Keyifli okumalar *sonsuz kalpler*
-----------
Taehyung'un evinin bahçesi oldukça soğuktu. Bahçede, siyah arabaya doğru yürüyen ikilinin ortak noktası ikisinin de üzerinde doğru düzgün kalın bir mont olmamasıydı. Taehyung, evde giydiği ince bir hırkaya sıkıca sarılmıştı. Bogum ise öğlen sıcağında giymeye karar verdiği ceketiyle duruyordu.
Arabasının kapısını açtıktan sonra Taehyung'a döndü. Binmeden önce, "Görüşürüz" demekten başka söyleyecekleri vardı. Ancak bunu nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Esmer olan, arkadaşının konuşmakta zorlandığını fark etmişti. Bu yüzden ona sıcak bir gülümseme sundu.
"Bana söylemek istediğin bir şey mi var?"
Bogum, derin bir nefes aldı. Rahatsız görünüyordu. Gözleri bir süre başka bir yere dalsa da cesaretini topladığı anda arkadaşının suratına bakmayı başarmıştı. "Bana kızma..." dediğinde Taehyung onun ne kadar ince düşünceli bir adam olduğunu bir kez daha hatırlamıştı. Buz gibi havada bile arkadaşının utangaç tavırlarından ötürü içinin ısındığını hissetti. Çünkü biliyordu ki onu kırmak istemediği için konuşmakta bu kadar zorlanıyordu.
"Kızmayacağım. Ne söylemek istediğini tahmin edebiliyorum aslında."
"Jungkook ile çok erken nişanlandınız, Taehyung."
Taehyung'un gülüşü solmuştu. Arkadaşına karşı doğru düzgün açıklama yapabilecek durumda değildi. Bu yüzden köpek yavrusu bakışlarıyla birlikte yalnızca sustu.
"Birbirinizi seviyorsunuz, bunu ben de görebiliyorum, ama nişanlanmak ve evlenmek çok farklı olaylar. Boşanmış iki kişinin oğluyum. Bu yüzden olsa gerek, evlilik benim gözümde oldukça ciddi bir şey. Çünkü çok iyi bildiğim bir şey var. İki insan birbirini yeterince tanımıyorsa evlenmemeli. Aralarındaki aşk ne kadar büyük olursa olsun evlenmemeliler."
Tekrar derin bir nefes aldı. Taehyung'un tek kelime etmeden dinliyor olması onun daha fazla gerilmesine sebep oluyordu. Çünkü ne düşündüğü belli değildi. Taehyung ona hak veriyor muydu yoksa içten içe onu yargılıyor muydu, anlaşılmıyordu. Arkadaşına güvendi ve şöyle devam etti, "Jungkook'un sana karşı sert davrandığını düşünüyorum."
Taehyung buna karşılık daha fazla sessiz kalamamıştı. "Jungkook'un karakteri böyle. Onu bu şekilde kabullenmek zorundayım. Herkes istediğim gibi olamaz. Birini seviyorsam... sadece uyum sağlamak zorundayım. Onun değişmesi imkansız. Hiçbirimiz lisede değiliz. Karakterimiz artık değişmez. Yapmacık bir ilgi gösterisi istemiyorum. Jungkook'un böyle biri olmadığını kavradığım için beklentilerimi düşürdüm."
"Sana anlatmaya çalıştığım kısım tam da buydu. Sen onu kabullendin ve beklentini düşürdün. Ancak Jungkook'un davranışlarına baktığımda senden büyük beklentileri varmış gibi görünüyor. Senin karakterini kabullenmemiş gibi. Eğer kabullenseydi o da bekletilerini düşürürdü. Bununla birlikte senin diğer insanlarla yakın temasta olmaktan hoşlandığını bilir, görmezden gelirdi."
Arkadaşı yeniden sessizliğe gömüldü. Bu yüzden Bogum, arkadaşının omuzlarını kavradı ve destek vermek istercesine sıktı. "Sana ayrılmanı söylemedim. Düzgün bir ilişkiyi ne kadar istediğini ve hazır olduğunu biliyorum, fakat görüyorum ki karşındaki insan henüz hazır değil. Beni yanlış anlamanı istemiyorum. Bence Jungkook duygularını yeni yeni kabulleniyor."
Taehyung, onun haklı olduğunu düşünüyordu. Taehyung, duygularını kabullense de Jungkook çoğu zaman geride durmuştu. İlişkilerinde Jungkook'un peşinden koşmaktan başka bir şey yapamıyordu. Bu noktada Bogum'a hak vermişti. Jungkook, duygularını yeni kabullenen biriydi ve ona göre davranıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save It Til Morning | Taekook
FanfictionKim Taehyung, skandallar yüzünden sahneye yeniden çıkamayacak durumdaydı. Şirketi, Taehyung'u kurtarmak için bir plan yapmıştı. Basit bir plandı, Taehyung halk tarafından destek görecek bir doktorla birkaç aylığına nişanlı rolü yapacaktı. Zaman geç...