Tuvaletten çıkıp zar zor Emrah ile Berk'i bıraktığımız masayı bulduğumuzda masaya yüzümdeki yalancı gülümsemeyle gittim. Içimden "yapabilirsin" diyerek kendimi cesaretlendiriyordum. Belki bu sefer, aynı savaşın tekrarını kazanabilirdim. Avantajlarım tecrübelerimdi. Bu savaşta nereden darbe alabileceğimi eskiden bildiğim için ona göre bir savunma hazırlamıştım kendime.
"Merhaba, daha demin için kusura bakmayın lavaboya gitmem gerekti. Bir koku midemi bulandırdı sanırım" son cümlemi Emrah'ın gözlerinin içine bakarak söylemiştim. Emrah da gülümseyerek "o zaman baştan başlayalım" dedi ve tekrar elini uzattı. Evet sude sen istesen de istemesen de o eli tutacaksın. Ellerimin titremesini durdurmaya çalışarak elimi cebimden çıkarıp Emrah'ın elini sıktım. Saniyelik bir dokunuş beni heyecanlandırmaya yetmişti.
Ceyda'yla aynı anda hareket ederek yan taraftan sandalye çekip yanlarına oturduk. Sandalyemi elimden geldiğince Emrah'tan uzak bir yere koymuştum. Ona rağmen yakın denilebilecek mesafedeydik. Burası bardı, en fazla ne kadar uzağa gidebilirdin ki. Hem kendimle olan bir anlaşmam vardı. "Hicbir şey olmamış gibi" davranacaktım. Sanki onca anı yokmuş, onca acı çekilmemiş, onca hayal kurulmamış gibi. O kadar çok şey yaşadıktan sonra bunu yapabilecek güce sahiptim. Yapacağım tek şey aptal duygularımı bastırıp gülümsemek olacaktı. Eskiden çok daha ağır şeyler yapmaya kalkışmıştım yanımda oturan bu adam için.
Emrah'ın bakışlarını üzerimde hissederek kafamı geçirdim ve gözgöze geldik. Eskiden aşkla bakan o gözler şimdi bomboştu. Bir duvarı izler gibi bakıyordu bana. Bu farkındalık bir kere daha canımı yaktı.
Berk ortamdaki kasvetli havayı dağıtmak istercesine "hepimize birer viski söylüyorum" diye Ceyda'nın gözlerinin içine bakarak bağırdı. Ceyda da "Işte benim erkeğim" diye yanıt verdi. Ah. Ceyda'yı ilk buluşmada bara çağıran biri ve eskiden aşık olduğum adam. Kesinlikle bu gece muazzam geçecekti.
Çok içen biri olmadığım için bir viski kafamın dönmesine yetti. Ikinciyi içtiğimde geçmişe ufak bir gezinti yaptım. Üçüncüde ise tamamen sarhoştum.
Emrah ile karşılıklı içme hayalimiz 1 yıl sonra ayrı olarak gerçekleşmişti. Içimden söylediğimi sanarak "hayallere sıçayım" diye avazım çıktığı kadar bağırdım. Herkes şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Birkac masa ilerideki adam "anılara sıçayım" diye karşılık verdi. Bir masa daha yakınımızda olan "yalancı aşklara sıçayım" dedi. En son noktayı ise "eski sevgililere sokayım" diyen adam koydu. Farkında olmadan bir akim başlatmıştım. Nedense mutlu olmuştum. En azından kendimi yalnız hissetmemiştim. Birkaç saniyeliğine.
Biraz zaman geçtikten sonra "Haadi Ceyda dans edelim" diyerek Ceyda'yı kolundan sürükleye sürükleye dans pistine çıkardım. Herşeyi bir kenara bırakarak delice dans etmeye başladım. Sallandıkça acılarımın döküldüğünü hissettim. Bu gerçekten de iyi gelmişti. Sonra gözüm fısıldaşmalar ve gülüşmeler eşliğinde dans eden Ceyda ile Berk'e ilişti. O ana kadar yalnız dans ettiğimin farkında değildim. Başımı iki yana "banane" dercesine salladım ve dans etmeye devam ettim. Arada sırada Emrah ile gözgöze geliyorduk. Sarhoş da olsam gözgöze geldiğimiz dakikalar nefesim kesiliyordu. Birkaç dakika sonra belimde bir sıcaklık hissettim. Gözüm direk Emrah'ı aradı ama orada, karşımda viskisini yudumluyordu. O zaman belimdeki bu el kimin eliydi? Arkamı döndüğümde biri kulağıma eğilerek "sen burada yenisin herhalde güzellik" dedi. Kafam o kadar çok dönüyordu ki kendimi adamın kollarına bıraktım. "Işte böyle yavrumm" dediğini zar zor işittim. Kızmaya veya karşılık vermeye halim olmadığı için kendimi ilk kez akışına bırakmaya karar verdim. Birlikte dans ediyor arada bir kulağıma birşeyler fısıldıyordu. Zaman geçtikçe bana daha da yakın olduğunu fark ettim ve başımı sallayarak kendime bunun doğru olmadığını hatırlattım. Adamı nazikçe kendimden az daha öteye ittirdim ve "izninizle" diyerek arkamı döndüm. Arkamı döndüğüm sırada belimden tutarak kendine çekti. "Gel buraya yavrum daha yeni başladık" "beyefendi.." Ben kaçmaya çalıştıkça beni daha da sıkı kavradı. Bu durum iyice çığrından çıkmaya başlamıştı. Alkol beni o kadar güçsüz savunmasız bir insan hâline getirmişti ki bu kaslı kollar arasından kurtulmam imkansızdı. En sonunda gücümün tamamen tükendiğini hissederek kendimi azgın suyun acımasız akışına bırakmaya karar verdim. Net goremedigim için ne olup ne bittiğini fazla seçemesem de belimdeki sıcaklık hâlâ oradaydı. Adamın vazgeçmeye niyeti yoktu. Kendimi daha fazla tutamayarak tüm birikmişliğimle ağlamaya başladım. Tam bu sırada güçlü bir el beni bu iğrenç kollardan kurtararak kendine çekti. Ve bayılmadan birkaç saniye önce gördüğüm cam şişe, cam şişenin bir adamın başında kırılmasından yankılanan ses ve Emrah..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM ÇİÇEĞİ
Novela JuvenilUçurum çiçeği gibisin. intihar kokuyor bir yanın, bir yanın umut. uçurum kıyısına kadar gelenleri atlamaktan caydıracak kadar güzelsin, intihar etmek isteyenlerin kokusunun sindiği kadar solmuş.