Alınan emir ile neredeyse tüm birlikler kamp alanına akın etmişti. Bir terslik olduğu bariz belliydi, lakin onlar Mücahidlerdi onlar için korku yoktu.
Nöbet yerlerini aldıkları emir ile bırakıp komutanlarının yanına doğru giden Harun ve ilyas onların bıraktığı Ribat yerine koşarak giden bir kaç Mücahid görmüştü. Demekki meydanı tamamen boş bırakmamıştı Komutanları..
Allah'ın dinini hakim kılmak için gelen yiğitlere baktı Harun, bu yalnızca Allah dilediği için toplanılan bir cemaattir diye geçirdi içinden. Zira Allah dilmeseydi onların hiçbiri gelemezdi bu topraklara.Belli bir telaş vardı Mücahidler arasında, kıdemli olanlar Hammad komutanın etrafında çember olmuş bir çoğuda ellerini arkadan kavuşturmuş bir halde dinliyordu.
Harun daha fazla vakit kaybetmeden kendi grubunun oluğu tarafa yürüdü ilyas ile."Allah hayretsin ne oluyor böyle ?" Harun soruyu Faris'i muhatap alarak sormuştu.
Bunu anlayan Faris hemen cevapladı arkadaşını." Uyumak için hazırlanıyorduk, birden uzaktan büyük bir patlama sesi duyduk hemen akabinde Ali abi geldi meydanda toplanmamızı istedi." Dedi. Onlarında bir şey bilmediğini anladı. Kafasını salladı sadece.
"Bismillahirrahmanirrah! Dinleyin değerli kardeşler, şuan açıklama yapmak için pek vaktimiz yok, lakin civar köylerden birine sessiz bir baskın düzenlenmiş, aynı anda yüzlerce evi basmışlar erkeklerini alıkoymuş, kadınları ve çocukları ise evlerinden atmışlar. Halkın durumu kötü. HasbunAllah, Zalimlere direnen bir aileyi evi ile beraber tank ateşine tutmuşlar,Allah onları şehid olarak yanına aldı. Aldığımız habere göre durumları kötüymüş . Groznide yaptıklarını tekrarlamak istiyorlar ama Allah buna fırsat vermeyecek! Yapmanız gerekenleri sorumlu kişilere bildirdim. Şimdi Herkes başındaki Emire itaat etsin. Allah yar ve yardımcımız olsun. Ümitsizliğe düşmek yok yiğitler. Herkes grubu ile hareket edecek ." Konutan Hammad konuşmasını bitirince acele ile selam verip gitti Harun Ali abinin yanına gidip digerleri gibi onun konuşmaya başlamasını bekliyordu, etrafına bakınınca kendi grubun tam olduğuna kanaat getirmişti ki Saad ve yanında adını hatırlamayadı adamı fark etti.
"Kardeşler şimdi aldığım emir biz Usudul Esad olarak farklı bir bölgeye tain edildik. Herkes çadırını ve teçhizatını yüklensin yola çıkıyoruz." İşte bunu kimse beklemiyordu herkes şaşarım bir halde birbirine bakıyordu. Ali'de onların şaşkınlıklarını fark edince devam ediyor etti konuşmasına.
"Müjde olsun size bu günden sonra on beş günlük eğitim süreniz başlıyor. Sonrada sizi tutabilene aşk olsun." Dedi keyifli bir halde. Ali'nin Ağzından çıkan her bir cümle başta Harun'u sonra diğerlerini çoşturmuştu aylardır bu eğitimi bekliyorlardı, halbuki onun bulaşık yıkaması, çöp toplaması, silah bakımı yapmaları, faydalı bitkiler toplamaları bunların her biri birer eğitimdi.
Onların sevinçlerini bölmek istemezdi ama biran önce yola çıkmaları gerekiyordu.
"Tamam gençler toparlanın artık. Birde Saad ve Ebu Ömer de bizimle gelecekler. Benden sonra sizden sorumlu olacak kişiler bunlar." Demişti. Harun şaşırmıştı bu duruma ama demedi bir şey.Dörder kişilik çadırları toplamak çokta zor değildi, Harun, İlyas Faris ve Süleyman kendi çadırlarını ve diğer kalan eşyalarını toparlayıp Ali'nin yanına varmışlardı. Grubun geri kalanı gelince , normalde yirmi kişilik grupları Ali, Saad ve Ebu ömer ile beraber yirmi üç kişi olmuşlardı. Ali'nin komutu ile Ya Allah deyip çıktılar yola gençler.
Bir saatten uzundur yürüyorlardı,Yollar öyle taşlı ve engebeliydi ki sırtlarındaki ağırlıklarla beraber iyice yorulmuştu Mücahidler. Yürümek değil taşlardan çukurlardan zıplamak yormuştu onları. Durumu gören Ali bir müddet dinlemek için buldugu kayaya oturmuş ve diğerlerininde oturmasını söylemişti. On dakikallık dinlenme seansından sonra tekrar yola koyuldular. Nihayet yaklaşık yirmi dakikanın sonundan düzlük bir araziye ulaşmışlardı.
Harun aklında dönüp duran şiiri yanında onunla aynı hızda yürüyen İlyasa sesli okumaya karar vermiş ve boğazını temizlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğün Sesi
SpiritualGözlerini ağır ağır açınca sadece yukarıya bakıyordu, beyaz bir ışık öyle güçlü bir ışık ki gözleri kamaşmıştı, sağ elini gözlerine siper etti ve bakışlarını alçak tavanda gezdirdi. "Bir dakika ben en son vurulmuştum, o yara ile hayatta kalmam çok...