İçime sinmedi ama yine de atıyorum. Öteki türlü bölüm elimde kalınca baştan düzenliyorum iki iş oluyor bana, yorucu yani.
Keyifli okumalar *sonsuz kalpler*
--------
Jungkook, ağırlaşmış göz kapaklarını açmaya çalışırken yumuşak bir yerde yattığını hissetti. Ardından oturma odasının tavanıyla karşılaştı. Bulanık görüyordu ve başı fazlasıyla dönüyordu. Bir süre görüşünün düzelmesini bekledi, bu esnada sessizdi. Jungkook ses çıkarmasa bile evin içindeki sesleri algılıyordu.
Görüşü düzeldikten sonra yattığı yerde kıpırdanmaya başladı. Oldukça dar bir alanda yattığını fark edince oturma odasındaki koltuklardan birinde olduğunu anladı. Etrafına bakındığında oturma odası boş görünüyordu. Koltuktan kalktı ve başı döndüğü için ayakta dikilirken sallanmaya başladı.
Bu esnada odaya giren kişi henüz kapının önündeyken ona, "Otursan iyi olur." dedi. Jungkook, sesin sahibini tanımıştı. Zaten yürüyecek hali de yoktu. Koltuğa oturdu ve biraz aşağıya kayarak koltukta başını yaslayacak bir yer buldu. Kızıl saçlı olan, hemen çaprazındaki tek kişilik koltuğa yerleşti. Jungkook'un kapalı gözlerini, hafif aralık dudaklarını ve nefeslerinin sıklığından dolayı hızlı hızlı hareket eden göğsünü izliyordu.
"Ne zaman geldin?"
"İki saat önce geldim. Senden haber alamayınca endişelenmiştim."
"Beni ne zaman aradın ki? Ne kadar süredir o haldeydim?"
"Emin değilim. Sabah saatlerinde sana ulaşamadım ve buraya geldim." Sehpanın üzerinde duran Jungkook'un telefonunu eline aldı. "Telefonundaki bildirimlere bakılırsa..." Biraz aşağı kaydırdı ve gelen en son bildirimin saatine baktı. "Dün geceden beri bir bıçakla bekliyorsun."
"Şu an saat kaç?"
"Beş."
"Kahretsin! İşe gitmedim." Telefonunu arkadaşının elinden aldı ve bildirim ekranına baktı. Asistanı bolca mesaj atmış, onu defalarca kez aramıştı. Asistanına geri döndüğünde telefonu birkaç çalışta açılmıştı. Genç kadın, heyecanla, "Doktor Jeon!" demişti. "Siz iyi misiniz? Telefonunuza bir türlü ulaşamadım. Evinize gelmeyi düşünüyordum şimdi."
"İyiyim, kusura bakma haber veremedim. Hastalandığım için evime en yakın olan hastaneye gittim."
"Çok geçmiş olsun. İyi olduğunuza sevindim."
"İptal olan ciddi bir randevu yok değil mi?"
"Hayır, yok. İçiniz rahat olabilir. Onları başka bir güne aktaracağım."
"Teşekkür ederim. Sonra görüşürüz."
Jungkook telefonu kapattıktan sonra, "Nasıl böyle sorumsuzca davrandım, bilmiyorum."
"Bence artık gerçek bir insan oluyorsun."
Jungkook, çaprazında oturan arkadaşına ters bir bakış attı. Buna karşılık olarak arkadaşı bir kahkaha patlattı. "Ciddiyim, insanlar böyledir işte. Arada sorumsuzca davranırlar. Hatta bencillik de yapabilirler. Bunu iyi yöne çekiyorum sadece, ters ters bakma bana."
Bir cevap vermesine gerek kalmadan kapı çalmıştı. İkisi arasında kısa bir bakışma geçtikten sonra kızıl saçlı olan, "Jimin geldi sanırım." dedi.
"Başka kim olabilir ki?"
Kızıl saçlı, ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Jungkook, başını ellerinin arasına almıştı ve ağrının yavaş yavaş geçtiğini hissediyordu. Kapı açılır açılmaz bir gürültü koptu, "Siz ne halt ediyorsunuz?! Kaç defa aradım sizi! Neden kimse telefonlarıma cevap vermiyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save It Til Morning | Taekook
FanficKim Taehyung, skandallar yüzünden sahneye yeniden çıkamayacak durumdaydı. Şirketi, Taehyung'u kurtarmak için bir plan yapmıştı. Basit bir plandı, Taehyung halk tarafından destek görecek bir doktorla birkaç aylığına nişanlı rolü yapacaktı. Zaman geç...