İnsan suya düştüğü için değil, sudan çıkamadığı için boğulurmuş. Ben yaşadıklarımdan dolayı aklımı kaybetmedim. Yaşadıklarıma bir çözüm bulamadığım için kaybettim.
En son gözlerimin döndüğünü hatırlıyorum. Daha sonra ise seslerin boğuklaşmasını ve titremeye başladığımı... Nefes alamamıştım.
Kalp atışlarımın çok hızlandığına emindim. Kendimi karanlığa teslim ederken sanki tüm vücudum felçli gibi kitlenmişti. Sanki kaburga kemiklerim iç içe girmiş, kaslarım düğümlenmişti.
Evet, sanırım kendime geliyordum. Yaşadığım şoktan olsa gerek gözlerimi açmakta çok zorlanıyordum. Etrafta derin bir sessizlik var. Sadece göğsüme soğuk bir metalin temas ettiğini hissediyorum.
Büyük bir çaba sonucu gözlerimi açabildim. Etraf ilk başlarda bulanıklaşsa da bir kaç kere gözümü açıp kapattığımda neyleşmişti.
Etrafı süzdüğümde bir hastane odasındaydım. Başımda ise bir doktor ve bir hemşire vardı. Doktor kır saçlı, gözlüklü, yaklaşık altmışlarında bir adamdı. Stetoskop ile nabzıma bakıyordu. Yanında ise genç bir bayan hemşire vardı. Elindeki dosyadan bir şeylere bakıyordu.
Doktor stetoskopu boynuna doladığında gözlerini bana çevirdi. Göz göze geldiğimizde doktor genişçe gülümsedi. Ellerini beyaz önlüğünün ceplerine koydu.
"Demek kendine geldin Leylacım. Kendini nasıl hissediyorsun kızım?"
Bir süre doktorun gözlerine baktım. Yaşadığım her şey sanki rüya gibiydi. Tam net değildi. Yavaşça dudaklarımı araladım.
"Ne oldu bana?"
"Epilepsi krizi geçirdin kızım. Çok zor sakinleştirdik seni. MR sonuçların temiz. Fakat neden böyle bir nöbet geçirdiğini çözemedim."
"Abim nerede?" dedim. Şuan sadece abimi görmek istiyordum. Doktor hemşireye döndü.
"Nalan, çağır kızım."
İsminin Nalan olduğunu öğrendiğim hemşire başını salladı ve dışarı çıktı. Biraz zaman sonra içeriye abim, annem ve babam girdi. Annemin ağlamaktan kızaran mavi gözlerine baktım. Üzülmüştü benim bu hale düşmeme. Hemen yanıma geldi ve yatağın yanındaki koltuğa oturdu.
"Kızım, iyi misin annem?" dedi gözyaşları arasından. Hafifçe başımı salladım. Bana ne olduğuna dair en ufak fikrim yoktu. Sadece bir yere odaklanmıştım. Doktorun sesiyle kendime geldim.
"Bu gece seni burada misafir edeceğiz Leyla. Gözetim altında kalmalısın. Bir şey olursa haber verin, ben bugün nöbetçiyim. Geçmiş olsun," dedi ve odadan çıktı.
***********************
Aradan vakit geçmişti. Ben ise birazcık uyumuştum. Ama uyurken saçma saçma kabuslar görmüştüm. Ya bir yerden düştüğümü, ya da üstüme gelen bir karartı...
En son saat 17.15 idi. Şuan kaç olduğunu bilmiyorum. Duyduğum hafif fısıltılara rağmen gözümü açmadım.
"Meltem Hanım sabah olan şey de neydi öyle?" dedi abim fısıltıyla.
Meltem Abla derin bir nefes aldı.
"Bilmiyorum Ahmet Bey. Daha önce bu tür vakalardan hastalarım vardı. Gözümün önünde de nöbet geçiren oldu. Ama bu çok farklıydı. Nöbet sırasında konuştu!"
Şaşırmıştım. Epilepsi krizi geçirirken bir insan nasıl konuşabilirdi ki?
"Evet, bende duydum. Farklı bir dil gibiydi," dedi abim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR (TAMAMLANDI)
ParanormalUYARI: Hassas psikolojilere uygun değildir. Herhangi bir şikayet konusunda sorumluluk kabul edilmez. "Şeytanlar, insanlara sihri ve Babil'deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler... Hâlbuki onlar, Al...