‘Biz insanı en güzel şekliyle yarattık.’ Diyen Rabbime şükürler olsun. Ve hikayelerin en güzeliyle bize aşkı anlatan Yusuf suresinden ilham almayı bize nasip etsin.
Güzellik yaratıldı, yarısı Yusuf(as) ve annesine kalanı ise diğer mahlukata taksim edildiği söylenir. Yusuf’un güzelliğini anlatmaya sözler yetmez ki zaten sen Yusuf’tan haberdar isen güzelliğinden bi haber olmaman gerekir.
Yusuf, Yakub’un en sevdiği oğludur nihayetinde fakat nifak tohumlarını eken iblis yine iş başındadır ve kıskanır kardeşleri Yusufu, kibir kalplerini aşındırır. Bir defasında öyle bir hale gelir ki bu, kardeşleri tarafından yusuf boylar derin bir kuyuyu. Kurt yedi dediler Yakuba, dayanamadı Yakup öyle ağladı ki gözleri oldu ama(kör)...
Büyük bi iftiraydı bu kurt için dahi ve kurt içten içe dedi ki; nasıl duyurayım sesimi ben aleme? Yusufu ben yemedim, ben Yusufu yemedim diye... gri tüylerini ıslayan gözyaşlarıyla bu kez arşa seslendi ; bütün yaratılmışların sahibi, ben nasıl temizlerim bu kara lekeden ismimi, ya al canımı tüket neslimi, yada açıga çıkar Yusufu yemediğimi...
Kuyudan esir pazarına düştü Yusuf ve ardın dan Züleyhanın otağına köle oldu. Züleyha zamanın en güzel kadını, Züleyha yüzüne bakılamayan, güzelliği gözlere sığmayan... Yusuftan bi haber olanlara güzeldi Züleyha başka bi deyişle.
Yusufu görünce Züleyha tüm güzelliğini, ihtişamını, itibarını hiçe saydı. Yusufun güzelliği aldı onu ondan ve bu aşktır sandı. İblisin tuzağına, nefsinin arzusuna esir düşerek Yusufa el uzattı. Yusuf nefsin arzularından Rabbine sığınarak arkasını dönüp kaçıyordu ki, Züleyhanın eli gömleğine yapıştı.
Haya ve edep çizgisini aşıyorsa eğer, o aşk değildir. Ve Yusufa uzanan el de aşk değil nefsin pençesiydi. Nihayetinde de yırtılan Yusufun gömleği değil, haya perdesiydi.
Yusuf zindanlara, Züleyha dillere düştü. İlden ile, dilden dile yayıldı Züleyhanın hali. Ne güzelliği kaldı, ne şan, ne de şöhret. Yusuf vardı sadece tek derdi Yusuf olmuştu bi mühlet.
Kor oldu aşkı yaktı Züleyhayı. Diyar diyar Yusufu aradı. Kervanlara sordu Yusufu gördüler mi, Yusuf yüzlüden bi haber verecek var mı diye. Varını yoğunu harcadı bu uğurda. Bu sırada Yusuf mısır saraylarına sultan olmuştu, imtihanları bir bir aşarak.
Yusuf kokuyordu buram buram Mısır sokaklarında. Yakub(as) bilirdi bu kokuyu. Ama(kör) gözler açıldı Yusuf yüzlüyü görmek için. Vuslatı olsun artık böylece Yakubun hasretinin.
Züleyha, Mısır sokaklarında Yusufu arar, gelene gidene onu sorar ta ki karşısında Yusufu görene kadar. Bir de bakar ki aradığı Yusuf o değil. O an anlarki Züleyha; Yusuf, aşk ummanından gönlüne düşen bir damla...
Aşkın imtihanı; Züleyhayı önce yerlere düşürdü, zelil ve rezil hale getirmişti sonra beşeri kimliğinden sıyrıldı aşk ve gönlünü çepeçevre kuşattı. Aşktan bir damla tadınca aşk ummanına daldı. Ne Yusuf kaldı onda ne güzellik ne şan ve şöhret, aşk ummanında yok aldı ömrünün sonuna dek.
Aşkın imtihanı; Yakubu karanlıkta bıraktı, kan ağlattı, yüreğini yaktı. Yusuf yüzlüye hasret ömründen nice yıllar aktı. Vuslat muştusuyla aşk tacellietti tekrar çehrelerde, sabırın selametini gördü Yakubun gözleride.
Aşkın imtihanı; Yusufu karanlık kuyulara attı, esir pazarlarında sattı, nefsin pençeleri arasına bıraktı, zindanlara attırdı ve sonra aldı zindandan vezir yaptı, hakettiği mertebeye ulaştırdı.
Aşkın imtihanını; maksatı aşk olan herkes kazandı...
(yorum yaparsanız sevinirim)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK, EN BÜYÜK İMTİHAN
RomanceAşkı anlatmak ne haddime, örnekler verdim sadece gerçeklerden, içinde benden bir iki kelimeyle... ( ara ara durup düşünerek oku, tek solukta yaşanmaz bazı duygular düşünmek, hissetmek lazım )