Medyada: Loren Allred - Never Enough
===
O kadar çabalamıştım ki kendimi iyileştirebilmek için. Bu şekilde eksik, yarım kalmış gibi yaşamak istemiyordum. Evet, birini zorla sevemezdin, zorla seni sevmesini isteyemez ve bekleyemezdin. Ama o yanımdayken bazen öyle bir davranırdı ki, ellerinde çok kıymetli bir hazine tutuyormuş gibi hissederdim. Bir nefes kadar kısa sürse de benim için anlamını bilemezdi. Ben hayranlıkla ağzım bir karış açık onu izlerken, kimi zaman dayanamayıp bütün şefkatini parmaklarıyla aktarıyormuş gibi öyle bir dokunurdu ki yüzüme, bütün hücrelerim gün ışığıyla sarmalanırdı. Belki acıdığı için yapıyordu, bilmiyorum.
Nasıl oluyordu da karşı koyamıyordum çekimine? Ona giderken de ondan kaçmaya çalışırken de defalarca dizlerimin üzerine düştüm, ellerimi kalkan yaptım kendime. Yaralar içindeki ellerimden damlayan kanları görmezden gelip her seferinde ezilip geçildiğini, üzerine basıldığını unutan kalbim, nasıl olurdu da ona karşı olan hislerimi unutamazdı?
Her ne kadar kendime kızsam da onu sevmeyi sevdiğimi fark ettim. Beni, onu onsuz da sevmeye alıştırmıştı. Gelmeyeceğini bile bile her gün buraya, son kez gördüğüm bu yere gelmeye devam ettim. Zaman acımasızca yavaş yavaş yüzünün izlerini hafızamdan silerken hislerime, beni yakan duygularıma dokunamıyordu. O duygularla yaşamaya çalışıyordum ama zordu ve canım acıyordu. Çoğu defa başarısızlıkla sonuçlansa da zorlukla iyileştirdiğim, iyileştirdiğimi düşündüğüm hastalığım yeniden ve daha güçlü bir şekilde nüks etmişti. Damarlarımda dolaşan, yıkım getirecek olan zehrin tamamıyla farkındaydım.
Gözlerim ufuk çizgisinde saatlerce beklediğim bir günün sonunda o kadar ıslanmıştım ki hissettiğim soğuk yüzünden kalbim bile buz kesmişti. O günden sonra sızlayan kalbime, sürekli ağrıyan sırtım ve gecelerce uyutmayan öksürükler eşlik etmeye başlamıştı. Ateşimin olduğu, başımı gövdemin üzerinde sabit tutamadığım o günlerde bile buraya gelmeyi hiç ihmal etmedim.
Aylardır düzenli olarak geldiğim bu yere her zamanki gibi saatinde gelmek için evden çıktığım bir gün o kadar ağrım vardı ki dayanamadım ve hastaneye gitmek zorunda kaldım. Sıra almak için önümde anlamsızca sekreterle tartışan adamın çekilmesini beklerken çevremde ne kadar hasta olduğunu gülümseyerek övünçle anlatan gereksiz kalabalığı izliyordum.
Hastaneleri özellikle de acilleri sevmezdim. Hasta oldukları için değil de birbirleriyle sohbet etmek için gelmişler gibi yanlarındaki insanlarla konuşup gülen, uğultudan kimsenin yanındakini dahi duyamayacağı bir güruhla çevriliydim. Bir kısmı işlerini mecbur oldukları çalışanlara bağırarak halletmeye çalışırken, diğer bir kısım da yanlarındaki kişilerle hastalıklarını kıyaslayarak tanımadıkları insanların hayatlarına burunlarını sokmaya çalışıyorlardı. Ben daha fazla hastayım yarışması var gibiydi. İlginç olan ise insanlar hastalıklarıyla mutluydu!
Muayene olmak için bekleyen hastaların ilk önce kendileriyle ilgilenilmesi için gösterdikleri çabaları hayretle izlerken acil servisi dolduran siren sesiyle irkildim. Bulunduğum yerden acilin giriş kapısını rahatlıkla görüyordum. Süratle yaklaşan ambulans daha tam olarak durmadan arka kapısı hızla açıldı ve görevlilerin bağırmaları arasında genç bir bedene müdahale eden iki kişi ile sedye çıkarıldı. Ne ayakkabı ne de çorap olan bedenin bembeyaz ayakları ilk dikkatimi çeken şey olmuştu.
Hızla ambulanstan indirilen sedye aynı hızla önümden geçerken bakışlarım önce uçları yenmiş tırnakların olduğu ellerin iradesiz sallanışlarına daha sonra ağzına tüp takılmış ambuyla solunum desteği verilen gencin yüzüne takıldı. Yaşamın emaresi olan sıcaklığın çekilmiş olduğu yüzü morarmıştı. Bu genç bedenin sahibi O'ydu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bırakıp Gittiğin Yerde
Short StoryWattpadRomanceTR okuma listesinde. 8 bölüm aşkı anlamak için yetmez ama hissetmek için yeter. Sizi içine çekecek bir hikaye. . "Seni gördüğüme sevindim." cümlesi ağzımdan çıkan tek anlamlı cümleydi. Bütün o ıstıraplı seneleri ben yaşamamışım, o y...