Bismillahirrahmanirrahim
Elinde tuttuğu poşete bakıp bakıp gülüyordu. Kendisine ceza diye verdikleri işe konsantre olamıyor sürekli cezayı oyuna çeviriyordu.
Yaşının yirmibir olması onu şakadan ve muzip karakterinden alı koymuyordu.
Doğru ya onun adı Harun'du nasıl ciddi olsundu. Hele ki ondan büyük ağabeylerinin verdiği ceza ile ağlamak yerine gülüyordu.
Poşeti bir sağa bir sola sallaya sallaya yürüyordu, yolunu tutmuş birde neşid mırıldanıyordu işte keyfi gene yerindeydi. Karşısında kaşları çatılmış bulunduğu ortamın sorumlusu duruyordu bir yandanda ayağı ile yerde ritim tutuyordu, bu demek oluyor ki Ali ağabeyisi şuan çok sinirli. Ali, Harun ve diğer tüm gençlerin hem abisi hem Emiri hemde sorumlusuydu. Ona karşı herkes büyük bir sevgi ve saygı besliyordu. Sinirli yapısı ile beraber kocaman bir merhameti vardı öyle ki tüm yeryüzünü merhameti ile kucaklayabilirdi. Harun salladığı poşeti sallamayı bırakıp yumuşak adımlarla Ali ağabeysinin yanına gelmişti. Hani korkmuyor da değildi."Selamun aleykum Ali abi!" demişti, Ali abisi kendisini düzeltti evvela
"Ve aleykum selam Harun bey." oo mevzu büyüktü ona bey diye hitap etmesi demek ortada ciddi konuların var olduğuna işaretti.
"Naptın oğlum sen! gene niye rahat durmuyorsun?" ses tonu azarlar gibiydi ama bir yandanda kahkahasını bastırmaya çalışıyor gibiydi. Harun gene ne yaptığını düşünüyordu, hemde daha gelmeden.
"Ne yapmışım ki abi, bismillah daha yeni geldim iki gündür yoktum." dedi, verdikleri ceza iki gününe maal olmuştu Harun'un.
"Bide ne yaptım diyor ya.. Oğlum ceza verdik sana git akkılan diye, sen gittiğin yerde nam salmışsın." hafif tebessüm ederek söylediği şey ile Harun sesine hakim olamadan gülmeye başladı. O gülünce karşısındaki o ağır başlı Ali gitmiş yerine başka biri gelmişti, o da deminden beri gülmemek için kendini sıkıyordu lakin Harun'un kahkası ile bırakmıştı kendini. Ali kendini toparladıktan sonra devam etti.
"Oğlum herkes senden habsediyor. Gitmişsin köye çocuklarla ilgilenecekmişsin güya, sen hepsi ile güreş yapmış birde üstüne hepsi bir olup sana saldırınca çocuk gibi küsüp gitmişsin. Köylüler peşinden koşmuş resmen konuş diye. Sende kız gibi tiplere girmişsin." hala gülüyordu,
" oda yetmemiş İhsan amcanın evini tamir ederken kapıyı söküp yerine takamamışsın, arabadan çok anlarmış gibi gidip altına girmişsin egzoz borusunu sökmüşsün. Harun sen napiyosun kardeşim başka işin mi yoktu senin. " Ali azarlaya dursun Harun hala yaptıklarında kendini haklı görüyordu.
" Şimdi Sayın Ali abiciğim ve sevgili Emirim, siz bana köye gidip iki gün orada herkesin işine koşacaksın demediniz mi bende öyle yaptım işte. Camiye gittim hocanın işi çıkmış çocuklarla ilgilendim ama bu çocuklarda nasıl çocuklar anlamadım hepsi benimle aynı cüssede, ne yiyiyor içiyor bu çocuklar anlamadım ki, onların yediklerinden biraz bizim grupta yesin bari kendilerine gelsinler azcık. Neyse İhsan amcanın kapısı bozuktu ondan geri takılmadı benim suçum yok. Arabaya gelecek olursa o.. Immm şeyy bilmiyorum Allahın taktiri çıktı yani. " Ali kendini savunan Harun'a bakmıştı. O köyden yola çıkıp buraya gelene kadar tüm köylünün onu ne kadar çok sevdiğini dinlemişti. Herkesin bir daha gönderin dediğini işitti. İşte Allahın kulunu sevmesi buydu, Yüce Allah bir kulunu severse onun sevgisini tüm Cihana yayar ve yeryüzünde gökyüzünde ona kulluk eden herkesde o kişiyi sever.
/////////
Esselamualeykum değerli okurlar, kitabımızın kahramanı Harun.
Vardır Bir Hayır adlı kitabımdaki Nesibe'nin kardeşi Harun. Onun muzip yapısı ilk kitabımda az biraz anlamışsınızdır, bu kitapta daha çok gülecek yeri geldi mi belkide hüzünleneceksiniz. Vardır Bir Hayır 'da herkes Harun'u çok sevmiş onunda bir kitabı olmasın mı?
Allaha emanet olun 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğün Sesi
EspiritualGözlerini ağır ağır açınca sadece yukarıya bakıyordu, beyaz bir ışık öyle güçlü bir ışık ki gözleri kamaşmıştı, sağ elini gözlerine siper etti ve bakışlarını alçak tavanda gezdirdi. "Bir dakika ben en son vurulmuştum, o yara ile hayatta kalmam çok...