●Ruh Eşi
Arkamda duyduğum ayak sesiyle beraber vücuduma bir titreme yayıldı. Orada biri vardı ve o melez değildi. Bir vampir ardımda duruyordu. Dudaklarından çıkan hırıltıyı, kısık gülme sesini duyabiliyordum. Çöktüğüm yerden ayaklandım. Duvara tutunarak arkama döndüm. Bir karaltı gibi karşımda dikiliyordu. Önünde duran meşalenin ışığı yüzüne vuruyordu. Mavi gözleriyle Riley, bana bakıyordu. Yüzündeki gülümseme kaçıkcaydı. Hissettim. Bana zarar verecekti. Eline bir koz geçmişti ve katilim bunu kullanmaktan zevk alacaktı." Riley. " dediğimde bana doğru bir adım attı.
" Biliyor musun Lena? Vazgeçmiştim. Seni öldürmekten vazgeçmiştim. Daha doğrusu Victor beni engellemek için işkence ettiğinde kabullenmiştim. Kendi kendime bu davayı bırakmam gerektiğini söylemiştim. Oysa şimdi sen karşımdasın. Victor burada değil. Safrina burada değil. Seni kurtaracak kimse yok. " bu durum çok komikmiş gibi gülmeye başladı. Kahkahaları koridorda yankılanırken yapabileceklerimi düşündüm. Onunla savaşabilir miydim? Avcumu sıktım. O bir vampirdi. Silahsızdım. Ama bu savaşamayacağım anlamına gelmiyordu.
" Neden bana zarar vermek istiyorsun? Neden!" kanlanmış gözleri beni buldu.
" Hepsi onun için… Victor için… "
" Neden! Benim kim olduğumu bilmiyor musun?"
" Kimsin sen Lena? Onun aşık olduğu kadınsın. Onun hayatını karartacak olan kadınsın. Ona acı çektireceksin ve sen buna çoktan başladın bile."
" Ben… Ben ona hiçbir şey yapmadım. " gülümsedi. " Ama bu yapacak olduğun gerçeğini değiştirmez. Bu yüzden ölmelisin. " dediğinde geriye adım attım. Bu hareketim onun yüzündeki tebessümün solmasına yol açtı. Bu anda zihnimde bir ses yankılandı.
'Kaç'
Ona uydum. Arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Arkamdan gelen ayak seslerini duyabiliyordum. O da benim gibi koşuyordu. Her adım atışında daha çok yaklaşıyor. Benimle oynuyordu. Bu âdeta bir kedinin yemeğiyle oynaması gibiydi. Burada yemek olan ben oluyordum.
'Dur.'
'Kendini savun.' dediği anda durdum. Ona döndüm. Riley bunu beklemeyerek hızını azaltamadı ve üzerime düştü. Bedenim sert zemine çarptı. Başımda acıyı hissedebiliyordum. Gözlerim açılıp kapanırken etrafın döndüğünü hissettim.
'Odaklan.'
' Zaman kazan'
Derin bir nefes çektim ve gözlerimi açabildiğim kadar açtım. Onu üzerimden ittim ve ayağa kalktım. Ancak ayakta durmam uzun sürmedi beni ayağımdan yakalayıp yere çekti. Ellerimle yüzümü korumaya çalışsam da burnumdan kan akıyordu. Kırılmamıştı ama sızlıyordu. Ağzımdan çığlıklar kaçarken bacağımı ondan kurtarmak için ittirdim. Bu onu durdurmadı. Ayağımı mengene gibi sıkıyordu. Bekledim. Gücümü toplamam gerekiyordu. Başıma aldığım darbe beni zorluyordu. Gözlerimi zar zor açıp kapatıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aydınlık Ve Karanlık
FantasyOnu tanımıyordum, kim olduğunu bilmiyordum, yüzünü, bedenini, adını dahi bilmiyordum. Onu yalnızca bir defa görmüştüm. Ona da görmek bile denemezdi. Zihnimde yalnızca yarim yamalak bir görüntüsü vardı. Karanlığın arasında parlayan parlak siyah gözle...