Derince nefes aldı ve yolladı cigerlerine, bayram etsin cigerleri, onlarda ahirette şahitlik etsin Allah için tutulan nöbete.
"Ee Harun biz böyle bekleyecek miyiz sabaha kadar ya canım sıkıldı." İlyas'ın haklı sitemi ile Harun ne dese bilemedi.
"Bekleyeceğiz tabi kardeşim adı üstünde nöbet."
"Tamamda nöbette iken diğerleri napıyor acaba?" İlyas'ın ilk nöbetiydi. O genelde iç hatta durup farklı işler yapardı, nöbette ne yapacağını bilemiyordu.
"İlyas! Dava ve silah arkadaşıyız, kendini anlatsana biraz. " İlyas'ın gözlerinden bir hüzün geçti, bunu Harun'a çaktırmak istemesede anlamıştı Harun.
"Anlatayım ama sonra sende anlat tamam mı?" diye anlaşma sunmuştu İlyas. Harun ise kafasını salladı kabul manasında.
"Ben yirmi üç yaşındayım. Üç kardeşiz bir ablam birde erkek kardeşim var. Babamda tüccar elhamdülillah bir gün olsun açta açıkta kalmadık. Ne ihtiyacımız olduysa karşıladı... Allahın taktiri işte kardeşim daha altı yaşındayken annemi kaybettik , Allah ona cenneti versin.." Gözleri dolmuştu İlyas'ın, anne acısı kaç yıl geçsede hüzünlendiriyordu. Devam etti " kaldık üç kardeş ablam onbir yaşındaydı ben dokuz kardeşim yunus ise altı yaşındaydı annemizden ayrı düştüğümüzde. Babam bizim için çok uğraştı hem anne hem baba oldu bize. Annemin vefatından dört yıl Sonra bir gün hepimizi topladı evlenmek istediğini söyledi şaşırdık aslında çünkü yıllardır hiç lafını bile etmemişti ama biz onun ne kadar zorlandığını görüyorduk. Ne kızdık nede sevindik bir şey demedik ablam babama moral olsun diye konuştu bişeyler. Bir kaç hafta sonra nikah kıyıldı o zaman gördüm babamın eşini. Ablam ben ve yunus yanyana duruyoruz yanımıza gelip selam verdi kendini tanıttı sıcak davrandı bize görsen iyi biri olduğu belliydi. İşte yıllar geçti biz ona o da bize alıştı hatta hasta olsak gerçek bir anne gibi başımızda bekliyordu sabaha kadar. Ablam evleneceği zaman çok ağlamıştı. Ben buraya gelirkende babamdan çok o üzülüyordu ağlıyordu. İyi biri Allah razı olsun ondan. Öyle işte ablam evli bir tane yeğenim var kız yasemin adı." Harun, Yasemin adını duyunca nefesi hızlanmıştı bir anda, kalbine iğnelerin battığını hissediyordu. Karşısında konuşan adamın cümlelerini anlamıyor, boş ve donmuş bir halde bakıyordu, çünkü şuanda onu değilde geçmişi görüyor gibiydi, gözlerinde bir sahne belirdi bir anda..
Biricik ablası Nesibe'nin nişanlısı Yasin ve ailesi gelmişti o gün, ablasının eşi onların küçüklük arkadaşıydı. Yasin ve kız kardeşi yıllar sonra ilk defa gelmişti evlerine. Ve gene yıllar sonra ilk defa görmüştü onu. İçinde oluşan duyguyu tasvir edemiyordu. Çünkü bu adını bilmediği duyguyu ilk defa yaşıyordu. Onu görmesinin üzerinden saatler geçmesine rağmen hala aklında aynı sahne vardı, kızmıştı kendine Harun, Nasıl olurda bir kız onun aklını meşgul ederdi, bu yaptığı şey kötü bir işti. Kafasını farklı mevzular ile meşgul etmek amaçlı kendini oyalıyordu ama boşaydı,Harun'da düşmüştü sevda ağına. Bunun sadece çocukluk bir heves veya küçüklük bir duygu olduğunu kabul etmişti yıllarca ama şimdi onu gördüğünde hissettikleri bütün bunları yalanlıyordu. Kabul etmek zoruda kalmıştı Harun, vardı kalbinin derinliklerinde saklı birşeyler..
Hep beraber oynar hep beraber okula giderlerdi. Daha küçücük çocukken Yasin abisinin ablasına bir ilgisi olduğunu seziyordu hakeza ablasınında Yasin abisine bir şeyler hissettiğini anlıyordu. Yasin'in biri kız biri erkek iki kardeşi vardı aynı mahallede oturmanın artıları bunlardı işte herkes herkesi tanır ve severdi. Çocuklar hep beraber oyun oynarlardı. Yasemin ile aynı sınıfa gidiyordu Harun. Her gün okula giderken, Yasin "kardeşim sana emanet göz kulak ol" derdi. Buda ister istemez Harun'da bir koruyup kollama duygusu peyda etmişti. Yasemin'in kalemi olmasın, Harun hemen verirdi, defterini unutmuş olsun Harun hallederdi. Öyle ki okulda çoğu kez Yasemin için kavga ederdi. Onu üzen inciten herkesi sıradan geçirmişti.
Saad kendini ilk Cüneyt diye tanıttığında, aklına Yasemin için kavga ettiği o an gelmişti. Gülmüştü bu duruma bir kız için kavga ettiği çocuk, şimdi silah arkadaşı olmuştu, nasip bu ya. Ürpermişti bir anda Harun, aklına gelen şey onun kanını soğutmuştu, "Ya halen Saad'ın aklında Yasemin varsa? " diye geçirdi içinden bir an, kendine hakim olamadan. "Hayır hayır Estağfurullah" dedi. Bunu sesli söylemiş olacak ki İlyas tepki vermişti ona,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğün Sesi
SpiritualGözlerini ağır ağır açınca sadece yukarıya bakıyordu, beyaz bir ışık öyle güçlü bir ışık ki gözleri kamaşmıştı, sağ elini gözlerine siper etti ve bakışlarını alçak tavanda gezdirdi. "Bir dakika ben en son vurulmuştum, o yara ile hayatta kalmam çok...