•twenty four

1.1K 74 25
                                    

Ellerim titriyor. Her zaman olduğu gibi yine batıracak olmamın hissi kapılıyor içimi. Aynı masadayız, etrafımda arkadaşlarım ve yanımda sevgilim var. Tabii, onlar hâlâ olayın şokundalar. Sanırım okul daha bilmiyor. Büyük ihtimalle yakında öğrenirler çünkü dayanamayıp onu öperim.

"Tanrım, hâlâ çıktığınıza inanamıyorum" dedi Jisoo. En heyecanlanan oydu.

"İkimizin arkasındaki ilişkiyi bırakıp bu akşam olacak yarışmayı mı düşünsek artık?" Jennie tam da içimden geçenleri söylemişti. Ona dönüp kısaca gülümsedim.

"Her şeyi berbat edecek gibi hissediyorum." elimdeki pet şişeyi çevirirken dediğim şeyi pek onaylamıyor gibiydiler. Inanmadığımı belli ederek gülümsedim. Onlarda bana pek inanmıyordu zaten. Nasıl arkadaşlık ama...

"Tamam, bekleyin. Bugün yeterine boş geçiyor zaten. Bence okuldan kaçsak bir şey olmaz."

Herkes bu fikiri sevmişti. Jimin memnun gibi görünürken devam etti.

"O zaman, bara gidip eğlenelim!"

"Bu sefer tutmadı dostum." Namjoon kafasını iki yana sallarken masadan kalkmış, kantinden çıkmıştı. Kaşlarımı çattım ve Jisoo'ya döndüm.

"Bir sorun mu oldu? Aranız bir garip sanki."

Sorumla birlikte gözleri dolmuştu aniden. Burukça gülümseyip kafasını yukarı kaldırdı. "Sadece, kavga ettik."

"Siz her zaman kavga edersiniz. Kafana takma." dedi Rosé.

Kafasını indirirken birkaç göz yaşı süzülmüştü bile. O hâline dayanmamıştım ve masadaki elini kavramıştım. Hepimiz bunu yaparken güldü ve havadan öpücüklerle ödüllendirdi bizleri. "Sizi seviyorum, gerçekten." gözlerini sildi. "Tamam, şimdi biraz daha pratik yapalım bence."

Bingo

Erken prova yüzünden pratik yapamamıştık ve şu an sıramızı bekliyorduk. Dışarıda hiç beklemediğim bir kalabalık vardı. Tüm liseler, aileler ve tabii ki şirketler.

Bacağıma konulan elle kafamı kaldırdım ve elin sahibine baktım. Jennie özenle yapılmış makyajıyla bana bakıyordu. Hepimiz daha koyu giyinmiştik çünkü bir rock şarkısı söyleyecektik. Makyajlarımız da ona göre yapılmıştı.

"Sakin ol artık Lisa, iyi olacak her şey." salladığım bacağımı yavaşca durdururken karşımdaki arkadaşlarıma baktım. Rosé ve Jisoo oldukça rahattı. Jennie, o da öyleydi.

"Hadi ama, bir ben mi heyecanlanıyorum?" ayağa firlamamla sadece arkadaşlarım ve sevgilim değil, diğer gruplar da bana bakmıştı. Biraz utansam da şu an bunu takacak durumda değildim. Dışarıda ülkenin yarısı bizi izleyecekti ve ben kesinlikle yanlış bir şeyler yapacaktım.

Jennie ayağa kalktı ve tam önümde durup biraz yüzümü inceledi. Bu bakışları beni her zaman sakinleştirirdi. Öyle de olmuştu ama hâlâ içeride bir yerlerde vardı tedirginlik hissim.

"Sadece eğlenelim, tamam mı?" fısıltıyla çıkan kelimeleri iyileştirmişti beni. Kafamı salladım ve oldukça koyu borda rujuna kaplanmış dudaklarını öptüm. Şu an bizim okul değil, tüm liseler sevgili olduğumuzu biliyordu.

"Demek lezbiyen öğrencilerim var artık." Hocamızın sesini duyduğumda hemen ayrıldım ve kızaran yanaklarımı umursamadan ona baktım.

"Biseksüel" dedi Jennie. Sırası mıydı güzelim?

"Neyse ne, sadece son kez konuşmak için geldim." Jisoo ve Rosé'ye baktığında onlarda yanımıza geldi. "Gerçekten kendiniz olun. Çünkü kendiniz olunca her şeyi iyi yapıyorsunuz. Tanrım, bize sadece üç grup kaldı. Hazırlanın."

Hadi ama, iyi gidiyorduk. Neden bunu demişti.

"Sanırım kusacağım." midemi tuttuğumda Rosé gözlerini devirdi. "Jennie, hemen mi siktin kızı?"

"Çok komik" Jennie bana döndü ve devam etti. "Sadece eğlenmene bak. Her şey güzel olacak."

"Hay sikerler, siz dördünüz hazırlanın, sıra sizde."

"Ama daha-"

"Kapa çeneni küçük hanım, hadi."

***
Kazanamadık.
İkinci olduk.
Aşırı sinirliyim ve sadece ölmek istiyorum.

"Benim dışımda hepiniz mutlusunuz. Hadi ama, sikeyim." gerçekten öyleydi. Jimin yanımda sızmıştı ve diğerleri barın ortasında dans ediyordu. Bir tek ben üzgündüm. Oysa ki en çok bizi alkışlamışlardı. Neden böyle olmuştu?

"Hey, selam."

Jimin'in kafasını itekleyip Jongin'in oturması için kaydım. "Sana da selam."

"Bence siz en-"

"Evet biliyorum, biz en iyisiydik." biraz şaşırsa da güldü. Sanırım sarhoştu.

"Bak Lisa, bunu neden yapıyorum bilmiyorum ama yapıyorum."

"Bir sik anlamadım Jongin." bana yaklaşıyordu ve gözleri dudaklarımdaydı. Hayır, hayır. Seni öpmeyeceğim Jongin. Bu sefer olmaz.

Elimi göğsüne koymak için kaldırdım fakat boşluğa gelmişti. Kafamı kaldırdım ve hemen yanımdaki kalabalığa baktım. Yok artık, Jennie Jongin'i yumrukluyordu. Hâlâ uyumakta olan Jimin'i kenara itip çemberin içine girdim ve Jennie'yi geri çektim.

"O kız benim Jongin ve sen çok pis kaşınmaya başladın." Rosé, Jungkook, Taehyung ve ben onu tutmamıza rağmen asla durmuyordu. Sonunda hepimizi itti ve elimden tutup doğrulmaya başlamış Jongin'in karşısına geçirdi. Topuklu ayakkabısıyla bize bakmasını sağlamıştı. Çok sarhoştu ve onu ilk defa böyle görüyordum.

"Öpmeye çalıştığın dudaklara bir bak istersen Jongin, bak bakalım kim öpüyor." Jongin kanayan kaşını tutarken Jennie çoktan dudaklarımı esir almıştı. Tanrım, bu kızı benim için yarattığın o kadar belli ki.

merhabaa
nasılsınız?
umarım iyisinizdir ve bölümü sevmişsinizdir.
aklımda bir fikir var.
bu kitabı birkaç bölüme final yapacağım ve ikinci bir kitabını yazmaya başlayacağım.
devamı gibi olacak.
umarım seversiniz.
diğer bölümlerde görüşmek üzereee💞

I want to play the game || jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin