Odasına gittiğim gece istifa dilekçemi parçalara ayırmış, beni ondan ayırabilecek kağıt parçalarını metal bir kaseye atıp ateşe vermişti. Ardından üstümü giyindikten sonra dudaklarıma ayak bileklerimi uyuşturacak bir öpücük verip "Git ve uyu"demiş odama göndermişti. O gün bacaklarım heyecanla titreye titreye, kalbim de tarif edemediğim bir sevinç vardı. Sonra her sevincimin yanına bir de hüzün eklemeye başladı.
İstifa dilekçemi verdiğim zamandan bu yana bir ay geçmişti. Bu süreçte o azgın denilecek kadar fazla yapmak istiyordu. Aşksız olduğunu bilsem, bazen acı verici bir şekilde yapsak da onu geri çeviremiyordum. Bende istiyordum nasıl ve ne şekilde olursa olsun onun bana gelmesi ve benim git demem imkansız görünüyordu.
Geri çevirmek şöyle dursun öyle bir anı düşünemiyordum bile kalbim sızlıyordu. Şaka gibiydi bir aydan beri bana istediği her an dokunmuştu ama ben tenini bile görmemiştim. Olay ilk gün nasıl gerçekleştiyse öyle oluyordu. Beni kendinden mahrum etmemişti. Cinsel anlamda ona tamamen doyuyordum. Hatta bazen fazla doyuyordum ama canımı yakmamak için sakin olmaya çalışsa da kendini tutamıyordu. İstifamı verdiğim gün onun için de ilkti. Tanıdığı ilk beden benimkiydi. Bunu binlerce kere sayıklıyordu içimi doldururken.
Attığım her adımda yaptığım gibi düşünüyordum tek başına yemek yemesine rağmen yaklaşık 15 kişiyi alabilecek büyüklükte siyah mermer masayı siliyordum onu düşünürken. Efendim ilginç bir şekilde titizdi. Bunu fark ettiğimde vucüd kıllarımı yok etmek için lazer epilasyona başlamıştım. Beni kirli bulmasını istemiyordum. Zaten yetersiz hissediyordum benimle olan tek ilişkisini de kesmemesi için uğraşıyordum işte.
Masa siyah olduğundan kırıntı veya tozu hemen belli ediyor oda yemek yemeden önce bir kere daha silinmesini istiyordu. Islak bezle sildiğim masayı kurulamak için yanımda getirdiğim ama benden uzakta kalan pamuklu kuru beze uzandığımda artık sıkça alabildiğim okyanus kokusu etrafımı sardı. Penisini kalçama dayayıp kollarını belimde birleştirdi. Bir aydır genelde bu şekilde yaklaşıyordu. Odasına çağırıp soyunmamı söylemek yerine beni bir yerlerde sıkıştırıyor boynumu, omuzlarımı ısırırken sert erkekliğini popoma sürterek anlatıyordu benimle olmak istediğini. Ne düşünüyordu da sertleşiyordu merak ediyordum neyse ki benimle olurken ağzından hep birşeyler kaçırıyordu. Bir keresinde defalarca sormuştu "Aklım neden hep sende ?" "Neden vucüdun bu kadar güzel? " böyle sorular sorup durmuştu.
İstekle kalçamı onun ritmine göre hareket ettirmeye başladım. Çünkü bende onun kadar istiyordum.Belki de ondan daha fazla. Tabi onun aksine istediğimde onun yaptığı gibi yaklaşmam söz konusu değildi. Ne tepki vereceğini bilmediğim gibi cesaret edemiyordum. Dokunmamdan rahatsız olup benden soğur diye olabildiğince az hareket ediyor, kendi isteklerimi yok sayıyordum.
Giydiğim takımları mahvetmişti, gömleklerimi parçalara ayırıyor her defasında insanlara yakalanmadan odama ulaşabilmek için hızlı ve sinsi bir şekilde odama koşuyordum.Böylesine bir zenginliğin sahibi olmasına rağmen mütevazydi, birkaç arkadaşı vardı ve klüplere gitmek yerine onlarla buluşup yemek yediğini biliyordum. Arkadaşları çalıştığım süre boyunca beş altı defa falan gelmişlerdi. Onlar geldiğinde bütün hizmetlileri müştemilata yolladığından nasıl bir ilişkileri olduğunu gözlemleyememiştim. Tahminimce onlarda sert ve suratsızlardı ki efendimle anlaşabiliyorlardı.
Az konuştuğundan mı yoksa havaya girdiğinden mi bilinmez buğulu sesiyle "soyun artık" dedi. sonra benim isteklerimin hiçbir önemi olmadığını anlatmaya çalışır gibi kendine çevirip harcamaması gereken bir güçle beni soymaya başladı.
Seksimiz onun için hayvanların yaptığı kadar duygusuz olacaktı. Hiç olmazsa benim duygularım var diye geçiştirmeyi başardığım andan itibaren bende onun gibi aceleci davranmaya başladım. Karşınsında çırılçıplakken her zaman ki gibi kravatına kadar giyinikti. Ona " efendim bende sizin vücudunuza dokunmak istiyorum" demek istiyordum. Bir çok kez yapmamıza rağmen söyleyemiyordum. On üç kere gelmişti bana, hepsinde ondan daha istekli bir dale geliyordum. Duvarlarını aşabilsem herşey daha güzel olabilirdi. "Efendinin sevgilisi mi olmak istiyorsun? " dediğinde evet demeliydim. Belki de olurdum. Yine de beni seveceğini sanmıyordum. Ne olursa olsun, bana sevgiyle yada sevgisiz ne şekilde, ne tavırla gelirse gelsin kabul edecek kadar aşıktım. Pantolonumu dizlerimi kadar indirip yüzüme bakmaya tenezzül etmeden arkamı döndürdü. Ne zaman yüzüme bakarak benimle olacaktı? Ne zaman kendimi şişme bebek gibi hissetmeyecektim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY GENTLEMAN TAEKOOK ✓
FanfictionBoynuma bağladığı zincir, güzel bir kolyeymiş gibi hissettiriyordu. İkinci defa kaldırılan ve yayınlamaktan yorulmadığım kurgum. 12.03.2021