1- Merhaba Karıcığım!

1K 168 452
                                    





___________________

Hoş geldinnn :)

Hikayeyle ilgili söyleyecek tek bir şeyim var; okurken biraz sabırlı olman gerekecek.
Ve umuyorum ki hikayeyi yazarken hissettiklerimi, sen de hissedip yaşarsın. Neyse daha fazla tutmayayım seni.

Keyifli ve sabırlı okumalar dilerim :)

__________________

"İkimiz yeni bir yerlere kaçıyor olacağız
Ve hiçbir şey seni benden uzakta tutamaz."



Geçmişin Oyunu1

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Geçmişin Oyunu
1. Bölüm
***

Önümde boylu boyunca uzanmış kararmaya yüz tutan dar caddeye çöken sis bulutu, attığım her adımda içimde saklı tuttuğum endişenin zincirlerini daha da zorluyordu. Sis bulutunun hakim olduğu bu cadde havanın kararmasıyla daha da esrarengiz bir hal almıştı.

Gün boyunca süreceği tahmin edilen sisli hava insanları evine kapatmış, cadde ve sokakları yetim bırakmıştı. Bulunduğum caddenin normal zamanlarda ne kadar işlek olduğu aklıma geldiğinde içimi daha da buruk hissettirmişti önümdeki tablo.

Caddede sadece ben ve önümde bana yol göstermeyi amaçlamış halde ilerleyen Ayten Teyze'nin kedisi Kömür vardı. Normal şartlarda attığı adımlara göre daha yavaş adımlıyordu, sis onun da gözlerini zorluyor ve adımlarını emin atamamasına neden oluyordu benim gibi.

İsminden de anlaşılacağı üzere siyah ve kabarık tüyleri olan bir kediydi Kömür. Çok sevecen olduğu söylenemezdi. Herkese kendine sevdirmez, kime kendini sevdireceğine kendisi karar verirdi. Ben de kendisini sevdirdiği nadir insanlardan biriydim.

Bir an durdum ve Kömür'e döndüm. Benim durmamla o da durmuş bana yönlendirmişti bakışlarını. "Benimle gelme Kömür. Geri nasıl döneceksin bu siste?" dedim sanki beni anlıyormuş gibi. Belki de anlıyordur, kim bilir?

Sarı gözleriyle bana bir süre baktı ve miyavladı. Sanki bana bir şey anlatıyordu ama anlayacak kabiliyette değildim maalesef. Ona bu dediğimin bir işe yaramayacığını anladığımda başımı iki yana salladım ve yürümeye devam ettim. "Laftan anlamayan bir baş belasısın Kömür."

Havanın kasveti zihnimdeki kasvet kadar ağır değildi. Ama ikisinin yoğunluğu birleşince insanın boğazına çözülmesi zor bir düğüm atıyordu. Kafama geçirdiğim siyah kapüşonumun şapkası saçlarımı hafifçe çiseleyen yağmurdan korurken, aynı zamanda mümkünmüş gibi beni bulunduğum yerden soyutlamasına neden oluyordu.

GEÇMİŞİN OYUNU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin