25- Bakıcı

127 26 43
                                    



Keyifli Okumalar :)
Medya: Egehan



Geçmişin Oyunu
25. Bölüm
***


Çözülmesi zor bir düğüme dönmeye başlamıştı her şey. Duyduklarım ise yetmezmiş gibi bir düğüm daha atmıştı üstüne. Adımlarımı onun arkasından yürüttüm ve kapıyı açtım. Emin olmak için arabaya binmeden bir kez daha sordum.

"Alanya mı?"

Sorduğum soruya cevap vermeyip sürücü koltuğuna oturdu ve kemerini bağladı. Ömer de arka koltuğun tam ortasına oturup meraklı gözleriyle ikimize bakıyordu.

Alanya onu aramak için yola çıktığım yerdi ve şimdi birlikte oraya gideceğimizi söylüyordu. Hayatım tahmin edilemez bir karmaşa yumağına dönmüştü tamamen.

"Binecek misin artık?" dedi gözlerini yola dikmişken.

Yine sorularımı duymamazlıktan geliyordu ve üstelediğimde tek yaptığı şey kızmak oluyordu. Bundan dolayı kaşlarımı sinirle çatıp sustum ve arabaya bindim. Sinirle kemeri çekip taktım ve arkama yaslandım. Kollarımı önümde bağladığımda arabayı sürmeye başlamıştı bile.

Elimde tuttuğum çikolataya baktım. Ona olan sinirimle bu çikolatayı yiyemezdim. Arkama döndüm ve gülümsedim. "Ömer bu çikolatayı da yemek ister misin?" dediğimde çikolatayla kaplı dudaklarıyla bana kocaman gülümsedi ve kafasını salladı.

Egehan dikiz aynasından duygusuz bir ifadeyle bize bakıyordu. Çikolatayı ona verdiğimde açtı ve iştahla onu da yemeye başladı. Onun çikolataya olan bu iştahı tatlı ve aynı zamanda garip de gelmişti. Sanki hayatında yediği ilk çikolatalardan biri gibi yiyordu.

Kafamı Egehan'a çevirdim ve sordum. "Islak mendil var mı?"

Bakışları hala yoldayken kafasını hafifçe iki yana salladı. Bu cevabı üzerine "Ağzı yüzü battı çocuğun." dedim mırıltıyla. Tabii ki bu dediğim de hava da kalmış, onun tarafından umursanmamıştı.

Daha ne kadar böyle yorgun araba sürmeye devam edebilirdi bilmiyordum. Eğer birkaç saat daha böyle araba sürmeye devam ederse kaza kaçınılmaz olacaktı. Ancak yolumuzun uzun olduğunu söylüyordu. Daha sürmesi gereken onca yol vardı.

"Böyle sürmeye daha ne kadar devam edeceksin?"

Yorgunluktan çatallaşan erkeksi sesiyle "Nasıl?" diye sordu.

"Biraz daha sürmeye devam edersen uyuyakalacaksın."

Yorgun bir gülümseme gördüm dudaklarında. Başı koltuğa yaslıyken yandan bakışlarını bana çevirdi. "Beni küçümsediğin bir konu daha, uykusuzluğa dayanıklıyımdır." dedi ve başını çevirip yola bakmaya devam etti. "Beni tanıyacak zamanın olacak." diye devam etti sessizce.

En son söylediği cümlenin ardından yüzümde acı bir tebessüm oluştu ve başımı eğdim. Bilmiyordu ki onu sandığından daha iyi tanıyordum. Bir gün bu gerçeği öğrendiğinde bana ne tepki verir acaba diye düşünmeye başladım. Kafamda oluşturduğum ihtimallerin hepsinde alaylı suratıyla bana kahkaha atıyordu.

Kafamı çevirdim ve ona baktım. Baktım baktım ve baktım. Baktıkça daha da bakasım geldi. Elimde olan ve yapabildiğim tek şeyi yaptım. Ve o beni fark edene kadar bakmaya devam ettim.

GEÇMİŞİN OYUNU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin