Öncelikle Elazığ'da meydana gelen büyük depremde vefat eden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum ve umarım bir daha böyle kötü bir durum yaşamayız. Yaralıların da hemen iyileşip kurtulması için de dua ediyorum.
İyi okumalar. Bölümü multimedya ile birlikte okuyabilirsiniz 🖤
"Hey, Draco. Sen iyi misin?"
Blaise'in sesi duyulduğunda sarışın genç başını telefondan kaldırıp siyahi çocuğa döndü. "İyiyim, Hermione'ye ulaşmaya çalışıyorum."
Draco telefonuna dönüp mesaj kutusunu yenilemeye devam etti. Hermosalinda adlı hesaba artık ulaşamıyordu. Daha birbirlerine telefon numaralarını bile vermemişlerdi. Draco, kız sahile geldiğinde ilk işi ondan telefon numarasını almak olacaktı.
Theo, elinde tuttuğu dondurmayı çocuğa uzattı. "Al şunu, taşımaktan elime kramp girdi."
Draco bir şey demeden Theo'nun neredeyse elli metredir taşıdığı dondurmasını aldı. Eh elinizde dört tane dondurma olsaydı sizin de elinize kramp girebilirdi.
"Bu akşam yüzmeye gidiyor muyuz?" diye sordu sarışın oğlan karamelli toptan bir ısırık alırken. "Bilmem, gideriz. Zaten yakında döneceğiz. Üniversite işlerini halletmemiz gerekiyor."
Draco bir anda aklıma gelen düşünceyle avuç içini alnına vurdu. "Siktir, transkriptimi mail atmayı unuttum."
Malfoy, telefonundan mezun olduğu lisenin sitesini açtı ve öğrenci numarasını ve şifresini girip notlarının bulunduğu sayfaya girdi. Bu sayfayı belge haline getirerek mailden babasına gönderdi. Neyse ki başvuruların bitmesine daha vardı fakat belgelerin erkenden toparlanması gerekiyordu.
Draco bunları hallederken dondurması da erimişti. Hava bunaltıcı derecede sıcaktı ve dondurmasının eridiğini anca elinde hissettiği aşağı doğru akan dondurma ile anlayabildi. Elini yalayıp dondurmanın eriyen kısımlarını da yaladı. Ardından hızlı hızlı ısırıp dondurmasını bitirdi. Dişleri soğuğa karşı dayanıklı olduğu için şanslıydı.
Draco, Luna'yı gözünün ucuyla yakaladığında hızla diğer kızları da taradı. Hermione'yi göremedi. Hasta mı olmuştu yoksa? Dün gece sahilde üşütmüşlerdi. Belki hasta olduğu için gelemedi. Malfoy, telefonunu cebine koyup kumsala doğru yürüyen kızlara doğru yöneldi. Hatta onlara yetişmek için adımlarını hızlandırdı. "Hey, Luna!" diye seslendi sarışın oğlan.
Üç kız da çocuğu duyunca oldukları yerde durdu. Draco saçlarını düzeltirken Luna'ya döndü. "Hermione neden gelmedi? Sahilde buluşacağımıza söz vermiştik. Hastalandı mı?" diye sordu merakla. Bunun üzerine üç kızda birbirine baktı. Draco bu bakışların pek hayrı alameti olduğunu düşünmüyordu.
Pansy, sahil çantasını omzunda düzelttikten sonra Draco'ya döndü. "Şey," dedi çocuğun gözlerine kaçamak bir bakış atıp Luna'ya döndü. Nasıl diyeceğini bilmiyordu. Üç kızda, Draco'nun haber olduğunu biliyordu. Ama anlaşılan yoktu.
"Hermione gitti." diyiverdi Luna birden.
"Nereye?" dedi Draco kaşlarını çatarken. "Bak, dün gece bize sana anlattığını söylemişti. Yemin ederim-"
Draco kızın sözünü kesti. "Ne saçmalıyorsanız doğru düzgün anlatın şunu!" Midesi fena yanıyordu.
"Hermione, Amerika'ya dönüyor. Ailesi İspanya'ya taşınıyor, yani Hermione'de. Bu yüzden gitti. Bize dün gece vedalaşmak için buluştuğunuzu söylemişti." Luna durup, çantasından kırmızı bir zarf çıkardı. "Bunu da sana vermemizi söylemişti." derken zarfı çocuğa uzattı. Malfoy şaşkın bir halde zarfı aldı. "Peki şimdi nerde, lütfen daha gitmediğini söyleyin." dedi hala inanamazken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i hate u | dramione
FanfictionDramione İnstagram AU @vaenoctis adlı yazarın I Hate U kitabından uyarlanılmıştır. Kurgu ona aittir, karakterler JK Rowling'e, eklemeler bana aittir. 27.11.2018