~0.7~

315 34 9
                                    

Ceketimi giydikten sonra dışarı çıktım. Kapının önünde durup Jimini beklerken arada telefonuma bakıyordum. Birkaç dakika sonra telefona dalmışken araba sesinin gelmesiyle başımı kaldırdım.

Jiminin arabasının yaklaştığını görmemle telefonumu cebime sokup gülümseyerek yanına ilerledim. Arabaya binip kemerimi bağlarken konuştum.

"Gününüz nasıldı?..."

Kemerimi taktıktan sonra başımı ona çevirdim.

"...Bay Park?"

Gülerek arabayı çalıştırdı.

"Sizi görünce günüm şenlendi..."

Sırıtarak yandan bir bakış attı.

"...Bay Jeon"

Şu son zamanlarda gülmekten yanaklarım ağrıyordu. Jiminin bana bu kadar iyi geleceğini düşünmemiştim.

Radyonun kısık sesi ve gülüşmelerimizle yol devam ederken yollara göz gezdirdim. Yavaşça yükseliyorduk. Hafif yükselen dolambaçlı yolları görünce merakım artmıştı.

Yollar tanıdık geldiğinde gülümsedim. Hafızam çok iyi değildi. Fakat küçükken buralarda oturuyorduk ve ben hep buralara gelirdim, bunu hatırlıyordum.
O küçük aklımla her şeyi yapabileceğimi düşünüyordum.

Araba yavaşlayıp durduğunda düşüncelerimden kurtularak arabadan indim.

Aslında yüksek yerlerden pek haz etmezdim. Ama bir şey dememeyi tercih ettim. Jimin yanıma gelip elimi tuttuğunda beni bir yere doğru yavaşça sürükledi.

Ellerimize bakıp istemsizce gülümserken gittiğimiz yeri sonradan fark etmiştim. Hızla geri çekilerek sesimi yükselttim.

"ben oraya gitmem!"

Jimin hafifçe gülümseyip tekrardan elimi tuttuğunda yavaşça kendine doğru çekti bedenimi.

Thousand Years | Half Texting | JİKOOK~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin