ve köşede kıyıda raflara dizilmiş antika eşyalarla dolu koridordan geçip aralıklı olan kapıya yöneldim. Kapıların hepsi tahtadandı ve döşemesi aynıydı. Aralıklı kapının önüne geldiğim zaman duraksadım. Kapıyı açtıktan sonra yeni, kötü bir sürprizle karşılaşmak istemiyordum. Sanırım bunu anlamanın tek bir yolu vardı. O da içeri girmek.

Içeri dalmamın naif bir hareket olmayacağını düşünerek kapıyı tıklattım. Hiçbir ses gelmedi. 2.kere tıklattığımda içerideki Emrah "gel" diyerek beni içeriye buyur etti. Kapıyı yavaşça açtım. Emrah kocaman yatağın bana dönük olan köşesinde öylece oturuyordu. Saçları dağılmış ve yarı çıplaktı. Emrah'ı ilk defa böyle görüyordum. Önceden de yanımda  böyle bulunmuştu fakat karanlıktan dolayı görememiştim. Tanrım, bir insan bu kadar mı kusursuz olur. Fazla kaslı olmasa da düzgün ve pürüzsüz bir vücudu vardı. Baklavaları nazik çizgilerle kendini belli ediyordu. Kafamı silkeleyip düşüncelerimi kendimden uzaklaştırdım. Şuanda düşünme sırası değildi. Ceyda'yı aramalıydım. Ona neler olup bittiğini anlatmak için sabırsızlanıyordum. Bir an durdum ve düşündüm. Acaba Emrah'ın bir katil olduğundan da bahsetmeli miydim? Ya benim için endişelenir de polise giderse? Emrah'ın başına birşey gelmesini istemiyordum. Bu yüzden bu bölümü kendime saklamayı tercih ettim.

"Telefonum" pek net söylememiş olmalıyım ki Emrah "anlamadım" diye karşılık verdi. "Bunda anlamayacak bir şey yok telefonumu istiyorum Ceyda'ya ulaşmam gerek" Emrah bir kahkaha patlattı. "Görmemen gereken onca şeyi gördükten sonra sana telefonunu vereceğimi mi sanıyorsun" içimde öyle bir öfke fırtınası başlamıştı ki. Emrah'ı öldüresiye dövmek istiyordum. Sanki ben görmek istedim, salak! "Benim de çok görmeyi tercih ettiğim birşey değildi beyefendi" dedim sözcüklerin ritimine göre başımı bir o yana bir bu yana sallayarak. Emrah birden ciddileşti ve ayağa kalkarak konuşmaya başladı. "Kusura bakma küçük hanım telefonunuz ve siz bende kalacaksınız" telefonu anladım da ben.. nasıl yani burada mı kalacaktım? Bir katilin yanında yani. Hayır bu olamazdı. Üstelik benim bir ailem vardı. Onlara kim, nasıl açıklama yapardı? "Ne diyorsun Emrah sen. Benim bir ailem bir hayatım var ailemin yanına dönmeliyim. Bir anda ortadan kaybolan ve ailesi harap olmuş kız olamam. Saçmalamayı kes ve telefonumu ver" "telefonun çoktan yok edildi bile" yüzündeki bu ciddiyet beni korkutuyordu. Sinirden titremeye başladığımı fark ettim. "Emr-" "Konuşma Sude. Bundan sonra ailen de hayatın da benim."

UÇURUM ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin