Steve bu akşam arkadaşı ile karşılaştığı için mutluydu. Belki de fazla mutluydu. Natasha ile kafede karşılaşmıştı ve biraz sohbet etmek istemişti.
Steve: Harikaydın.
Nat: Sağol Steve.
Natasha o gece Steve i görmemişti. Ama belli etmedi. Belki de arkalarda bir yerdeydi. Steve ile sohbet ettikleri sırada Steve in telefonu çaldı. Acilen okula gitmesi gerekiyordu. Ama Steve Nat ile biraz daha konuşmalıydı. Onu bırakmak istemiyordu.
Sonuçta kalktı. O kalktığı sırada Bucky arkadaşını görmüş ve selam vermek için yanına gelmişti bile. İlk başta ona hafif şaşkınca bakan kadını fark etmedi. Natasha nefesini tutmuştu ama dışarıdan sakin görünüyordu. Adam kot pantolon siyah tişört ve deri bir ceket giymişti. Ve Nat ı fark etmemişti. Steve onları tanıştırdığı zaman Bucky de aynı şoku yaşadı. Bu oydu. Farklı olarak kızıl saçlarını kalemle toplamıştı. Toplayamadığı bazı inatçı teller aşağı doğru süzülüyordu. Onun dışında kadın açık kahverengi kalın ve bol bir kazak giymiş altına da siyah pantolon geçirmişti. Kadının giydiği ceket sandalyeye geçirilmişti. Steve gittiği zaman-ki o Bucky nin de gideceğini varsaymıştı- Bucky bir espresso söyleyip kadının yanına oturdu.
Bucky: Dün şovunu izledim.
Nat: Biliyorum. Selam verirken seni gördüm.
Birbirlerine gülümsediler.
Bucky: Steve bana yazı yazdığından bahsetmişti. İnternette.
Nat: Aslında onu bırakmayı düşünüyorum. Önüme daha iyi fırsatlar çıktı.
Bucky: Ne gibi?
Konuşmaları bir kaç saat daha sürdü. Olayların gelişmesi, sohbetin koyulaşması, aralarındaki bağ ve birbirlerine karşı hissettikleri şeyle beraber gece olunca konuşmaları Bucky nin dairesinde daha samimi bir şekilde devam etti. Sabah olduğu zaman da durmadılar.
Kadın nefes nefese kalmışken adamın omuzlarına tırnaklarını geçiriyordu. Omuzları kanamasına rağmen adam halinden memnundu. Omuzlarındaki hafif acı onu yavaşlatmadı.
Nat: James... işe gitmeliyim.
Bucky: İşi siktir et.
Nat: Ama...
Adam dudakları ile kadını susturdu. Ayrıldıktan sonra nefesini düzenleme gereği duymadan kadının kulağına fısıldadı.
Bucky: Sen benimsin. Bunu unutma.
Kadın şu anki durumdan dolayı adamın dediği bu şeyi takmadı. Ve bu en büyük hatası olacaktı.
Adam kadının üstüne yığıldıktan bir süre sonra yanına geçti ve üstünü örtme gereği duymayan kadını izlemeye başladı. Hızla inip kalkan göğüsü, hala aralık kalmış dudakları, ter içindeki bedeni ve dağılmış kızıl saçları.... O mükemmel tondaki kızıl saçları. Adam o an bilmese de kadını kolay kolay rahat bırakmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fell in love with the Devil
FanfictionBucky Barnes karanlıktı ,ölümcüldü, belanın kendisiydi. Kadın yine de onu seçti