Merhabalar!
Geldik 3. bölüme umarım seversiniz. ♥️
***
Yine kâbuslarla boğuştuğu bir gecenin sabahında gözlerini açmıştı. Sabahları önceleriyle ilgisizdi. Oysaki gün başlangıçları vardı ki gerçekten öyleydi. O zamanlar hakkı verilen dürüst bir günaydındı. Güne neşeyle uyandırır yüreğini hoplatırdı. Tamamının ötesinde her şeye rağmen gülümseyen yüzü özeldi. Bugünlerin takıldığı pençesinde anımsayıp özlem duygusunu bile tadamadığı sabahlara dair hiçbir şey yoktu. Hepsi hayatından tek tek yitip gitmişti. Terk edilmek mecburiyetinde takılı kalmıştı.
Daha başka daha güzel sabahlar olmalıydı fakat geceleri aklında kalıyordu. Felaket anlarla acısı yenilenerek oradaydı. Her kabusla beraberce sıçrayarak inlemelerle uyanışları, gerginleşmiş vücudunu serbest bırakmaya çalışırken ağrıları, ellerini sıkmaktan tırnak izleriyle dolan avuç içleri, yastığa sıkıca sarılışları, yalnızlığının teminatı dört duvar. Kâbusların ardından uyanıkken içinde kalandı. Uyuyamaması ile birlikte gelen gözyaşları seldi. Belirli bir saatten sonra ağlamaktan uykusu gelirdi. Bu sefer mevzu farklıyken eski ağlayışlarla eşdeğerdi. Fazlalıkla hâlâ izni yoktu. Uyuyamazdı. Giderek ilerleyişinde korkutucu seyri sürdürürken hastalığa yakındı. Bir tür işkenceden kurtulmak için ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Ona hiç iyi gelmediği kesindi. Travmasını tetikliyor berbat bir hâl almasını sağlıyordu.
Ruhunu her teslim etmeye çalıştığı üzüntülü kapanışlarda anne babasını gördüğü kâbuslarla hatırlamak canını acıtıyordu. Yokluklarını verebilecek nice kâbus birikiyordu. İnadına biriktiği güzel anıları anımsamak isterken yetinemiyordu. Hatıralarını gölgeyen yası karanlıktı. Gözlerini diktiği tavanı boşluğa bakarak izliyordu. Tekrardan tavanla baş başa kalmıştı. İyilik edemeden zalim davranılması tükenmezdi. Yaşadıklarını düşünmekten sıyrılabildiği ilk anın fırsatıyla aklına bugün okulda olması gerektiği gelmişti.
Olması gereken rahat yerden kalkabilecek gücü bulmuştu. Sayısız gece karanlığının ölü ruhunu daha orada bırakmıştı. Emaneti dahi değildi. Hepsi kaybolup gitsin istiyordu. Evin içinde gezinirken ruhunu ele alan sessizliğin çığlığını duyuyordu. Eğer aynı vaziyette devam ederse artık böyle mi yaşayacaktı? Denilen gidişata yaşamak olur muydu? Olur da böyle devam edecekse alışması ehline olacaktı. Canı daha az yanardı. O günün ardından zamanı durduran bir güz vardı. Yemeden içmeden kesildiği ilk an sayılamazdı. Açlığı hissetmemeye başlamıştı. Zorla uyumak misali keyifsizce yiyip içiyordu. Biraz da yaşamıyormuş tavrında kalbi kesilip atılmıştı. Kesilen bir noktanın zerre uyuşmadan yakması adaletsizdi.
Aynanın karşısına geçtiğinde kendini küçümser gibiydi. Acısını gözlerine bakınırken görüyordu. Bir keder daha nasıl da simasının her bir çizgisinde oturaklıydı? Yalnızlığının sadece birkaç gününde bu hâli nedir? Küçümsemekten öte ayağa kalkmasını söylemeliydi. O kâbusları gördüğünde sırılsıklam olmuş vücudunu eski feraha erdirmeliydi. Ruhundaki acıları da içinden söküp almasını istercesine duş almıştı. Bıraktığı yangınları çatır çatır körüklüyordu.
Bir yardım elinden çok en azından edebileceğini hissettirecek o kişinin yokluğunu hissediyordu. Annesinin yokluğu... Hayatındaki bazı sınavlar Güneş'i ailesine ve sevdiklerine daha sağlam bağlarla sarmalamıştı. Annesini ruhunda ne denli yaşatacaksa öldüğünü de bu kadar kabullenmek mecburiyetinde eziliyordu. Sahice kabul görebilir miydi? Hazmedemiyordu. Kendi vaziyetiyle yokluklara alışabilmek çetindi. Yapabilmenin zor olduğu ölçümde eylemleriyle donatmak adına sürece yayılmak istiyordu. Zorunlulukla henüz altından kalkamadığı ağırlıklar çoğalmaktaydı. Lisan aracılığıyla anlatılamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONSRA
Romance"Yaşarım, senin için bile olsa yaşarım ben sen korkma. Seni korkutmalarına izin verir miyim?" "Vermezsin, vermezsin de kendin için de yaşa." "Senden önce sadece vardım, sen gelince yaşamaya başladım. Hayatı yani hayatımı buldum." Telafi amacıyla yal...