Korku.
Belki de delirtir insanı, üzer, hasta eder. Belki de korku en büyük korkumuzdur. Kim bilir, belki de korkmamızdan zevk alanlar vardır.Gözlerimi kapatmış düşünüyordum. Bir gece vakti idi. Sanırım gece yarısı çoktan oldu. Yarın günlerden cumartesi. Akşam abime Zeynep'i istemeye gideceğiz. Üstümdeki kalın gri kazak ve siyah penye pantolon içinde hala üşüyordum. Hafif hafif yağmur yağıyor.
Rüzgar serin serin esiyor ve saçlarımı uçuşturuyor. Ellerim soğuktan uyuşmuştu artık. Gözlerimi yavaşça açtım. Yağmur hızlanmış, rüzgar gücünü arttırmıştı. Toprak kokusu yağmur ile karışmıştı. En iyi terapi doğanın kendisiydi. Ruhumun, zihnimin ve bedenimin dinlendiğini hissettim.
Gökyüzüne baktığımda uçsuz bucaksız bir siyahlıktan, su tanecikleri aşağıya düşüyordu. Bulutlar çok narinlerdir. Çok şey taşırlar içlerinde. Ve dolduklarında salarlar gözyaşlarını yağmur olarak.
Ben dalmış gitmişken birisi elini omzuma koydu. Korkuyla arkamı döndüğümde babamı gördüm. Uykusundan uyanmıştı sanırım.
"Kızım sen daha yatmadın mı?" dedi. Beyazlamış ve birazı dökülmüş saçlarını kaşıyarak. Kahverengi gözlerinden hala uyku akıyordu.
"Hayır baba. Uyku tutmadı."
Gülümsedi ve saçlarımı okşadı. Babamın sevgisini hissetmeye çalıştım ama olmuyordu. Babam biraz garip gibiydi. Saçlarımı okşayışı her zaman ki gibi değildi.
"Haydi sende çok gecikme yavrum. Yarın annenle hazırlık yapın," dedi. Yavaşça başımı salladım babam içeriye girdi.
Babam girdikten bir kaç dakika sonra bende içeriye girdim. İçeriye girdiğimde babam yatak odasından çıkıyordu. Esneyerek lavaboya yöneldi. Beni görünce şaşırdı.
"Kızım sen daha yatmadın mı?" dedi. Şoke olmuştum. Babam bana daha bir kaç dakika önce de aynı soruyu sormuştu. Ama acaba gördüğünde ayaktaydım, hala ayakta olduğumu görünce mi öyle dedi ki diye düşündüm.
"Baba sen yeni mi kalktın?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Evet evladım, ne oldu?"
"Yok bir şey," dedim ve odama girdim. O neydi öyle! Babam yeni kalktığını söylüyordu. Peki ama dışardaki kimdi?
Düşünceler beynimi yiyip bitirirken abimi gördüm. Yatağına uzanmış uyuyordu. Abime bugün vakit ayıramamıştım. Yanına yaklaştım. Üstünü açmıştı. Uyandırmamaya gayret ederek yorganı üstüne örttüm ve yanağına bir öpücük kondurdum. Uykumun geldiğini hissederek bende kendi yatağıma yattım.
⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡
Şükran Hanım büyüyü yaptırdığı zaman, yani on sekiz yıl önce Süleyman Hoca ona şöyle demişti.
"Bu bebek reşit olduktan tam dört ay sonra büyüyü tekrarlayacağım. Bebek kızsa adet kanını, erkekse saçından bir kaç teli getir. Kız olursa adetini getirtecekler. Ama bunu doğduğu tarihte getirmen lazım. 20 Eylül de doğduysa 20 Aralık da getir."
Süleyman Hoca, büyünün etkisini asıl şimdi göstermesi için tekrarlayacaktı büyüyü. Şükran Hanım ise gayet mutluydu. Kabul etmek istemesede kıskandığı yengesinden kurtulacaktı. O yengesine yaptırmak istemişti ama yeğenine yapılıyordu. Ama büyüyü Süleyman Hoca'ya zorla yaptırdıklarını bilmiyordu.
⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡
Annem ile oturma odasına oturmuştuk. Saat öğlen 12.30 idi. Televizyonda ki yarışma programını izlerken bir yandan da el işi yapıyorduk. Sehpanın üstüne koyduğum çaydanlıktan kendimin ve annemin bardağına çay kattım.
![](https://img.wattpad.com/cover/204959798-288-k826614.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR (TAMAMLANDI)
ParanormaleUYARI: Hassas psikolojilere uygun değildir. Herhangi bir şikayet konusunda sorumluluk kabul edilmez. "Şeytanlar, insanlara sihri ve Babil'deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler... Hâlbuki onlar, Al...