4

1.4K 155 60
                                    

O günden sonra Tom değişmişti. Daha içe kapanık daha karamsar olmuştu. Müdüre onu rahat bırakmıştı çünkü bayılmalarının sebebini başarılı olmalarına yoruyordu. Ara sıra Tom için doktor randevusu ayarlıyordu çünkü hastanede onun Alexi'nin cesedine sarılıp ağladığını gören doktor onun sağlığı için endişeleniyordu ve bir psikolog ile görüşmesi konusunda ısrarcıydı fakat çocuğun değiştiği yoktu.

Alexi'nin ölümünden sonra Tom'un yaptığı tek şey yemek yemek ve okula gitmekti, hala geleceğini düşünüyordu. Sahip olduğu güce eskisi gibi güvenmiyordu çünkü onu kontrol etmeyi bilmediğini fark etmişti.

Bir gün Wools yetimhanesinde mucizeye yakın bir şey gerçekleşmişti. Tom için bir mektup gelmişti. Mektup özel bir okulun müdür yardımcısı olan Profesör Dumbledore tarafından geliyordu. Mektupta yazana göre Tom Riddle üstün zekalıydı ve onlar için olan özel bir okula gitmeliydi ve çocukla görüşmek için yetimhaneye gelecekti. Müdüre çocuğun derslerinin iyi olduğunu biliyordu ama üstün zekalı olabileceği asla aklına gelmezdi. Bu işte bir yanlışlık olmalıydı. Gerçi doğru olması daha iyi olurdu çünkü okul yatılı okuldu. Böylece o çocuktan ve etrafa yaydığı karanlık havadan kurtulmuş olurdu.

Çok geçmeden ,profesör Dumbledore gelmişti. Müdüre onu uyarmadan yapamadı.

"Mektubunuzu aldığımda çok şaşırdım Profesör Dumbledore. Riddle burada olduğu süre içerisinde, kimseden tek bir mektup dahi almadı. Ayrıca sizi uyarmalıyım, o biraz tuhaf bir çocuktur. Diğer çocuklarla pek anlaşamaz." dedi Tom'un kapısının önüne geldiğinde ve kapıyı açıp, Dumbledore'un isteği üzerine çocukla onu yalnız bıraktı.

Dumbledore içeri girdiğinde çocuk camdan dışarıyı seyrediyordu.

"Sen doktorsun, öyle değil mi?" dedi çocuk adama bakmadan. Ona dönmek yerine camdaki yansımasını seyrediyordu.

"Hayır Tom. Ben bir doktor değilim. Profesörüm. Hogwarts da hastane değil. Bir okul. Bir büyücü okulu ve sende bir büyücüsün."

Bu doğru olabilir miydi? Yıllardır gücüm diye adlandırdığı şey aslında sihri olabilir miydi? Doğrusu o kadar da şaşırmamıştı. Gayet mümkündü. Bir okul olduğuna göre onun gibi başkaları da vardı. Belkide sonunda ait olduğu dünyayı bulmuştu. Sonuçta artık onu buraya bağlayan hiç bir şey kalmamıştı. Yinede birden bire ortaya çıkan bir adama güvenmek ne kadar doğruydu?

Dumbledore onun bir şeyler tarttığını görebiliyordu. Hemen inanmasını beklememişti zaten.

"Kanıtla. Bir büyücü olduğunu kanıtla." dedi Tom.

Bu en basitiydi. Diğer çocuklarla arasının iyi olmadığını duymuştu. Bir sahiplik büyüsü yaptı. Bu odada ona ait olmayan şeyler vardı. Hepsi de dolabın içinde bir kutudaydı. Eh böyle şeyler yetimhanelerde hoş karşılanabiliyor olabilirdi ama Hogwarts'ta karşılanmazdı. Şimdiden bir ders alsa iyi olurdu. Dolabı alevlere boğmuştu.

Elbette dolabı gerçekten yakmak gibi bir niyeti yoktu. Amacı sadece çocuğun gözünü korkutmaktı. Fakat istediği etkiyi yaratamamıştı. Çocuğun gözlerinde en ufak bir şaşırma belirtisi yoktu. Çocuğun bir muggle doğumlu olduğu için yaptığı şeyin ne kadar müthiş olduğunu anlamaması normaldi. Karşısında şu an safkan bir çocuk olsaydı ona büyülenmişcesine bakardı çünkü asasız ve sözsüz büyü yapmıştı.

Büyücüler içlerindeki büyüyü dışa vurabilmek için asaya ihtiyaç duyarlardı çünkü büyüyü dışarı iletecek bir araca ihtiyaçları vardı. Ortalamanın biraz üstündeki her büyücü sözsüz büyü yapabilirdi ama asasız büyü yapmak neredeyse imkansızdı. Gellert ile birlikte asasız büyü yapmada ustalaşmaları yıllarını almıştı.

Karanlığın Yükselişi [LORD VOLDEMORT]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin