BÖLÜM 17 / ''Soluk aldırmayan hüzün bitap düşürür.''

376 7 13
                                    


Merhabalar!

Geldik 17. bölüme umarım seversiniz. ♥️

***

Romantikliğe aykırıca sevgi çözüm getirememişti. Vesilelerin uydurduğu hurafeler çemberinde sıkışıktı. Tıkıldıkça aşağılara ittirilmişti. Safiyet duygularına yalancılık katkı maddeydi. Temizliği tufaya uğratırdı. Doğallığı bozguna uğratırdı. Hak edemeyene verildiğinde şifalandırmazdı. Vasıtasıyla iblisler meleksiz kıs kıs gülüşürdü. Kahkahasız gülmeler yaşsız ağlamasıydı. Hile yolundan ortaklaşa lisan alfabesine indirilirdi. Şahıslar, kişiselce kurdukları tuzak minderlerine çekilirdi. Dönüşümle ziyan olduğunca heba edendi. Tekrarlanarak gitmişti ancak buysa hiçbir gidişinden benzersizce alakasızdı. Önceki gidişlerinin her birinde istisnasız Güneş'in payı dahildi. Yüreğinin kanamalara peyda olurken takıldığı oltada tutuktu. Bayatlamadan pamuksu gelişli tercümeyi dipten hissetmekteydi. Sızı namelerini duymak için iyi kulağa ihtiyaç gelmeden duyarlı sağırlarda işitirdi. Kabahatinin olasılığı derecesini akıl edemiyordu. Düşünecek kadar iyi de değildi. Bir tek haberdar olduğu vardı ki: Diğerleri gidişti. Belki de geri dönme ihtimalinin olduğu bir gidişti. Dip bucak delinmelere kıvrılarak gizlenirken minikte olsa dönebileceğine dair umutlar vadeden gidişilerdi.

Aşık kalbi kuruntuyla işkilleniyordu. İhanetin acıklı doğruluğuyla yargı veveseye evilerek coşuyordu. Sevdayla yargılamalar hep var ancak hiç yok oyunuyla çarpışıyorlardı. Şu an yaptığıysa terk edişti. Tutunabileceğinden yoksundu. Araya üşüşen mesafesinde dağlarca diz boyu farka bürünüyordu. Varlığı geçen umutla güvene dayalı inançlarda harabeydi. Güvence birinin yüreğine doğruca açılıyorken duyulan aşkla daha yenice filizlenerek can bulmaya canan olmaya başlamış yetişkin hisler hiç uğruna mıydı? Maceranın sonu kötülüğe veya zalim bir kedere açılsın diyeyse hiç başlamamış olmalıydı. Sırf bunun içinse mevzuya girişmemeli. Ucunda biraz güzellik barındırmıyorsa nedendi? Acı çekmek için miydi? Kesinlikle değmeyen dünyevi yaranın kanaması uğruna mı? Sorular, sorular, kendini diri diriyken aşağılanmaya tutabilecek sorular... Zedeleyen öğretici buluş acı, acı! Gömenin yanında toprak atanlarla kazıyarak ruhunu kaldırıp çıkaranlar bilinmezliğinden tanınmış duygular, hissiyatlar. Tümseklerin üzerinden sonsuzluğun sakinliğine uçmayı hedef alırken pare pareydi.

Hiddetle dinmek bilmeyen gözyaşları usulca akıyorken dur duraksızdı. Bırakıldığına benzemeden körelmesine neden acı katbekat artmaktaydı. Yarım soluklarının ağlarken gönlünün boşluklarını sıktığını derince hissediyordu. Hırsla boğazını daraltmaya azim gösterdiğini hissetmeyeli epey bir zaman olmuştu. Üst versiyonlarına erişirken zirveye doğruydu. Herhangi bir rızasının önemi hariçti. Duygularıyla yaşananlar önceki gibi olmamıştı. Benliğine fazlaca zarar ihtimali yüksekti. Lazım kudretle müdahale edememekten ürküyordu. Kuvvetinin kaynakları sahiden Güneş'le beraber miydi? Bütünlüğünü sürdüremeden koparıldığında belirsizlik yaralardan da dövücü yaralayıcı olmuştu. Alışılmadık kıvraklarıyla acı bile çekemez olmuştu. Acıyı yaşayabilmekten soyutlanacak derecede beterdi. 

Dinçliği adillikten uzak sömüren törpüsüyle şimdi yaşadığı yüksekliğe ulaşamasa da öyleydi. Nefsine güvenemediğinden iç dünyasını ilk kez bu denli koruyamazdı. Olgularla birilerini siper etmeliydi edemezse dürüstçe yaşama dönemezken sokulduğunun altında azgına uğrayabilirdi. Esir alınırdı. Yalnızca savaşamayacağı boyutlara ulaşacak zorluğunu anlarsa yardımda çağıramazdı. Bilemese de altında kalacağı darbelerden sakınma arzusuyla mümkünce yakınındakilere kavuşmalıydı. Bulduğu an erişiminde yalancı şifayı sevmeye yatkındı.

Uzun sürenin ardından bu eylemi ilk kez yapacaktı. Gözyaşları yüzünün kurumasına izin vermezken adım atmak bedensel olarak dik durmakta dahi zorluk verecekti. Ruhu benzerliğinde bedenide yerlerden ayaklansın diye ömrünü feda eden cesur bir insanken yürümek istemediğini hissetmek, bunca kederle ayağa kalkabilmişken onun vuruşuyla serildiği yerlerden kalmamak derin hüzne boğuyordu. Kalbi öncülüğünde vücudu da ayaklanmamaya uyduğunda artık güya dik duruşlarda düşüştü. Büyük emekleri tek acıyla heba olabilecek ölçüde uluyken kördü. Göremeden neredeyse dizlerinin üstünde sürünerek masaya yaklaşmıştı. Yetişmek isteyeceği hedef kendi telefonu olmuştu. İplere bağlı kalmışçasına öte yönlere doğru çekiliyordu. 

ONSRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin