8

43 8 34
                                    

Wooyoung gerginlikle kesilen telefon bağlantısına söverek ofisten çıktı. Lee Junho, ona kahve yaptığından beri içeride neler döndüğünü bilmiyordu. Ofiste kalmamalıydı, en azından evin önünde arabada beklemiş olmalıydı.

Han Hyojoo'nun yaşadığı apartmana nasıl gittiğini bile bilmiyordu. Peki şimdi ne yapmalıydı? Öylece Lee Junho'nun kapısını çalacak değildi ya. Üstelik birimden bağımsız bir karar olduğu için yanına bir destek ekibi de çağıramazdı. Çaresiz ve sıkışmış hissediyordu. Eğer Lee Junho gerçekten aradıkları katil -Doktor Park Jinyoung'un varisi- ise, işte o zaman ne yapması gerektiğini bilmiyordu.








———








"Seni uyutmaya mı kalktı?" diye sordu Chansung şaşkınlıkla. Junho'nun yatağında kendinden geçmiş bir şekilde uzanan Savcı'ya bakıp yüzünü kapattı. "Yatağında bir Savcı baygın yatıyor."

"Çin'den mantar yerine silah getiriyorum." Junho kaşlarını kaldırdı. "Problem bir Savcı'nın yatağımda yatıyor olması mı?" Bu duruma nasıl düştüğünü sorgulamayacaktı çünkü bu saatten sonra atılan her adım mübahtı. Hem çakma katili bulmalı hem de adını temizlemeliydi.

"Nasıl oldu da anladın peki?" dedi Chansung ellerini beline koyup.

"Fırın camındaki yansımadan kahveme ilaç kattığını gördüm." Junho kollarını göğüsünde bağlayıp duvara yaslanarak yatağında hala uyuyan kadını izledi. "Kim Myungsoo davasına bakıyor, büyük olasılıkla benden şüpheleniyor."

Han Hyojoo, Junho'nun kahvesine ilaç kattığı zaman Junho zorlukla da olsa kahveleri değiştirmeyi başarmış ve onu kendi tuzağına düşürmüştü. Şimdiyse ne olduğunu bilmiyor gibi yapmak ve onu bırakmakla, dürüstçe onu uyuttuğunu itiraf ederek kendisini neden uyutmaya çalıştığını sormak arasında kararsızdı.

"Ben gitmeliyim, bu gece Nichkhun'la Rainbar'da buluşacağıma söz verdim, bazı detayların şirkete aktarılması gerekiyor." Dedi Chansung sakince. "Sen ne yapmayı düşünüyorsun."

Junho biraz daha uyuyan kadını izledi. Uzun süre uyanacak gibi görünmüyordu. "Ben bilmiyorum, maskemi düşürmeli miyim yoksa hiçbir şey olmamış gibi mi yapmalıyım?"

"Maskeni düşürmek sence de tehlikeli değil mi?" dedi Chansung birden bire. "Katilin sen olduğunu düşünmekte haksız değil fakat bu cinayeti sen işlemedin."

"Hayır, işlemedim, işlemedik." Junho başını iki yana salladı. "Katilin kim olduğunu bulmadan Savcı'ya ve Polis'e bulaşamam."

"Tamam." Chansung yatak odasının kapısına ilerlerken Junho sessizce onu takip ediyordu. Chansung konuşmaya devam etti. "Bu akşam Nichkhun'la ne bulabileceğimize bir bakalım."

"Teşekkürler." dedi Junho onu uğurlamak için kapıyı açarken. "Ben burayla ilgilenirim." ancak kapıyı açtığı gibi apartman koridorunda bulunan tanıdık yüzle karşılaşması bir olmuştu.

"Komiser Jang?"

Wooyoung nefesini tutup o yöne döndüğünde iki adamla karşılaşmış kendini gülümsemeye zorlamıştı. Hyojoo nerede?

Junho nefesini tutup kapıyı sonuna kadar açtı. "Sizi gördüğüm iyi oldu." dedi dik duruşunu koruyarak.

Wooyoung gözlerini kaçırmış ve zorlukla konuşmuştu, hareketleri gözden kaçacak gibi değildi. "Sorun nedir Başkan Lee?"

Chansung araya girip gülümsedi. "Ben artık gideyim Junho, size de iyi akşamlar dilerim Komiser Jang."

Onun gidişini izlerken Junho yeniden konuşmak için Wooyoung'a döndü. "Savcı Han... Evine giremiyor." Bir yandan kanıtlamak adına karşı dairenin kapısında yanan kırmızı ışıkları göstermişti. "Ancak evimde birden uyuyakaldı."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 07, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

OBSESSIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin