●İnfaz
Part 1
"
Üstümdeki pelerini düzeltirken yanımda Mia güçlü adımlarla bana eşlik ediyordu. Çan çoktan çalmış ve yasak başlamıştı. Şu anda burada olmamam gerektiğini biliyordum. Aslında bu yaptığımın koca bir delilik olduğunu da biliyordum. Ama yine de bir anda kendimi buraya sürüklenmekten alı koyamamıştım. Belki de hepsi Mia'nın üstün ikna yöntemlerinin sonucuydu fakat hata yaptığım ortadaydı. Yine de şimdi geri dönüş yoktu. Çoktan dışarı çıkmıştım ve yanımdaki tek güvencem olan Mia ile bozuşmak istemiyordum. Açıkçası Ares'in ve Victor'ın hatta etrafımda olan herkesin yaptığım bu şeyi öğrendiklerinden sonra verecekleri tepkiden emindim. Bana aptal diyeceklerdi ki kesinlikle bunu söylemelerinde haklıydılar. Nefesimi verdim. Tek umduğum daha fazla belaya batmamaktı ve ben yaptığım bu aptallıkla belanın içine gidiyordum. Bu anda kafamı duvarlara vurup aptallığıma karşı kendime kızmak istedim. Saniyeler öncesinde emin olduğum düşünceler yavaş yavaş yok olurken Mia bunu hissetmişçesine başını bana çevirdi. Gözleri çevreden gelebilecek tehlikelere karşı kırmızıya dönmüştü ve bu ister istemez ürkmeme yol açmıştı. Gözlerimi ondan kaçırırken köşeyi döndükten ve anında bizden birkaç metre uzaktaki hareketliliği hissettim. Bizim dışımızda birkaç kişi daha vardı ve tahmin edersiniz ki onlarda vampirlerdi. Mia, kukuletamı iyice indirdi ve önümü dahi göremeyecek hale getirdi. Diğer yandan koluma girdi ve benim onunla beraber olduğumu gösterircesine koluma girdi. Üstümde bakışlar hissederken tüylerim diken diken oldu.
" Ren, Sergei her şey hazır mı?"
" Evet prenses. Jet hazır durumda, araç sizi bekliyor. " diyen kalın erkek sesiyle yutkundum.
" Victor nerede?"
" Kendisi yarın yapılacak olan duruşma için çoktan yola çıktı. Hareketlerinizden haberi olmayacak. " dedi aynı ses.
" Pekala Sergei. Kimsenin yolumuza cikmayacagindan emin ol. Gidelim. " dediğinde hareketlenirken yanımda başka birinin daha varlığını hissettim. Hemen yanımdaydı ancak bedeni vücuduma değmiyordu. Ancak aramızda çok az bir mesafe olduğundan emindim. Ondan gelen soğukluğu hissediyordum.
" Merdivenlerden ineceğiz. Dışarı çıkana kadar başını açma. Ren ona yardım et." dedi Mia ve başka bir el daha koluma girdi. Merdivenlerden hızlıca indik ve kolumdaki el anında çekildi. Mia beni çekiştirirken koşmaya başladım ve vücuduma nüfuz eden buz gibi soğuk havayla titredim. Temiz hava ciğerlerimi doldururken başımdaki kukuletayı çıkardım ve etrafıma baktım. Karşımda, çimenlerin üzerinde lüks bir siyah araba duruyordu. Tek kapısı açıktı ve önünde kırmızı, siyah kaftanıyla sarışın irice bir adam duruyordu. Onun Sergei olduğunu tahmin ettim. Bakışlarım benden bir adım önde yürüyen adama kaydı. O da Ren olmalıydı. Sergei ile aynı takımı giyiyordu. Siyah saçları uzundu ve yarısını toplamıştı. Teni süt kadar beyaz, gözleri çekik ve dudağının hemen üzerinde uzun ince bir çizgi şeklinde yara izi vardı. Siyah gözleri soğuk ve vahşiydi. Kesinlikle korkutucu görünüyordu ama ben ondan korkmuyordum. En azından şimdilik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aydınlık Ve Karanlık
FantasyOnu tanımıyordum, kim olduğunu bilmiyordum, yüzünü, bedenini, adını dahi bilmiyordum. Onu yalnızca bir defa görmüştüm. Ona da görmek bile denemezdi. Zihnimde yalnızca yarim yamalak bir görüntüsü vardı. Karanlığın arasında parlayan parlak siyah gözle...