⛅GERÇEĞİN ENKAZI⛅
Kahverengi gözleriyle yüzümü ilgiyle inceleyen kişi Benan'dan başkası değildi.Ona dair herşeyi unutsam bile gözlerini asla unutamayacağımı biliyordum. Kuru topraktan bir ton koyu, ama ıslak topraktan da bir ton daha açıktı gözlerinin kahvesi. Unutmam söz konu değildi çünkü o gözleri ilk gördüğümde henüz yaşadığım her olayın en ince ayrıntısını bile hatırlayacak kadar gençtim.
Gözleri aynıydı fakat o değişmişti, yer şeyiyle. Onu son gördüğümde boyu bu kadar uzun değildi sanki, en azından ona bakmak için başımı şimdiki gibi kaldırmak zorunda kalmıyordum. Saçları hep hatırladığım gibi gür ve koyu renkliydi fakat artık eskisi kadar uzun değildi, biraz kısaltmıştı. Hiçbir zaman çelimsiz bir vücuda sahip olmamıştı ama şimdi bedeni bir hayli yapılıydı. Yüzünün oturmamış hatları kaybolmuş, yerini keskin ayrıntılara bırakmıştı.
Ne söylemeliydim?
Gözleri bir an bile benim üzerimden ayrılmazken "Merhaba," dedi. Sesi de değişmişti. Eskisine göre kalın ve tok bir ses. Tam dudaklarımı aralayıp cevap verecekken "Naz," diye devam etti.
Dudaklarım aralandı, gözleri hâlâ bendeydi ama Naz'a hitaben konuşmuştu. Bakışlarını benden ayırmazken benimle konuşmaya bile tenezzül etmemesi sinirimi bozmuştu.
Naz üzerindeki şaşkınlığı henüz atamamış olmalı ki daha cevap vermemişti. Bense üzerimdeki şaşkınlık kırıntılarından çoktan kurtulmuş meydan okuyan gözlerle karşımdaki gözlere bakıyordum.
"Oğlum ne yapıyorsun kapıda?" Seçil teyzenin sesi içeriden gelirken sonunda bakışları benden uzaklaşmış, arkasına çevrilmişti.
Topuklu ayakkabının zeminde çıkardığı tok sesler git gide yaklaştı ve Seçil teyze görüş alanıma girdi. Bakışları Benan'dan arkasındaki bana kayınca gözleri parladı. "Geldin mi kızım? Hadi içeri girin de hep birlikte ailecek güzel bir akşam yemeği yiyelim." Bu evdeki herkes gibi Seçil teyze de farkındaydı Benan'la aramızdaki iletişimsizliğin, muhtemelen şimdiki sözlerinin sebebi de ortamdaki gergin sessizliği ortadan kaldırmaktı.
Boş bakışlarımla ona bakarken Seçil teyze çoktan oğlunun koluna girmiş, onu salona doğru götürmeye başlamıştı.
Donuk bakışlarımla boşalan girişe bakarken "Şara," dedi Naz. Şu anki halimden yalnızca o anlardı, bakışlarımı gözlerine perçinledim. "İyi misin?"
Alayla gülümsedim, "Biliyor musun Naz, kapıyı ilk açtığında değiştiğini düşünmüştüm. Çünkü gözleri bana farklı bakıyordu ama yanılmışım o hiç değişmemiş, Benan yine aynı Benan." Naz üzgün gözlerle bana bakarken devam ettim. "Bana selam bile vermedi," histerik bir şekilde güldüm. "Bir de benden onunla evlenmemi istiyorlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞİN DOĞUŞU
Ficción General"Her güneş bir gün doğar." Herkesin bir yıldızı vardır. Dünya'nın yıldızı güneş, Mecnun'un Leyla, Mevlana'nın Şems, gülün bülbül, toprağın su. Şara ise sevdiği adamın yıldızı olmayı dilerken unuttuğu bir şey vardır: Herkesin tek bir yıldızı varken h...