Twelve

301 17 55
                                    

Bu bölüm kötü oldu biraz... Affedin olur mu?

Medya: 😍🤧

Natasha Romanoff

Alarm sesiyle gözlerimi aralayıp karnımı tutarak doğruldum.

"Kalkma yat kızıl." Steve'in fısıldamasıyla ona baktım. Telefonunda ki alarmı kapatmış bana bakıyordu.

"Saat kaç?"

"5 buçuk." Esneyip geri yattım ve gözlerimi kapattım. Son hissettiğim şey yanağımda gezinen eller ve başıma konan dudaklardı.

◇♡◇♡◇♡◇♡◇♡◇♡◇◇♡

Karnımda ve bacağımda gezinen ellerle gözlerimi araladım.

"Sarışın?" Esneyip ona baktım. Mahçup bir şekilde bana bakıyordu.

"Üzgünüm güzelim. Ilaçlarini sürmem gerekiyordu."

Gülümseyip elini tutup avucunu öptüm.
Eli büyük olsa da seviyordum. Çok güzeldi.

Görev için gittiğim Ingiltere'de yaralandıktan sonra 20 gün saklanarak orda kalmıştım. Eğer saklanmayıp ortaya çıksaydım Hydra beni cabuk bulurdu ve savunmasız halde bu pek iyi olmazdı.

Steve ve diğerlerinin beni bulması 42 günü almıştı.  Bulamamıştılar çünkü Fransa'ya giderken bütün teknolojik aletleri geride brakmıştım. Orda da 20 gün kadar  kalmıştım.

Tony ve diğerleri beni nasıl buldular bilmiyordum. Ancak o günden beri Steve bana normalde olduğundan daha ilgili davranmaya başlamıştı.  Ve bu benim işime geliyordu.

Sharon bize kıskanç bakışlar atıyordu bazen. Bende inadına Steve'e daha çok sarılıyor ve 'O benim,sürtük.' Bakışımı atıyordum. Tabi bunu Steve fark ediyor ve benimle 1 saat dalga geçiyordu.

Düşüncelerimden sıyrılıp ona baktım.

"Önemli değil. Beni böyle düşünmemi seviyorum."

O da gülümseyip kremin kapağını kapattı ve kutuyu masaya koyup yatağın yanına gelerek eğilip alnımı öptü.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Iyiyim şu an. Sadece kolum sızlıyor arada o kadar."

"Öpeyim geçsin." Sırıtıp kolumu öpmesiyle bende sırıttım.

"Geçti şu an. Sihir mi yaptın?" Alayla konuşup çenesini öptüm.

"Evet. Sana özel." Güldüm.

"Tabi ki bana özel olacak. Başkasına olamaz."

"Kıskanç."

"Öyleyim."

◇♡◇♡◇♡◇♡◇♡◇♡◇♡◇

"Natasha!" Steve'in sesiyle etrafa baktım. Kimse yoktu.

"Anne!" Küçük bir çocuk sesiyle beyaz olan ortamda ilerledim. Burası neresiydi bilmiyordum. Ve neler olduğunu da.

"Kızıl! Yardım et!" Steve'in endişeli sesiyle arkama döndüm. Diz çöktürülmüş ve başına silah dayanmıştı. Elleri arkasından bağlıydı. Solunda da küçük,kızıl saçlı ve mavi gözlü bir çocuk duruyordu. Oğlumdu.

"Derhal oğlumu ve kocamı bırak seni orospu çocuğu." Yumruğumu sıktım.

"Istediğimizi verirsen neden olmasın?"

"Asla. Onu size vermem." Gözlerim çocuğa kaydı. Panikle bana ve Steve'e bakıyordu.

"O zaman sen kaşındın."

Silahlar ateş edildi ve  gözlerim karardı.

Nefes nefese gözlerimi açıp doğruldum.

"Kızıl? Iyi misin?" Steve'e baktım. Endişeyle bana bakıp gözünü ovuşturuyordu. Çok tatlıydı.

"Iyiyim. Sadece bir kabus." Gülümseyip saçını okşadım.

"Iyisin gerçekten değil mi?"

"Evet iyiyim." Gülümseyip yatağa uzandım.

"Anlatmak ister misin?" O da yanıma yatıp beni kollarının arasına aldı.

Ölürsem burda ölmek isterdim. Huzur verici kollarında.

"Belki sonra Steve." Iç çekip gözlerimi kapattım.

"Her zaman yanındayım kızıl." Uykuya dalmadan önce son duyduklarım bunlardı.

BAY & BAYAN ROGERSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin