●Ruhun Ölümü
Hastalık ruhuna
yayıldığında artık senin için ilaç yoktur.
Gece sıçrayarak uyandım. Nefes nefeseydim. Boğazım acıyordu. Kâbus görürken çığlık atmış olmalıydım. Yataktan doğruldum ve gördüğüm yüzle irkildim. Camın önünde duruyordu. Siyah gözlerini yüzüme dikmişti. Elinde tuttuğu hançerin kabzasını çevirip duruyordu. Cam açıktı. Oradan girmiş olmalıydı. Hançeri gözlerimin içine bakarak son bir kez daha çevirdi ve kınına soktu." Bunu ne kadar daha sürdürmeyi düşünüyorsun?"
" Neden buradasın?"
Benim yaptığım gibi soruyu umursamadı. Masanın önündeki sandalyeyi çekti ve oturdu. Uykusuz görünüyordu. Yorgun. O bir tanrıydı. Bir tanrı yorulur muydu?
" Kendimi sana karşı durdurmaya çalışıyorum. Anlamaya çalışıyorum seni. Bekliyorum, seni yerle bir eden o sorunu çözmeni bekliyorum. Fakat sen, korkaklık ediyorsun. Kendine işkence çektiriyorsun ve en kötüsü de bunu bilerek, isteyerek yapıyorsun. " dediğinde gözlerimi ondan çevirdim.
" Sana kurtarıcı diyorlar ama sen daha kendinle başa çıkamıyorsun. "
" Suçlu olan benken ne yapmamı bekliyorsun? Onlar benim yüzümden öldüler. Eğer ben doğmasaydım. " dedigimde elini sertçe masaya vurdu. Öfkeli gözlerini bana dikti ve ayağa kalktı.
" Sen bir aptalsın! Zayıfsın! İçinde barındırdığın gücü haketmiyorsun. Bir Tanrı olmayı haketmiyorsun. "
" Bu gücü ya da bu kaderi ben istemedim. " güldü. Başını sağa sola salladı.
" Kaderini kimse seçemez Lena. Fakat olacakları bilmeden önce sen yazarsın. Kaderini kendi ellerinle dikersin. " yüzünü sıvazladı. Kendini zor tutuyormuş gibi görünüyordu.
" Sen busun ve bundan kaçamazsın. Aptallık edip kendi kendine zarar veremezsin. "
" Bunu isteyerek mi yapıyorum sanıyorsun? Bu kabuslardan ne kadar kurtulmak istediğimi tahmin bile edemezsin!"
" O halde neden hala onun yanına gitmiyorsun? Sen onun karşısına çıkmaya utanıyor ya da çekiniyor değilsin. Sadece böyle diyerek kendine bir bahane bulmaya çalışıyorsun. Sen kendine bilerek bunu yapıyorsun!" dediğinde sustum. Söylediklerine diyebilecek tek bir şeyim yoktu. İçimde bunu yapmamı engelleyen bir şey vardı.
" Vicdan Lena. Sen vicdan azabından kurtulmak için kendine acı çektiriyorsun. Böyle yaparsan geçeceğini sanıyorsun. Unutabileceğini umuyorsun. Ama bilmiyorsun. Unutmak için önce yüzleşmek gerekir. "
Yatağıma yaklaştı. Tam yanımda durdu ve nazikçe yanağıma dokunup yüzümü kendine çevirdi. " Bu dünya için fazla hassas bir kalbin var. Onu kırmak çok kolay. Seni yerle bir etmek çok kolay. Ancak benim çektiğim acıların yanında senin çektiğin bu acı hiç bir şey. Canın çok daha fazla yanacak. Üzüleceksin. Yaralanacaksın. Öğrenmen gerek… Kalbini korumayı öğrenmen gerek. Ruhundaki yaraları sarmayı öğrenmen gerek. Çünkü sen hayatin boyunca kendi kendini iyileştirmek zorundasın. " gözümden bir damla yaş aktı. Onun eline değdi. Sonra da avcundan süzülüp yere düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aydınlık Ve Karanlık
FantasíaOnu tanımıyordum, kim olduğunu bilmiyordum, yüzünü, bedenini, adını dahi bilmiyordum. Onu yalnızca bir defa görmüştüm. Ona da görmek bile denemezdi. Zihnimde yalnızca yarim yamalak bir görüntüsü vardı. Karanlığın arasında parlayan parlak siyah gözle...