Onu tanımıyordum, kim olduğunu bilmiyordum, yüzünü, bedenini, adını dahi bilmiyordum. Onu yalnızca bir defa görmüştüm. Ona da görmek bile denemezdi. Zihnimde yalnızca yarim yamalak bir görüntüsü vardı. Karanlığın arasında parlayan parlak siyah gözle...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
*James
6.Bölüm:Karanlıklar Kütüphanesi
Huysuzlanarak yüzümü yıkadığımda hala içeride bana söven saat cinini görmezden gelmeyi denedim ama sesi öyle tizdiki ellerimle kulaklarımı kapatmak istiyordum. Dün gece Kayla bana kalmam için koridorun sonundaki odayı verdiğinde ondan bir çalar saat istemiştim. Ama anlaşılan o ki burada normal olan hiçbir şey yoktu. O da bana içinde bir cin olduğunu söylediği bir saat getirmişti. Aslında onun kaçarcasına odamdan çıkmasından bu işin içinde bir şeylerin olduğunu anlamam gerekirdi fakat o anda bunu anlayamamıştım.
Havluyla yüzümü kuruturken odamdan gelen küfürleri duymamaya çalışıyordum. O şeyin çığlık çığlığa beni uyandıracağını düşünmemiştim. Bu nedenle ani tepki göstermiş ve saatin komodinin üzerinden yeri boylamasına neden olmuştum. Ama o bunu kendisine yapılan bir hayati girişim olarak algılamıştı.
Gözlerimden uyku akarken ayaklarımı sürüyerek odaya girdim. Benim girmemle sesinin oktavı daha da artarken, bu sesin ondan nasıl çıkabildiğini sorguluyordum. Onunla me kadar az konuşursam benim için o kadar iyiydi Ayrıca kendime yeni bir saat de bulmam gerekiyordu ve mümkünse içinde bir cin olmamalıydı. Ben hayatımda bu kadar kafadan kontak birini ne görmüş ne de duymuştum. O tam bir baş belasıydı.
" Bir daha bana vurursan senin o mavi gözlerini yerinden çıkarıp ızgara yapacağım. Anladın mı beni mayın kafalı?" başımı gereksiz söylenmelerine karşı salladım. Yatağımı düzeltirken birinin onu susturmasını diledim ve içeri giren uyku mahmuru Kayla dileğimin kabul olduğunun bir göstergesi oldu.
" Sabah sabah bu gürültü de ne?" diye ne olduğunu anlamak istermiş gibi odayı süzdü. Sonra gözleri öfkeyle saatin camına yapışmış olan Gogi'yi gördü.
