BÖLÜM 5 / ''Böyle aşık yakışır mı, senin gibi aşığa?''

252 17 21
                                    


Merhabalar!

Geldik 5. bölüme umarım seversiniz. ♥️

***

Taraf henüz ifade edilmeyini kovarken aynı vakitte başucunda kalabilmesini arzulamıştı. Öbür tarafsa yaşamında kovulmaya değer görülmezken çatışmalı ikilimde kalmıştı. İki yönünde yaşanan çelişkide ortak noktaları uzak beraberlikti. Birbirlerinde tecrübe etmekle beraberce yine birbirlerine hissettiği bariz duygulardı. 

Görünmezliğe meyilliydi. Gecenin karanlığında hiç kıpırdaman olduğu yerdeydi. Rüzgar'ın hazin vedasının üzerinden kendine gelmesini gerektiren süre gelip geçmişti. Donuk kavram yoktu. Daha fazla kötüleşiyordu. Gözyaşı döktükçe ifadesini göremeden ruhunda hissetmeye başlamıştı. Dizlerine yaşlar dökmenin ağırlığıyla yarışamazdı. Pes etmişti. Senelerdir dünyayla yarışan savaşçı tarafı mücadeleci davranamamıştı. Herkes tarafından olduğunca azminin yenilgisi uğramıştı. Süresince kısıtlı zamanların ebedi duygusundan çalandı. Gördüğü hırsızı asırlardır yakından tanımaktaydı. Zannettiği kırılırken bilinmez köşelerden sorguya alınıyordu. Yabancı kaldığı acıya dayanabilmek için kırılgandı. İncinirken çekinmeden cesur davranmak fazlasınca güçlük vericiydi.

Çömerek canlı yanları uyuşurcasına kıpırdayamadan kalakaldığı oradan kalkabilir miydi? Hiçbir şey düşünemiyordu. Aklı durulmuştu. Zihnini yitirircesine davranıyordu. Hatta davranmak ötece hissediyordu belki de erkenden malum ilk anların saniyelerinden beri yitirmiş hâldeydi. Sabahlara dek öylece kalabileceği amenna. İstisnasız teslimiyete uğratacak birkaç şey mevcudiyetini sakınıyordu. Haykırışının acısında aşkla yüzleşen yönüydü. Fesat sinsilikle çatırdayıp paramparça olmasıydı. Neşesini doyasıya yaşıyorsa anında hislerinin hakkı veriliyordu.

Bir canın varlığı yandığında hamleleri kapanırsa dağılırdı. Amansız suskunluğa kapılıp giderken boğulan duyguları düpedüz sömürülürdü. Dolayısıyla yaşıyor imajına bürünen ölü bir ruha geçişti.

Eğer ki yalnızlığa mahkum değilse şanstı. Menfur katliamın bilincinde olabilen ellerini tutmalıydı. Yaşamadan empatisi geniş ruhlar belli bir sınıra dayalıydı. Bilinçli dikkatle umursayacağı varsayılan kalpler enderdi. Aranırken yeterliliğe isabetli olabilmek lazımdı. Yalnızlığın acımasız gerçeğiyle evvelden yüzleşen temsildi. Kalabalığını umarak henüz yüzleşmeyen ne yapardı? Faydasız umudu sürekli yeşerirdi. Daima öldürmezse ustalıkla süründür.

Çarpıtma oluşturan tüm duygusunu öylesine yaşıyordu. Büyük olasılıkla hislerine ikrah ettiren canda kendisi olabilirdi. Yaşamadan anlayabilen mi tıpkısıyla benzerine tanık mı kurtarırdı? Yoksa geceden kararan sabaha içindeki umutsuz zararları sürünürdü. Katılımı olaylar değişse de tek kişilikti.

***

Kapı dışarı edilen yolun ortasında kalmıştı. Bitmek tükenmek bilmeyen yolculuğun karşısına çıkardığı tuzakları görüyordu. İçi içini yiyordu. Zoraki birkaç adım daha ilerlediğinde gözüne kestirdiği ilk banka oturmuştu. Ondan geriye kalan aklıyla mantıklı düşünmeye çalışıyordu. Delirecek raddeye gelse de düşünmek istiyordu. Olasılıkla yaşadığı olay başkasının başına gelse alay edildiğini düşünürdü. Küsüp yüzüne bakamazdı. Tenezzül etmeden beslediği kinle vicdanını ezip geçerdi. Meşekkatli kısımdan sorgulamak tercihiydi. Düşündükçe daha sınayıcı bir zahmetle anlaması da gerekecekti. Elbette düşünmeliydi.

Güneş, neden bir anda: ''Gitme.'' demesine rağmen sonrasında: ''Git.'' demiş olabilirdi? Ne olmuştur da fikri birdenbire değişkenlik göstermiştir? Zihninde dev bir soru işareti oluşturmuştu. Sorununun yalanlarla kuşkulardan sıyrılmış yanıtının düğümleri inşa ediyordu. Negatif düşüncelere tutunmak istemiyordu. Bakışlarının aralığında kovsa bile gitmemesini arzusunu anımsıyordu. Şimdi bir sebebi olması gerektiğine dair inancı fazlasıyla artıyordu. 

ONSRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin