6

27 2 1
                                    

İyi okumalar🌚

Eve geldiğimde saat 5 olmuştu. Yujin bir yandan televizyona bakım diğer yanda da yemek hazırlıyordu. Üniversite'ye yeni geçtiğimizde ayrı bir ev tutmuştum Yujin'le. Müstakil bir ev fakat çokta büyük değildi 2 katlı bir evdi. Çok büyük değil ama küçük de değil. Tam bize göre bir evdi. Benim ailem doktor oldukları için kendi klinikleri var.

Yujin'in de babasının iş yeri var. Annesi de öğretmen. Yujin'le çok iyi anlaşırdım. Onu hiç kırmamaya çalışırdım. O da beni hiç üzmemeye çalışırdı. Bu evde ben evde bulamadığım huzuru bulurdum. Aile ortamından çok arkadaş ortamları hoşuma giderdi ev içerisinde. Anlaşabildim arkadaşlarla tabii.

"Aç mısın? Yemeğin olmasına yarım saat var."

"Yok yok aç değilim acele etme."dedim yatıştırırcasına.

" Buluşma nasıl geçti. Tahmin ettiğin gibimiymiş çocuk?"

"Alakası yok. Çok tatlıydı. Konuşkan, enerjik, nazik... Eğlenceli geçti yani."

Yujin birazcık şaşırmış a benziyordu. "Oo beklemiyordum. Hiç kaba değil yani?"

"Yoo değil. Aksine. Kırmamaya özen gösterdi. Sanırım ilk tanışmamızda bne biraz gatiptim. Ondan oldu sanırım." Hem olup biteni söylerken aynı zamanda çantamı komodine bırakıp elimi yıkamaya gittim.

"Yemek yerken film izlemeye ne dersin Jimin!" diye bağırdı Yujin. Sanırım buna bu aralar ihtiyacım vardı. Kafamı dağıtmak istiyordum. Son günlerde biraz stresliyim. Buluşmada olduğum duruma aldanmamak lazım. Normalde hep kâbuslarım aklıma geliyordu çünkü.

" Olur. Sen seç ben açarım!"

"Tamam!"

Hemen yukarı çıkıp üstüme rahat gri eşofman ve beyaz kısa kollu bir bluz giydim ve aşağıya indim. Yujin çoktan filmi seçmiş ve yemekleri tabaklara koymsk için hazırlık yapıyordu. Tabakları elime verdi ve film izlemeye başladık.

&&&&&&&&&&&&&

Filmin ortalarında Yujin konuştu.

"Bir takım kâbuslar gördüğünü söylemiştin. Hala görüyor musun Jimin?"

Maalesef hala görüyordum.

"Evet görüyorum. Yani en son dün görmüştüm işte sanırım bugün de görürüm."dedim neşesizce. Ne güzel film izliyorduk neden sordu ki şimdi! Ama Yujin oldukça ciddi görünüyordu. Ruh hallerinin çabuk değiştiğini söylemiştim.

" Jimin bu pek normal bir şey değil. Sürekli aynı tür rüyalar görmek. İstersen bir annenlere sor onlar sana bir doktor ayarlasınlar. Ne dersin?"

Buna ihtiyacım yoktu. Doktor ne yapabilirdi ki. İlaç verip kâbusumu mu silicekti. Yoksa iğne yapıp bilinçaltımı mı kapatıcaktı. Doktor hiçbir şey yapmayacaktı. Yapamazdı da.

" İstemiyorum. Eğer ilerlerse o zaman giderim. Şimdi daha erken."

"Peki sen bilirsin. Bir senin hep yanındayım. Biliyorsun değil mi?"

Bu doğruydu. Yujin benim her zaman yanımda olmultu. Beni hiç bırakmamıltı. Ona çok şey borçluyum. Saçlarına bir öpücük kondurup onu kendime çektim.

"Elbette biliyorum."

Elini belime dolayıp filmi izlemeye koyulduk.

&&&&&&&&&&&&&

Sonunda film bittiğinde tabaklarımızı yıkayıp düşlerimi fırçaladıktan sonra yatmak için odalarımızda çıktık. Pijamamı giyerken. Bir yandan da aklıma o çocuk geliyordu. Jungkook. Acaba şuan napıyordu. Hiç benim hakkımda bir şey düşünüyor muydu. Benim onu düşündüğüm gibi. Film izlerken onun o suratını aklıma getirdim. Bana biraz tanıdık geliyordu. Ama nereden onu bilemiyordum. Birkaç kez görmüştüm sanırım onu. Çok eski olması lazım. Yada sanırım pek yakınım değildi. Pek samimiyetim yoktu. Yoksa mutlaka en azından nereden olduğunu hatırladım. Ama eskileri boşverdim. Sonuçta artık onunla arkadaşım değil mi? Önümüze bakmalıyız. Umarım gelecekte iyi günlerimiz olur Jungkookla. Onu gerçekten sevmiştim. O iyiydi.

Bu düşünceleri kafamdan sildim ve bir daha korku dolu kâbuslar görmemek dileğiyle gözlerimi kapattım.

Blessure - JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin