Bu bölüm 1234 kelime haberiniz olsun. Oy verin yani muck 👁️👄👁️
"Bugün 14 Şubat!"
"Ah doğru ya, unutmuşum."
"Hediye alacaksın değil mi lan?"
"Hediye bir sevgi göstergesi değildir Taehyung."
"Ya o alırsa?"
"Ben de alacağım tabii ki ama sadece karşılıklı olmasını istediğim için."
"Saçma olacak ama hediyeyi genellikle erkekler kızlara alır ve şey-"
"Ve ikimiz de erkeğiz, anladım."
"Jimin?"
"Efendim?"
"Bana da bir hatun ayarlasan? Yani ben sizin gibi bir ilişki yaşayamam ama en azından bir 14 Şubatlık bir şeyler?"
"Haha tamam bakarız. Jungkook'a sorarım."
"Teşekür ederim bro."
"Ve sanırım benim gitmem gerekiyor Tae. Sonra görüşürüz."
"Görüşürüz Jimin ve unutma, hediyeee."
"Peki, unutmam."
Taehyung 14 Şubat'ı her zamanki gibi yalnız geçiriyordu. Her ne kadar bir sevgilisi olmasa da flörtleştiği birçok kız vardı. Bana, Jungkook'a hediye almam için yalvarıyordu.
Hediye bir aşk göstergesi değildir ki?
Ben aslında bu gibi günlere pek ilgi ile bakmam ama Jungkook'u seviyordum, mecburum yani.
Evet.
Mecburum.
Onu mutlu etmek benim zorunluluğum.
Sadece,14 Şubat ile ilgili garip bir travmam var da.
Bu gibi günlerden hep nefret etmişimdir.
Sıkıcı suratıma arabama bindim. Jungkook'un en sevdiği renk siyahtı ve bu yüzden de kırmızı olan arabamı siyaha boyatmıştım.
En sevdiğim renk bundan sonra siyah.
Arabayı Jungkook'un evine doğru sürmüştüm. Fakat Taehyung'un evinin alt mahallesinde kırmızı bir arabayla karşı karşıya kaldım. Son anda kaza yapacakken ikimizin de ani hareketiyle frene basıp arabayı durdurmuştuk.
Dur bir dakika-
Arabanın içindeki Jungkook mu?
Ama onun arabası siyah değil miydi?
Arabadan inip kırmızı arabanın sürücü koltuğundaki cama tıklattım. Camı açtığında şaşırmış gibi duruyordu. Sonradan gülümsedi.
"Tesadüfün böylesi."
"Jungkook bu araba senin mi?"