Bölüm 18: Şekerli Bir Oyun

20.4K 2.5K 6.9K
                                    

Bu bölüm toplamda dört kez baştan yazıldı. Özellikle son kısımda ne olacağına asla karar veremediğim için küçük bir sinir krizi geçirmiş olabilirim. SITM ilk yazılmaya başlandığında bu kadar zorlanacağımı tahmin etmiyordum. Konudan daha çok karakterler beni yoruyor. Bir de hikayenin gidişatına ters olarak soft yazmak istiyorum ama olmuyor. Karakterleri en başından kaos için yaratmışım resmen...

AMA GÜZEL HABER, DİĞER BÖLÜM SMUT OLABİLİR!!!!!!

Keyifli okumalar diliyorum *sonsuz kalpler*

---------

Koyu gri iki perdenin arasında kısacık bir boşluk vardı. Sabahın ilk ışıkları o boşluktan havasız odanın içine süzüldü ve yataktaki iki bedenden birini buldu.

Güneşten korunmak adına başını yastığa yasladı fakat çoktan uyanmıştı. Sızlanarak yatakta hareket ettiğinde ayakları yumuşak bir tene sürttü. Gözlerini açmadan önce yumuşak tenin sahibinden bir azar işitti, "Jimin, beni uyandırmamanı söylemiştim."

Jimin'in gözleri sonuna kadar açıldı. Ürkek bakışlarla yan tarafındaki sarışın adama baktığında çığlık atmamak adına kendini zor tuttu. Yutkunmakla yetinmişti. Eski sevgilisi, Yoongi, hemen yanında yatıyordu.

Dişlerini sıkarak yatakta doğruldu. Yorganı hafifçe kaldırdı ve bedenini kontrol etti. Çıplaktı. Elleriyle yüzünü ovuşturduktan sonra, "Kahretsin..." diye mırıldandı. "Yine mi?"

Yoongi, yatakta gözleri kapalı bir halde uzanmaya devam ederken, "Öğlene kadar burada kal." dedi.

Jimin'in kafası o kadar dağınıktı ki öğlen ne yapacaklarını unutmuştu. "Neden?" diye sormak zorunda kaldı.

Yoongi tek gözünü açtı ve Jimin'e baktı. Ağzını açmadan bir süre öylece durdu ve eski sevgilisinin şaşkınlığını izledi. Ardından bir sekreter olarak görevini yapmak adına, "Kim Taehyung'un klip çekimleri bugün başlıyor." diyerek programının bir kısmından bahsetti.

"Ah, bunu nasıl unuturum..."

"Eminim nasıl yatağa girdiğimizi bile hatırlamıyorsun. Senden pek bir şey beklemiyorum. Sekreterin olarak iş programını ve yatağa nasıl girdiğini hatırlatmak için buradayım."

Jimin'in gözleri komodinin üzerindeki şarap şişesine kaydı. "Sadece alkol almamam gerektiğini hatırlatsan yeterli. Hem işimi hem de özel hayatımı kısa bir süreliğine unutup bütün sabah aptal gibi davranıyorum."

"Evet, beni dinleyen bir herif olsaydın kesinlikle içmezdin."

Bunun üzerine söylenecek pek bir şey kalmamıştı. Jimin, ayaklarını yataktan aşağı sallandırdı ve soğuk zeminle buluştu. Yerdeki iç çamaşırını gözüne kestirdi. Hızlıca yerden aldı ve bacaklarından geçirirken Yoongi'ye bir soru sordu, "Kahvaltı etmek ister misin? Biliyorum pek sevmezsin ama..."

"Sadece kahve."

Yoongi'nin yataktan kalkmayacağına neredeyse emindi. Kahve içerken karşı karşıya oturacaklarını düşündü ve kendini tuhaf hissetti. Eski günlere ait bir şeylerin yeniden yaşanması onu az da olsa korkutuyordu. İşin gerçeği, evdeki her şey eskiydi. Jimin'in bütün korkularını yaşatacak, ona tuhaf hissettirecek kadar eskiydiler...

"Sadece kahve mi? Pekala..." Kalçasından geçen iç çamaşırla birlikte etrafa göz gezdirmeye devam etti. Kıyafetlerinin kırış kırış olduğunu fark etti. Bunlarla çekimlere gidemezdi. "Dolabındaki kıyafetlere bakabilir miyim? Bu kıyafetlerle çekime gidemem."

"Neden?"

"Neden mi? Yoongi, gözlerini aç ve kıyafetlerime bak. Resmen hepsi aynı anda, hey bana bakın dün gece seks yaptım, diye bağırıyor."

Save It Til Morning | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin