Sonunda,hayallerimin zirvesindeydim.sanki şu ana kadar yaşadığım tüm şeyler bir rüyaydı ve ben uyanmıştım. Olmam gereken yerdeydim.
"burada olmaya kararlısın değil mi? her şeye rağmen."
Onun bu karamsar halini anlamıyordum.şimdiye kadar tek benliğim burada olmaktı ve o bana emin olup,olmadığımı soruyordu. "evet. Her şeye rağmen,burada olmaya kararlıyım.ve sen artık bu karamsarlığı bırakmalısın."dedim ve birkaç geri adım atarak,bavulumu aldım. Bana gülümseyerek bakarken,bende ona son kez gülümsedim."gitmeliyim,zaten yaklaşık bir gün kadar geç kaldım." Bir kere daha ona sarılarak,göz yaşlarımı tutum. Saçlarımın önünden bir tutam alarak,eline doladı ve diğer eliyle yüzümü okşayarak,anlımı öptü. "gitme vakti kedicik! Eminim ki iki haftadan fazla dayanamayacaksın."dedi ve benim ondan uzaklaşmamı izledi. Ardıma bakmayarak ilerledim ve akademinin bahçesine girdim. Akademi kısa,geniş turuncu tuğlalardan oluşuyordu.üç tane aynı konuttlardan oluşuyordu akademi. Kuzeyde ve güneyde ,olmak üzere iki büyük konut daha vardı, büyük ihtimalle kız ve erkek yurtlarıydı.
Biraz daha ilerleyince,beni bir kapı görevlisi karşıladı ve beraber okula girmeye başladık.bahçe yemyeşildi ve birçok meyve ağacı vardı. Akademinin kuzeyine doğru,orman başlıyordu. Geceleri korkunç bir görüntünün olacağına emindim. Bahçede fazla öğrenci yoktu. Akademinin içine girdiğimizde,bu yerin neden bana bu kadar tanıdık geldiğini düşünmeye başladım.daha önce ne burada,nede bu tarz bir yerde bulunmuştum. Daha fazla kafa takmadım ve etrafı incelemeye devam ettim.
Üstümde büyük bir Heyecan vardı. Bir ingliz ailesinden geliyordum ve şu an ispanaya'da bulunmak ve ispanyolca konuşacak olmak beni fazlasıyla geriyordu. Bir yıldır İspanyolca üstüne eğitim alıyordum. Şu anda yüksek seviyede ispanyolca bilgim vardı. Ben bir yıldır bu dille savaşırken,onlar doğduğundan beri bu dile mahsuplardı bu yüzden umarım kendimi rezil edecek şeyler yapmazdım. Sonunda müdürün odasına geldiğimizde,adama küçük bir teşekkür ederek,kapıyı tıklattım ve içeri girdim. Camdan dışarı seyreden,yaklaşık kırklı yaşlarda bir kadın duruyordu. Arkasına dönüp,beni görünce,yüzüne bir gülümseme yerleştirip bana doğru geldi.
"Eva Jones! Hoş geldin tatlım. Seni burada uğurlamak bizim için emin ol büyük bir zevk!" kadının ses tonu adeta büyüleyiciydi. Hem görünüşü aşırı zarifti hem de konuşma şekli. "teşekkürler bayan a-" hem kadının adını düşünürken,gözlerim etrafta dolanıyordu. Masasının üstündeki bir metaryalin üstünden ismini öğrendim ve hızlıca konuşmamı sürdürdüm.
"bayan Perez Gomez" kadın şaşırmış olacak ki,yüzü memnun bir hal aldı. Sadece bayan perez desen yeterli tatlım." İspanaynın en sevdiğim özeliklerinde biri ise, doğan çocuğun hem annenin ikinci soy adını, hem de babanın ikinci soy adını kullanması. Yani iki soy adı kullanıyorlar ve böylelikle isimleri uzun olur.
"seni odana yerleştirmesi için bir öğrenci çağırdım bile.aslında dünden beri odan hazır fakat sanırım uçakta bir sorun oluşmuş." Dedi.
"maalesef bir sorun oluştu fakat her şeye rağmen buradayım" dedim ve ardından kapı çaldı ve içeri; yaklaşık 1.70 boylarında,kumral güzel bir kız girdi.
Yüzündeki gülümseme ve hal ve hareketlerinde hemen neşeli bir insan olduğunu anlamıştım.
"geç kaldığım için üzgünüm bayan perez! "dedi ve koşarak yanıma geldi ve bavulumu alıp,koluma girdi. "kendisi emin elerde olacak emin olun."diyerek beni hızlıca dışarı çıkardı. Tanrım! Ne kadar güçlüydü bu kız böyle!
Ben dışarı çıkarıp,kuzeydeki konutta doğru sürüklemeye başladığında,yurda götürdüğünü anladım. Garip bir şekilde davranıyordu."beni neden hemen çıkardın odadan? Görüşürüz deseydim bari?"dediğimde gülerek bana göz devirdi."ilerde neden bayan perez ile uzun süre yan yana kalmaman gerektiğini anlayacaksın."dediğinde kafası salladım. Yurda girince,uzu bir koridor bizi karşıladı.duvarlar su yeşiliydi. Her kapının birbiriyle arasında yaklaşık 2,5 metre vardı. Her kapını üzerindeyse farklı sayılar vardı.
Sonunda 345 adlı bir kapının önünde durduğunda ,kapıyı açtı ve bana girmem için öncelik verdi. Oda oldukça büyüktü. Kocaman iki büyük yatak,yanlarında birer minik çekmeceli dolap,karşısında yine birer tane büyük dolap vardı.kapının sol kısmında iki tane çalışma masası ve ortasında bir kitaplık vardı. 4/1 doluydu. Anca yeterdi bendekiler zaten. Kapının sağ kısmındaysa bir boy aynası vardı. Anlaşılan banyo odanın içinde değildi.
Ben odayı incelemeye dalmışken,kız ise bunun bitmesini bekliyormuşcasına uyuşukça bana bakıyordu."oda arkadaşını kim olduğunu biliyor musun?"diye sordu heyecanla,
"hayır" dedim ve bavulumu kapının yamacından alarak,dolabın yanına getirdim.
"öyleyse tanışalım. Ben esta russo, oda arkadaşın." Şimdide bu kız ile oda arkadaşı çıkmıştım. harika!
"ismin kısa ve net."dedim şaşkınca. Bunu pek takmış gibi görünmüyordu. "sen her ne kadar,kendini tanıtma şerefinde bulunmasan da,ben kendimi tanıtayım. Ben İspanyol değilim. İtalyan doğumluyum."dedi ve karşıma geçti ve ellini uzattı."sende kendinden bahsetsen?"dedi. çenesinden daha çok çekeceğimden emindim. "kendimi tanıtmama gerek kalmadı sanırım ha? Çenen nerdeyse ispanyolar kadar düşük." Konuşmalarımın onu kıracağını düşünmedim çünkü çokta naif bir kız gibi değildi. Bana uzattı ellini cebine koyarak,yaklaştı ve kulağıma fısıldadı."ben olsam,bir ispanyola böyle bir söyleyişte bulunmazdım." Nerdeydik biz? Sevgi evinde falan mı? "aynen öyle, ben eva jones. Kosta rikadan geliyorum. Yeterlidir her halde?"diyerek hışımla dışarı çıkmaya yeltendim.kolumdan tutunca bu işin büyüyeceğini anladım. "bu okulu ne kadar araştırdın? Ne kadar bilgiye sahipsin." Dedi. Ya o çok akılıydı yada benim kafam onun saçma sapan sorularına basmıyordu. "Bu okul benim en büyük hayalimdi. Ve dolayısıyla fazlasıyla bilgim var" dedim.dediğime gülerek karşılık verdi. "eğer her şeyi bildiğinden emin olsaydın,şu an burada olmazdın."diyerek kolumu bıraktığında hızlıca çıktığımda,arkamdan şu sözleri söyledi;
"Burada kollasan iyi edersin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAMIN SIRRI
Przygodowemükemeliyetçi sanılan bir okul ve okulun haneye katığı bir takım sırlar.