|BÖLÜM-2-|

99 55 74
                                    

Bölüm Şarkısı: TNK- Sirenler


•Kelebek dünyayı gezmek istiyor, tüm çiçeklerin polenlerini tatmak istiyordu. Fakat bir günlük ömrüyle bunu nasıl başaracaktı ki? Kanatlarını bir kaç kez çırptı ve çınar ağacının dalından aşağıya süzülerek inmeye başladı. Uçuyordu... Uzun zamandır hayalini kurduğu şeye kavuşmuştu. Tam o esnada kanatları durdu. İlerliyemiyordu. O bir örümcek ağına takılmıştı. Ve evet... O... O artık bir tutsaktı...



2.Bölüm:~Sen benim tutsağım olmak için çok masumsun, ama ben fazla kalpsizim...



Saf korku nasıldır bilir misiniz? Mesela izlediğiniz bir korku filminden dolayı yaşadığınız duygu saf korku değildir. Saf korku bir çocuğun gölgesinden korktuğu için kaçmasıdır. Çünkü bilmez onun kendisine zarar verip vermiyeceğini. Ama siz o filmin kurgu olduğunu bilir yinede içinizde bir ürperme oluşur. Evet, evet... Şimdi hatırladınız değil mi o ürpertiyi? İşte o saf korku değildir. Saf korku karşıdakinin kim olduğunu ve  ne yapacağını bilmemektir. Tıpkı o küçük çocuğun gölgenin ne olduğunu ve ne yapacağını bilmemesi gibi, tıpkı benim şu anda üstümdeki adamın kim olduğunu ve ne yapacağını bilmemem gibi. Tıpkı şu an saf korkuyu iliklerime kadar hissetmem gibi.



Ne kadar süre öyle kaldığımızı, şu an ne halde olduğumu, onun kim olduğunu bilmiyordum. Daha binlerce soru kafamda tur atıyordu fakat benim mavi  gözlerim onun kahverengi gözlerine bakarken bunlara cevap aramak çok zordu.



Gözlerimin en derinine bakıyordu. Bu hareketi nasıl olduğunu anlamadan beni sakinleştirmişti. Ağzımın üstünde baskı yapan elini biraz olsun gevşetti ama tam anlamıyla çekmedi. Kısık ve tehditkâr sesi kulaklarıma ulaştı.





"Şimdi ağzını açıcam ve seni bırakıcam. Ama bağırmayı, kaçmayı, bana vurmaya veya bunun gibi şeyleri yapmayı aklından bile geçirme! Anladın?"




Cevap bekleyen gözlerine odaklamdım. Kafamı onaylar şekilde salladım. Eli ağzımın üstünden tamamen çekildiğinde dudaklarımı hafif aralayıp güçlü bir nefes alıp kesik kesik geri bıraktım. Gözlerimin içine bakarak üzerimden kalktı ve kollarımı serbest bıraktı. O an kollarımın acısını fark ettim, ağzımdan küçük bir inleme firar etti ve parmaklarımı acıyan kısımların üzerinde gezdirdim. O ise ayakta dikilmiş vaziyette gözlerime bakıyordu. Hemen doğruldum ve ondan bir kaç adım uzaklaştım. Gözleriyle beni durdurmuştu, bir adım daha atmamam gerektiğini belli eden bakışlar atıyordu. Bu sefer normal düzeydeki sesi kulaklarımı doldurmuştu, benzerlik ise hâlâ tehditkârdı.



"Biraz daha gidersn seni yakalrım ve emin ol az önceki kadar sakin davranmam!"



Gözlerinin kahverengisi az önceye göre daha yumuşaktı. Uslu bir çocuk gibi kafamı aşağı yukarı salladım. Fakat korkunun her tonu yüzümdeydi, bunu biliyordum.



Bana doğru bir adım attı. Ah! Hayır! Yine bana doğru geliyor. Olamaz olamaz... Gözlerimi sımsıkı kapatmış onun ne yapacağını bekliyordum. Kesin tek hamlede boynumu kırıcak ve beni öldürecekti. Dokuz saniye geçmişti ama hiç bir şey yoktu. Gözlerimi açtığımda koltukta uzanmış, ayaklarını sehpaya uzatmış ve gözlerinide yummuş olarak girdi görüş açıma.



=Bu ne rahatlık yiğidim, beni ara!=



İç sesime normal koşullarda gülebilirdim. Fakat ufacık bir detay var:



-Biz normal bir ortamda değiliz!


Kısık sesime çok takılmamaya çalışarak dudaklarımı araladım.




İncinmesin KanatlarınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin