Notu okumamla birlikte hafif bir ürperti kapladı bedenimi. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bir insanın canı söz konusu iken şimdi kendimi ve ailemi düşünmeli miydim inanın ki bilmiyordum.
Şuanlık kimseye bir şey dememem konusunda karar alıp notu direkt olarak cebime attım ve sesli bir şekilde yutkunarak camın önüne doğru ilerledim. Nefes almakta zorlanmaya başlamıştım.
Cama doğru ilerleyip önünde durup camı açtım ve derince bir nefesi içime çektim. Dışarıya bir göz atmamla birlikte arabanın kenarın da duran birisi olduğunu fark ettim.
Gözlerimi oraya doğru odakladığım da siyah kapüşonlu ve kafasının kapalı olduğunu gördüm. Yüzünü tamamen gizlemiş ve ürkütücü bir insan kılığına bürünmüştü.
Birden elini kaldırıp sallayınca ne yapacağımı bilemediğimden kafamı geri çekip camı kapattım ve dizlerimin üstüne çöküp sırtımı duvara yasladım. Aynı anda kafamı da geriye doğru atıp gözlerimi sıkı sıkıya kapattım.
Ya o katilse? Ya beni de öldürürse? Ya aileme zarar verirse? Bunları düşünmeden edemiyordum. Kalp atışlarımın hızlanmasıyla birlikte sıcaklığın daha artması beni kendimden geçirirken son gördüğüm şey Damla'nın bana doğru yürümeseydi.
***
Bilincimin yerine gelmesiyle birlikte odada işittiğim sesler çok yüksek sesle kulaklarıma dolmasıyla direkt olarak gözlerimi kapattım.
Seslerin kaybolmasıyla ve bütün gözlerin üstümde olduğunu hissetmemle birlikte gözlerimi hafif açarak etrafa bakmaya çalıştım fakat yoğun beyaz ışığın olmasıyla ellerimi kaldırıp gözlerime doğru cephe kurdum ve beyaz ışığı elimden geldiği kadarıyla hafiflettim.
"Kızım iyi misin?"
Annemin sorduğu soruyla birlikte olan biteni hatırlamaya çalıştım. Her şey teker teker gözümün önüne gelmesiyle birlikte hızlı bir manevrayla yatakta oturur pozisyonu alıp etrafıma baktım.
Sırıl sıklam olmuştum soğuk terler ile sıcak terler birbirine karışmış bir biçim de hem beni üşütüyor hem de bunaltıyordu.
"Anne o! Anne!"
Annem bana anlamaz gözlerle bakarken elini sırtıma yerleştirip sıvazlamaya başladı.
"Kızım sakin ol, kimse yok"
Gözlerimi tekrardan etrafta dolaştırdığım da bu sefer kimlerin olduğunu algılayabilmiştim. Sağ tarafım da annem onun arkasında babam vardı. Sol tarafım da ise gözleri kızarmış bir vaziyette bana bakan Damla bulunuyordu onun arkasında ise korku dolu gözlerle bana bakan Emre vardı. Cam kenarına baktığım da ise Mert'i gördüm.
Sıradan bir hastane odasın da toplanmış bir vaziyette hep beraberdik. Babama dönüp dudaklarımı büzdüm. O kapüşonluyu görmemle birlikte korkularım daha çok kabarmıştı ve muhtemelen vücudum bu korkuyu kaldıramamış, yenik düşmüştü.
"Kızım nasılsın?"
Babamın sorduğu soruyla burnumu çektim. Gözlerimin dolmasıyla birlikte babamın elini tuttum ve onu annemin önüne benim yanıma çekip sıkı sıkıya sarıldım. Sırtında hissettiğim ellerle birlikte huzura kavuşmuş hissedip göz yaşlarımı koyuverdim.
"Baba çok korktum!"
Sırtımda ki bir el kaybolunca anında geri çekilmeye kalmadan saçlarım da hissettim. Yavaş yavaş saçlarımı sevip uykumu getirmeye başlamıştı.
"Babam ne oldu anlat bana? Neden bu kadar korktun?"
Kendimi ondan geri çekip gözlerinin içine kadar baktım. Benim için ne kadar endişelendiği gözlerinden okunuyordu. Göz bebekleri titrer bir vaziyet almıştı, benim için korkmuştu.
"Baba o adamı-" öksürük krimizin tutmasıyla kendimi ondan daha çok çekip ağzıma siper yaparak ciğerimin çıkmasına neden olacak kadar şiddetli öksürdüm.
"Kader su iç"
Sol tarafımdan uzatılan bir bardak suyu elime alıp hiç durmaksızın ağzıma götürdüm ve kana kana su içtim.
Kana kana su içtim derken bile o an gözümün önünden gitmiyordu. O sahnede ki insan silueti ve yerde kanlar içinde yatan bir kadın. Sonrasın da ise bana verilen NOT bunlar yetmiyormuş gibi üstüne üstlük evin önünde ki kapüşonlu çocuk.
Her şey üst üste gelmişti. Ben bunları yaşayacak ne yapmış olabilirdim inanın bilmiyordum. Bir hatam vardı ve o da okulun tatil olmasıyla birlikte o okula adım atmaktı.
O projeye de, o projeyi vereni de diye içimden geçirirken ağzımda dayalı bardağın elimden düşmesiyle birlikte titreyerek geriye doğru çekildim.
Bir bardak kırılmasından bile bu kadar korkmuş olmak beni sinir etmeye başlamıştı. Bu korku, bu korku çok fazlaydı. Okuldan kaçarken bile bu kadar korkmuş olduğumu sanmıyordum ama şimdi bu hale gelmek sinir bozucuydu.
Hayatımda ki en çok korktuğum anları yaşamış olabilirdim hatta budur diyerek içimden geçirdim.
Okuldan kaçarken soğuk kanlılığımı korumuş adrenalin sayesinde korku yetimi kaybetmiştim ama işin suyu değişmişti.
Derin nefesler alarak yerdeki tuzla buz olan bardağa bakmakla yetindim. Yanağıma konan ellerle birlikte kafamı sağıma doğru çevirdim.
"Kızım sorun yok"
Babamın bana sevgi göstermesiyle birlikte göz yaşlarımı tekrardan yanaklarıma düşmesine izin verdim ama bu sefer hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Ellerim titriyor kalbim çok hızlı atıyordu.
Babam hemen beni kendisine çekip saçlarımı sevmeye başladı.
"Geçti babam geçti "
"Geçmedi baba geçmeyecek!"
Her ne kadar bu cümleyi ona kurmak istesem de sadece içimden geçirmekle yetinmiştim. Bu cümleyi ona karşı kursam 'neden' demez miydi? Derdi. Bir işlerin olduğunu anlamaz mıydı? Anlardı. Sadece sustum ve iç çekerek ağlamaya devam ettim.
Gözlerimi sıkı sıkıya kapatmış ne yapmam gerektiğini düşündüm. Kendimce bir karar alıp yol çizmeliydim ve ona göre ilerlemeliydim. Bir şeyler yapmam gerekiyordu ya susacaktım ya da bana ve aileme zarar görmesini göz önünde tutarak konuşacaktım.
Ailemi kaybetmeyi göz ardı edemezdim ama o kadını da göz ardı edemezdim. Bir insanın hayatı söz konusuydu ama bunu yapabilecek, bunları her yaşadığımı anlatacak güç kendim de bulamıyordum.
"Ne oldu sana? Bu halin ne?"
Annemin sorduğu soruyla birlikte susup gözlerimi ona kilitledim. Gözlerimin sulu sulu olmasından etkilenir diye düşünürken o sorusunda ısrarcıydı.
"Ne oldu diyorum sana?"
Hiç bir şey demeyip yatağa geri yattım ve üzerime pikeyi kafamı kapatacak şekilde çekip sırtımı döndüm. Haklılardı, bir şeylerin cevabını istiyorlardı ama ben nasıl cevap verebilirdim ki...
"Hatice, kızın halini görmüyor musun! Rahat bırak biraz, dinlensin!"
Babamın sert sesiyle ve annemi sustaracak tonuyla konuşunca annem bir yavru kedi misali kenara çekilip ısrarlarını içine gömdü.
Buğulu gözlerle pikeye bakarken sesinin titremesini umursamadan konuştum.
"Biraz yalnız bırakır mısınız?"
Yanaklarımın ıslanmasıyla, ağzıma gelen tuzlu tat ile birlikte tekrardan ağladığımı hissettim.
"Tamam kızım sen dinlen, biz kapının önünde olacağız hiç merak etme."
Diyerek adım sesleri odayı doldurdu. Herkesin teker teker çıktığını duydum. Kapının açılıp bir kaç saniye içerisinde tekrardan kapanmasıyla birlikte pikeyi üstümden çekip tavana bakmaya başladım.
Bom boş beyaz tavana...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Mystery / Thriller!Dil bilgisi kurallarına uyulmadan yazılmıştır... Öylesine yazılmıştır. Monoton bir hayatı olan Kader Özkan, okulun tatil olmasıyla birlikte okula gitmek zorunda kalmış ve işte o zaman hayatı kararmıştı. Dikkat! Küfür ve argo içermektedir.