1

116 13 76
                                    

Duş suyunun sıcaklığından kaynaklı buharın arasında derin bir nefes alıp yumruğunu duvara yasladı. Yıllardır, bir gölge gibi yaşarken, yaptığı planlar son zamanlarda sürekli bunları düşündüğü için kafasını karıştırır bir hal almıştı. Suyu kapatıp odada dolu havanın verdiği serin hisle ürperse bile buna izin verdi.

Normal şartlarda üşümeyeceği bu havada üşümek için ıslanmalıydı. Bazı işler de tıpkı buna benzer şekilde yürürdü. Etkilemek için doğru ortama ihtiyacı vardı.

'Çok sevgili doktorun seni ele verip kaçtı.'

Bir gün onun yerini alabileceğini biliyordu. Hep bu günü beklemişti. Üstad Park Jinyoung'un varisi olacağı günü...

Bornozunu üzerine geçirip duştan çıktı ve doğrudan evin içinde yürüdü. Ortağı, bir önceki gün anlaştıkları gibi erkenden gelmiş olmalıydı, evin içindeki kahve makinası sesinin açıklaması da ancak buydu.

"Mideni deleceksin." dedi mutfağa girip makineden shot bardağına akan siyah sıvıyı gördüğünde.

"Bu olmazsa uyanamam." diye ona cevap verdi Chansung umursuzca bardağı eline alıp tezgaha yaslanırken. Onun evinde de kaliteli kahve içmek gibi kişisel bir sebeple kahve makinesini ona hediye eden de kendisiydi çünkü zamanının çoğunluğunu Junho'yla geçiriyordu. Başını kaldırıp nihayet ona baktığında hayretle mırıldandı, onu hiç böyle yorgun gördüğünü hatırlamıyordu. "Tanrı aşkına sen gece uyumadın mı?"

Junho onu dinlemek yerine buzdolabını açıp kapaktan bir şişe su alarak kafasına diktiğinde Chansung yüzünü ekşitti. "Ateşe su döküyorsun, üstelik kışın ortasında."

"Ben de böyle uyanıyorum." dedi Junho karşılık olarak. "Ve çok meraklıysan uyuyamadım. Yaptığım tüm planlar elimde patlayacak gibi hissediyorum."

"Patlamayacak." dedi Chansung çabucak. "Ne kadar uzun süredir Park Jinyoung'u tahttan düşürmeyi beklediğini biliyorum, ve oldu işte."

"Sorun sadece Park Jinyoung mu?" Junho kaşlarını çattı. "Temizlik şirketi işe yaracak mı diyorsun?"

Chansung iç çekerek endişesini ele verdi. "Bilmiyorum, Junho. Bilmiyorum." Bu kez dürüsttü, hiç olmadığı kadar.

Yönetim kuruluyla yapılacak toplantıda şirketin yeni başkanı Lee Junho, bugün, önlerindeki birkaç ayın planını onlara sunmalıydı. Sorun planlar değil, eğlence şirketinin hisseleriydi. Onlar satışa çıktığında şirketin değeri aniden düşecek ve beraberinde bazı problemleri getirecekti. Junho, elbette bunun farkındaydı. Başka bir yol bulması gerektiğinin de... Ancak satış planını çoktan sunuma eklemişti.

Sessizliğini koruyarak mutfaktan çıktı ve ortağının ne yaptığını umursamadan yatak odasına yöneldi. Başkan Lee imajını çizmeliydi. Artık sadece bir mekanı değil, tüm şirketi yöneten kişi olacaktı.

"Bana kalırsa..." Chansung elindeki bardağı çoktan lavaboya bırakmış Junho'yu odasına kadar takip ermişti. "... Eğlence şirketini satmak zorunda değilsin, sadece eğlence kısmıyla ilgilenecek birini bul." Bu yeni fikir her zaman olduğu gibi Chansung'u heyecanlandırsa da Junho'nun daha çok endişelenmesine sebep oldu. Eğlence kısmını yönetecek birinin nasıl bir vasfı olmalıydı ve bunun şirkete etkisi ne olacaktı?

"Biliyorum emin olamıyorsun." dedi Chansung hemen sessizliğin üzerine. Junho'nun giyinmek için girdiği küçük giyinme odasının kapısında bekliyordu. "Hiçbir şeyden haberi olmayan, sadece eğlence şirketiyle ilgilenecek birinden bahsediyorum. Düşünsene, enerji harcamadan hisselerin değerini yerinde tutup para kazanmaya devam edeceğiz."

OBSESSIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin