Natasha Romanoff
"N-ne demek ulaşamıyoruz?"
"Telefonu kapalı. Koşucam diye çıktı ama 2 saattir yok."
Odanın ortasında volta atarken Tony,Wanda,Bruce,Thor ve Clint beni izliyordu.
"Nat bir sakinleş bulucaz onu. Belki yanlış bir yerlere gitmiştir yolunu kaybetmiştir. Olamaz mı?" Tony'e tip tip baktım.
"Mal mısın Tony? Steve öyle birşey yapar mı sence?"
Elimi sıkıntıyla saçlarımdan geçirdim. Ona birşey olma düşüncesi bile aklımı yerimden oynatmama sebep oluyordu.
"Efendim?"
"Ne oldu Jarvis?"
"Bay Rogers geldi ve durumunun iyi olduğunu söyleyemeyeceğim." O sırada kapının açılma sesiyle oraya döndük.
Steve yaralı halde zorla sırıtarak bize baktı."B-ben iyiyim. Endişe etmeyin." Hemen sonrasında yere yığılmasıyla olduğum yerden koşup yanına gittim.
"Steve? Steve aç gözlerini lütfen. Steve?" Gözlerim dolarken yüzünü inceledim. Dudağı patlamış, alnında ve yanaklarında uzun bir çizik vardı. Kaşları yarılmıştı. Vücudunda ki yaralara bakmak istemiyordum...
Clint'in kolumdan tutup çekmesiyle ona baktım.
"Sen bir gelsene benimle. Bırak onlar ilgilensin biz de konuşalım." Başımı sallayarak peşinden terasa ilerledim. Etrafa incelerken Steve'i düşünüyordum. Kim,neden onu bu hale getirmişti ki?
"Tasha. Hey Tasha?" Clint'in sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp ona baktım. Sırıtarak bakıyordu.
"Ne oldu?"
"3 kere seslendim ama duymadın. Ne düşünüyorsun?" Iç çektim.
"Steve'i. Onu kimin ve neden bu hale getirdiğini."
"Tasha. Itiraf etmenin zamanı gelmedi mi?" Tek kaşımı kaldırıp sorarcasına baktım.
"Neyi?"
"Birbirinizi sevdiğinizi. Sakın itiraz etmeye kalkma. Burda seni en iyi ben tanırım ve neyin ne olduğunu bilirim."
Bir süre ona bakıp yutkundum. Haklı olabilirdi. Ama itiraf etmek istemiyordum. Aşk bana göre değildi.
"Saçmalama Clint. Öyle birşey olduğu yok." Gözlerini devirdi.
"Al işte. Siz ikiniz harbi malsınız. Kabul etseniz ne olacak?" Omuz silktim.
"Ben sevsem bile birşey olmaz ki. Steve beni hep arkadaşı olarak gördü." Enseme yediğim cimcikle inleyip ayağına vurdum.
"Ne oluyor ya? Neydi bu şimdi?"
"Sen tam bir malsın demek. Adamın bakışlarını görmüyor musun kızım?"
"Ne varmış bakışlarında?" Iç çekti.
"Ne hissediyorsanız o var. Lütfen artık şu lanet duyguları kabullenir misiniz? Yoksa ben kabul ettireceğim." Arkasını dönüp ilerlemesiyle bir süre arkasından baktım. Dedikleri doğru muydu ki?
Sadece azıcık hoşlanıyordum. Ve bu ilerisi olacağı anlamına gelmezdi.
Bir süre daha orda durup içeri girdim. Steve koltukta yatıyor ve Wanda ile konuşuyordu. Niye Wanda o kadar yakınına oturdu ki? Ve neden sinirlerim tepeme çıkmış gibi hissediyorum?
"Hey Nat. Gelsene." Steve'in sesiyle ona baktım ve gülümseyerek yanına ilerledim.
"Sarışın. Nasıl hissediyorsun?"
"Iyiyim şu an. Baya endişelenmişsin." Sırıtmasıyla Clint'e ters ters baktım.
"Evet. Öyle oldu." Aniden beni kendine çekip sarılmasıyla kalakaldım.
"Keşke o halini görebilseydim. Çok sevimli olduğundan eminim." Kulağıma fısıldadıklarıyla daha çok şaşırsam da iyice sarılıp kokusunu içime çektim.
"Senden daha sevimli olamam." Geri çekilip sırıttım ve göz kırptım.
Ben ne demiştim? Aşk bana göre değil mi? Unutun siz onu. Tam da bana göre.
U Dönüşü nedir? Nasıl yapılır? Skckdmdmdd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY & BAYAN ROGERS
Fanfiction"Emin misin Natasha?" Steve tereddütle bir Natasha'ya birde önündeki adama baktı. "Eminim. Ölmesi gerekiyor." (Kapak için @xspidercaptain'e teşekkür ederim :) )